4. Bölüm: Enkaz

711 42 17
                                    


4. Bölüm - Enkaz

Bölüm şarkıları;

Nara - Ne Olur Gitme

Orange Blossom - Ya Sîdî

Lütfen satır aralarında yorum yapın, motive olmamı sağlıyorlar. Ve oy vermeyi de unutmayın.❤️

Keyifli Okumalar...

***

Günler takip edemediğim bir hızla ilerliyordu. Artık motonlaşmış hayatım bana hiçbir heyecan vermiyordu.

Okula gidiyordum, akşam üzerine kadar çocuklarımla ilgileniyor sonrasında da eve geliyordum. Arkadaşlarım da benim gibi çalıştığı için, hafta içinde gördüğüm tek yüzler anne ve babamdı.

Tabii birde yan komşumuz olan Mustafa abi...

Ara sıra sabahları okula gitmek için çıktığımda bahçe kapısında karşılaşıyorduk. Üzerinde genellikle kamuflajı oluyordu, bu da hiç düşünmeden Askeriye'ye gittiğini anlamamı sağlıyordu.

Görevden geleli bir hafta olmuştu. Bu yedi gün boyunca toplasan belki de üç kez karşılaşmıştık. Her karşılaştığımızda ya günaydın ya da iyi akşamlar deyip evlerimize çekiliyorduk. Daha ötesi yoktu, olmayacaktı da.

Şenay ile konuşup konuşmadığını bilmiyordum. İrdeleme hakkım olmayan bir konu olduğu için ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. Ama içimdeki meraklı küçük kızı da bastıramıyordum.

Hala dumanı tüten kahve kupama baktım. Üzerinde küçük beyaz papatyalar olan siyah bir kupaydı.

Mustafa abi hediye etmişti çok önceden.

Hala sapasağlam durması hayretler içinde kalmama neden oluyordu. Ben bir kupayı iki aydan fazla kullanamayan bir insandım, genelde kırılır ve çöpü boylardı çünkü.

"Öğretmenim." Diyerek yanıma gelen Neva'ya döndüm dikkatle. Sarı saçları iki yandan örülmüş, omuzlarından aşağı sarkıyordu bugün. Taktığı beyaz, büyük kurdele ben buradayım diye bağırıyordu.

"Efendim bebeğim?" Dikkatle bana bakan iri, koyu kahverengi gözlerine baktım. Şu an oyun saatleriydi, hem ben biraz dinleniyordum hemde onlar. Genelde böyle zamanlarda yanıma pek uğramazlardı aslında.

"Bana puzzle verir misiniz? Zeynep teyze hepsini yukarı kaldırmış, yetişemedim."

Gülümseyerek ayağa kalktım ve içinde oyuncakların dolu olduğu sıra sıra dizilmiş raflara yöneldim. Zeynep teyze her çıkış saatinden sonra burayı temizler, oyuncakları düzenlerdi, puzzle'ları en üste koymuş olmalıydı.

"Hangisini istersin?" Derken bir yandan da yeşil gözlerim puzzle'ların arasında dolaşıyordu.

"Hayvanlı olanı." Dedi heyecanla. Ellerini birbirine çarpmış, çok güçlü olmayan bir sesin kulaklarıma dolmasını sağlamıştı.

Hızlıca gözlerimle rafı taradım ve en altta duran Puzzle'ı alarak Neva'ya döndüm. İri, kahve gözlerinde engelleyemediği bir heyecanla bana bakıyordu.

Elimdeki kutuyu aldı ve kibar bir sesle teşekkür ederek arkadaşlarının yanına döndü. Gülümseyerek bir süre çocukları izledim.

Bazı insanlar için bu hareketim de, yaptığım iş de yorucu olabilirdi. Hatta kime okul öncesi öğretmeni olduğumu söylesem çok yorucu diyerek kendi kendine yorumunu belirtiyordu. Oysa ben onlara fikirlerini sormuyordum, ben şu an olduğum yerden çok memnundum.

HARESEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin