13. Bölüm

6.6K 565 44
                                    

Dudaklarım arasındaki sigarayı elime aldığımda tornavidayla masanın kenarını sıkıştırdım. Duman gözüme girerken gözlerimi kısarak ayaklandım. Siktiğim tamir işlerini bir düzgün yapamayan erkek olarak tarihe geçecektim.

Acilen enişte olmam lazımdı.

Düşüncelerime göz devirirken yaramın üzerindeki hafif kanlanmış bandajı çıkararak düzgünce pansuman yaptım. Bazen demir adam olduğumu düşünsem de bu sadece görevler için geçerliydi. Eve geldiğimde bin katı ağrı çekiyordum.

Yavaş hareketlerle kanlı bandajı bir kenara bırakıp ilk yardım çantasını topladım. Hepsini banyoya bıraktığımda kapının sesiyle salona çıkmıştım. Dudaklarım arasındaki sigarayı hâlâ bitirememişken delikten bakma gereği duymadan kapıyı araladım. Gelse gelse Kaya ya da Gurur gelirdi zaten.

Karşımda gördüğüm maaile Yıldırımlar ile olduğum yerde kaldım. Arkadan Gurur "Ya çekil şu kapının önünden ağaç oldum," diye bağırdığında kapıyı biraz daha aralayıp bir nevi içeri geçmelerine izin verdim.

Kandemir'in kucağında geçenlerde gördüğüm minik bir bebek vardı. Başını Kandemir'in boynuna gömmüş etrafa meraklı bakışlar atarken benimle göz göze geldiğinde yarım yamalak olan dişlerini göstererek güldü. Kandemir içeri geçerken onlara daha fazla bakmadan Aker'e yardım eden Agah'a baktım. O sırada Ada parmakları üzerine yükselerek çenemi öptü. Boyu yetmediği için çenemi öptüğünü fark ettiğimde saçlarını karıştırıp göz kırptım. Kıkırdayarak kolumun altına girdi. Sanırım bu kız işini biliyordu.

Aker tripli tripli kaşlarını çatarken Ada'ya sinirli olduğunu zannettiği bakışlar atarak bana bir kere bile bakmadan içeri geçmişti.

"Kartal diyorum ki bize geçelim, şöyle bir mangal yapalım ne dersin?" Gurur dudaklarını yalayarak konuşunca gözlerimi devirdim. "Oğlum senin evinin bahçesi göt kadar."

Yüzündeki gülümsemeyi sildi. "Ayıp oluyor ama."

"Neyse, tamam yapalım ama Korkut abilerde yapalım. Ara müsaitlerse gideriz." Başını salladı. "Ailesi geldi ama onun da, baş başa mı bıraksaydık?"

Korkut abi görevde yaralandığından beri yataktan çıkamıyordu. Bir süre daha böyle olacaktı sanırım. Karısı ve çocuklarıyla şu an Şırnak'ta idi. Normalde ailesinin burada olmasını istemiyordu ancak şu an için bir sorun teşkil etmiyordu. "Kafası dağılır onun. Hem üst üste iki kere yaralandı adam, moral veririz."

Ben göreve çıktıktan sonra bir görev daha yapmışlardı ve her ne olduysa Korkut abi yine vurulmuştu. Daha doğrusu hepsinde ufak çaplı yaralanmalar olmuştu ancak en ağırı da Korkut abiydi.

"Eh, et işini nasıl yapalım? Kaç kilo alayım?" Kendisi benden büyük olmasına rağmen bu soruları bana sorması gıcığıma gidiyordu.

"Fazla kişiyiz, ona göre al. Dur kartımı vereyim oradan al." Ceplerimi kontrol ettiğimde eşofmanla olduğumu yeni fark ediyordum. Evlenecekti ve para biriktirdiğini biliyordum bu yüzden mümkün mertebe her konuda ona yardımcı oluyordum. Odaya geçip cüzdanımın içinden kredi kartını alıp kapıda bekleyen Gurur'a uzattım.

"Kartal," dedi sırıtarak. "Alışveriş de yapayım mı?" Bu haline göz devirdim. Hayır desem de zaten her türlü marketi soyar gibi alışveriş yapacaktı. "İstediğini al koçum, çocuklara yiyecek bir şeyler de al. Ada ve Aker'i unutma." Sırıtarak başını salladı.

"Korkut abiye mesaj attım, gelin dedi. Ben iki saate işlerimi halledip gelirim, siz de oraya geçin." Başımı salladığımda arkasını dönüp sallana sallana yürüdü.

"Ben Korkut abime bakıp geleceğim," diyerek ayaklandığımda Meryem yenge "Üst katta orta kapı biliyorsun değil mi?" diye sordu.

insan yaşıyorken özgürdür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin