11.Bölüm: İç Kanama

410 29 19
                                    

11. Bölüm - İç Kanama

Bölüm Şarkıları;

Toygar Işıklı - Çok Geç

Demir Demirkan - Zaferlerim

Zakkum - İkimiz De Yorgunuz

Sınır geçmedi ama atıyorum... Satır aralarına yorum yapın lütfen, bizi yalnız bırakmayın. Eğer yıldıza bastıysanız teşekkür ederim, buyurunuz bölüme. ❤

Keyifli okumalar...

🌼

Koşuyorum, arkama bakmadan hızlıca koşuyorum. Ayaklarıma batan dikenleri hissediyorum ama durmuyorum. Bir şeylere yetişmek ister gibi koşuyorum.

Bir şeye yetişmeye çalışıyorum. Koşuyorum, sadece koşuyorum. Burnuma dolan çiçek kokularını anımsıyorum ama durmuyorum. Üzerimdeki beyaz, uçuş uçuş olan elbisenin yumuşak kumaşı okşuyor tenimi.

Ayaklarım çıplak, taşlar, dikenler batıyor. Canım acıyor, canım acıyor ama bu his fiziksel bir his değil. Ayaklarımdaki acıyı hissetmiyorum, benim kalbim acıyor.

Bir eksiklik var orada, bir odacığı boş kalbimin. Yıllar sonra dolacakmış meğer, ondanmış bu boşluk.

Daha sonra duruyor adımlarım. İleri gitmek istiyorum ama koşarken birden bıçak gibi kesilen adımlarım yüzünden ne bir adım ileri ne de bir adım geri gidebiliyorum.

Koskocaman tarlanın tam ortasında yapayalnız durduğumda nefes nefeseyim. Herkes nerede? Benim burada ne işim var?

Etrafıma bakıyorum, baharın gelişini müjdeleyen papatyalar.

Papatyalar, her yerdeler.

Kahverengi toprağı bir kefen gibi örtmüş bembeyaz papatyalar.

Kim bilir belki de toprağın kefenidir papatyalar.

Burnuma dolan koku, papatya kokusu. Tıpkı annem gibi kokuyor burası.

Gözlerime dolmaya başlayan yaşlar görüşümü bulanıklaştırıyor daha sonra. Annem aklıma geliyor.

Annem yok.

Ne başlangıcı ne de sonu görünmeyen bu tarlada ne yapıyorum ben? Burası neresi? Mustafa, ablam, babam... Hepsi neredeler?

Omuzuma bir el dokunuyor, rüzgar saçlarımı savururken üzerimdeki elbisenin etekleri uçuşuyor. Arkamı dönüp bakıyorum, annem.

Annem gelmiş.

Bir damla gözyaşı yanağımdan süzülürken sarılmak için öne atılıyorum ama annem geri çekiliyor. Neden?

Kalbi kırık, küçük bir kız çocuğu gibi omuzlarım düşüyor sonra. Annem bana sarılmak istemiyor çünkü. Ellerim iki yanıma güçsüzce düşerken annemin güneş gibi gülümsemesi ışıldıyor gözlerimde.

"Şimdi değil." Diye fısıldıyor hala gülümserken. Ne şimdi değil anne?

"Şimdi sarılamayız, kavuşmamız için daha çok erken güzel kızım." Ama ben seni çok özledim anne, sen gideli daha kaç gün oldu ki? Gözlerim gülüşünü, burnum kokunu, kulaklarım kahkahanı arıyor anne.

Hiçbir şey diyemiyorum, dudaklarım iğne iplikle birbirine dikilmiş sanki.

"Ben yıllarca bekledim, şimdi bekleme sırası da sende."

HARESEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin