5. Bölüm

8.7K 514 27
                                    

Kandemir kızının bezini değiştirdikten sonra onu yatakta bırakmış, banyodaki çöp kutusuna elindeki bezi atmıştı. Güzelce ellerini yıkarken bir yandan da kapı aralığından kızını kontrol ediyordu.

İşi bittiğinde dolaptan kızının giyeceklerini ayarlayıp yanına gitmişti. Güz çok uslu bir bebekti, onu bıraktığı gibi bulabilmek Kandemir'i rahatlatıyordu. O yokken kızına bir şey olacak diye çok korkuyordu ama emanet ettiği kişilere de güveniyordu.

"Güzel kızım benim," diyerek tel tel olan saçlarına öpücük kondurdu. Hızlıca kızını giydirdikten sonra onu kucağına alarak odadan çıktı. Güz babasının onu kucağına almasıyla kıpırdanarak gömleğinin yakasını sıkı sıkıya tutmuştu. "Baba," diyerek başını hemen babasının omzuna koyduğunda ikisi birlikte aşağı indiler.

Yıllardır ailesini bu kadar birlikte gördüğü zaman olmamıştı. Herkes bir yere savrulmuştu ancak Kartal olayından sonra tekrar toparlanmışlardı. Bu zor dönemde herkes kendi derdine koşmak yerine birlik oluyordu ve bu içten içe hepsinin hoşuna gidiyordu.

Kandemir Aker'in saçlarını öptükten sonra Aker abisine gülümsemiş ardından da ona gelmek isteyen Güz'ü kucağına almıştı. Güz Aker'in kucağına gittiği gibi sevinç çığlıkları bütün evi doldurmuştu. İkisi arasında görünmez bir bağ vardı. Birbirlerini öpüp koklarlarken Güz Aker'in saçlarını çekiştirip duruyordu.

"Şu Kartal olayı ne olacak baba," dedi en sonunda Agâh. Herkes bu soruyla birlikte Demir Bey'e baktı. Ada başını telefonundan kaldırıp abisine ters ters bakarken onların neden huzursuz olduğunu anlamıyordu. Her şey yavaş yavaş düzelirken ne istiyorlardı?

"Bir şey olmayacak oğlum, bize alışmasını sağlayacağız." Demir Bey'in kendinden emin sesi iki büyük abiyi de rahatsız etti.

"Tanımıyoruz etmiyoruz, nasıl bir anda güvenebiliyorsunuz?"

"Abi o benim ikizim," dedi Aker her kelimesine bastıra bastıra. 

"Araştıralım bence, bizi kapıdan almayan adamın son dakika kalın demesi bile garipti. Ben sizin aksinize hemen güvenemiyorum." Kandemir'in sözlerinden sonra Ada ofladı.

"Abi farkında mısın bilmiyorum ama en ufak bir yanlışımızda onu kaybederiz, lütfen bu söylediklerinizin imasını bile yapmayın."

Ada ne kadar konuşsa da onu takan tek kişi Aker'di. Endişeyle onlara baktı. "Onu kaybetmek istemiyorum, lütfen bir şey yapmayalım. En fazla ne kaybederiz ki? Baba, bir şey desene!"

Demir Bey oğlunun endişesini görünce yerinden kalkıp onun yanına gitti. Kandemir Güz'ü Aker'den aldığında Demir Bey oğlunun yanına oturup elini sıktı. "Sen bakma bu haytalara. Kimse bir şey yapmayacak. O başarılı bir asker, ona güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz."

"Yine de karakterini bilmiyoruz," diye mırıldandı Agâh. Aslında dertleri Kartal ile değildi, sadece Aker'in daha da kötüleşmesinden korkuyorlardı. Kaç kere bu konuda hayal kırıklığına uğradığını çok iyi biliyorlardı ve artık kardeş falan istedikleri yoktu. Onlar birbirine yetiyordu. Hiç tanımadıkları birinin ailelerine ne tür bir zarar vereceklerini bilmediklerinden onu hayatlarına almamayı daha doğru buluyorlardı.

"Bana bakın, zaten bize bir şans vermesine rağmen yüzüne hasret kalacağım bir de siz uzaklaştırmayın onu bu aileden. Bir ailesinin olması onun da hakkı, onun kardeşiniz olduğunu unutmayın."

"Haklısın baba," dedi Kandemir. "Sadece Aker için endişeleniyoruz, ağzımı açıp bir şey demem ama onun üzüldüğünü görürsem o zaman her şey karışır işte." 

Kandemir babasıyla empati kurmaya çalışıyordu. Kendisi de bir babaydı ve böyle bir durumla karşı karşıya kalsaydı babası gibi güçlü durabileceğini hiç sanmıyordu. Evladın ne kadar özel bir şey olduğunun herkesten önce farkındaydı.

insan yaşıyorken özgürdür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin