Merhabalar ^.^ Sizi bölümle ve Emre Aydın şarkısıyla baş başa bırakıyorum. İyi okumalar. Sonda ki notu okumayı unutmayın. ^.^
♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚
Bıkmadan, usanmadan hep bir şeyler bekleriz. Hayallerimizi, birini ... Beklemek kadar umut kırıcı, yıpratıcı, yorucu başka bir eylem daha var mı dünya da? Varsa şayet o da, gelmeyeceğini bile bile birisini beklemektir. Olmayacağını bile bile o imkansız hayalin peşinden koşmaktır. Ama ne demiş Can Yücel: "Beklemek güzeldir, ama doğru durakta."
Eğer beklenen gelecekse, beklendiğine değecekse bir asır bile bekleyebilir insan. Özdemir Asaf bu durumu özetlemiş: "Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; O hayat her şeye bedeldir."
♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚♚
(HATIRLATMA)
Deniz kenarı inşa edilmiş restoran insanı büyülüyordu. Değişik bir aurası vardı ve fazlaca albenili bir yerdi. Bizim masamız restoranın terasındaydı. Şehrin ışıkları gözlerimi alıyordu ama deniz o kadar güzel gözüküyordu ki şehrin ışıklarının güzelliğini gölgede bırakıyordu. Tatlılarımızı yerken bir yandan da sohbetimizi sürdürüyorduk. Tam yerinde yaptığı zarif esprilerle beni kahkahalara boğuyordu. Mekandan arkamızda bir sürü meraklı göz bırakarak ayrıldık.
"Şimdi senin istediğiniz bir yere gidelim sevgilim."
"Caz bara gidelim senin içinde uygunsa."
"Senin için uygunsa benim içinde uygundur sevgilim."
Kerim her ne kadar sevgilim, hayatım gibi sevgi sözcükleri sarf etse de benim içimden hiç söylemek gelmiyordu. Zorla söylemek çok yapmacık kaçardı ve ben yapmacık hareketlerden nefret ederdim.
Kapıdan içeri girdiğimizde bakışların odağı olmak artık olağan bir şeydi. Ama burası daha nezih insanların bulunduğu bir yer olduğu için yiyecek gözlerle bakmıyorlardı. V.I.P bölümünden bir locaya oturduğumuzda garsonumuz sanki ışınlanmış gibi hemen yanımızda belirdi.
"İyi akşamlar hanımefendi, beyefendi. Ne alırdınız?"
"İyi akşamlar. Ben bir Martini Extra Dry alabilir miyim?"
"Bende Maritini Bianco. Ama iki taneden fazla zeytin bulunmasın içinde."
"Peki, efendim. Başka bir arzunuz var mıydı?"
"Şimdilik yok. Teşekkür ederiz."
İçkilerimiz geldiğinde müzik eşliğinde yaptığımız sohbet giderek derine iniyordu. Martini az geldiği için daha sert bir şeyler içmek istedik. Bu yüzden viski sipariş ettik. Küçük ama etkili dokunuşlarıyla beni mest ediyordu. Dokunuşları zarifti. Dokunuşları ateşliydi. Dokunuşları değerli hissettiriyordu. Dokunuşları içindeki sevgiyi dışa döküyordu. Mesela tam bir şey söylerken şakaklarıma minnacık bir buse konduruyordu ya da saçlarımla oynuyordu. Saçlarımı öpüyordu, bileklerimi okşuyordu, sesini boğuklaştırarak kulağıma güzel sözler fısıldıyordu... Bu özel ve güzel konuşmamız devam etti. Ta ki bir sesin :
"Hey! Adamım yanlış kızın yanında oturuyorsun. Kaslı vücudunu benim kızımın yanından uzaklaştır." demesine kadar.
Çakırkeyif olduğumdan sesini tam çıkaramamıştım. Aslında çok tanıdıktı. Kim olduğunu görmek için arkamızı döndüğümüzde gülümseyen yakışıklı bir suratla karşı karşıya geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH KAR
ChickLitKeşke zamanı geriye alabilsek. Pişman olduğumuz hataları bir daha tekrarlamayız. Ama bunun olması imkansız. Aynı Siyah Karlar gibi … (Kapak Tasarımını Yapan @Draumrrkopa'ya çok teşekkür ederim ) © Tüm Hakları Saklıdır.