Bilincim yavaş yavaş yerine gelmeye başlamış, uyanmaya çalışıyordum. Gece pek uyuyamadığım için gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Hem de açmaya çalıştıkça yanıyordu. Ellerimle gözlerimi biraz ovaladıktan sonra açmış ve yatakta doğrulmuştum. Telefonumu komidinin üstünden almış ve saatin kaç olduğuna bakmıştım. Saat 8'di. Dersin başlamasına 1 saat vardı.
Yataktan kalkmış, lavaboya doğru ilerlemiştim. Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra aynadan yüzüme baktım. Gece uyuyamadığım için kızarmıştı. Ağladığım için de şişmişti.
"Felix, uyandın mı?" Jeongin'in seslenmesiyle gözlerimi aynadan ayırmış ve yüzümü kuruladıktan sonra lavabodan çıkmıştım.
"Günaydın Jeongin."
"Günaydın," dedi ve devam etti. "Gözlerinin hali ne?"
"Ne varmış gözlerimde?"
"Lavabodayken bakmadın mı hiç yüzüne?"
"Baktım ama o kadar da sorun değil."
"Şişmiş ve kızarmış bir göz, hiçte sorun değilmiş."
"Of, abartma istersen."
"Ben sana bir şey demeyeceğim. Sadece şunu diyeceğim, kendini çok yıpratıyorsun."
"Neyse, boşver. Hadi giyinelim de bir an önce gidelim."
"Peki," dedikten sonra odalarımıza girmiş ve kıyafetlerimizi giydikten sonra bir şeyler atıştırmıştık. Daha sonra evden çıkmış, okula doğru yürümeye başlamıştık.
"Changbin, okula gelmiştir değil mi?" Umarım gelmiştir.
"Neden gelmesin ki?"
"Bilmem," dedikten sonra okulun kapısından içeri girmiştik. Çantalarımızı sınıfa bıraktıktan sonra bizimkilerin kantinde olduğunu düşünüp, kantine doğru gitmiştik. Kantine girdikten sonra gözlerimle Changbin'i aramıştım fakat yoktu. Daha sonra da Seungmin'i aradım ama o da yoktu. Changbin ile Seungmin birlikte kalıyorlardı. O yüzden Seungmin burada olsaydı ona sorabilirdim. Fakat o da yoktu.
"Minho hyung ile Jisung hyung oradalar. Gel, gidelim." Jeongin ile birlikte Minho hyung ve Jisung'un yanına gitmiştik. Daha sonra da sandalyelere oturmuştuk.
"Hoş geldiniz," dedi Jisung.
"Hoş bulduk," dedim ve devam ettim. "Changbin'i gördünüz mü?"
"Hayır, görmedik. Hem daha gelmedi o. Sınıfta çantasını falan da görmedim," dedi Minho hyung ve devam etti. "Sevgilini niye bize soruyorsun ki?"
"Artık sevgilim değil."
"Nasıl değil?" Diye sordu Jisung.
"Dün ayrıldık. Yani ben ayrılmak istediğimi söyledim ve ayrıldık sanırım."
"Neden ayrıldınız ki? Kavga falan mı ettiniz?"
"Hayır, kavga etmedik. Ben onu sevgilim olarak görmediğimi söyledim."
"Neden böyle bir şey söyledin?" Diye sordu Minho hyung.
"Ben, Changbin'i hiç sevgilim olarak göremedim. Aynı çocukluğumuzdaki Changbin'di o benim için her zaman. Ben onu hep en yakın dostum olarak gördüm," dedim ve devam ettim. "Bana teklif ettiği zaman onu kırmak istememiştim ve bir şans vermiştim. Ama olmuyor işte. Sevgilim olarak nitelendiremiyorum onu."
"Peki, Changbin bu duruma ne dedi?"
"Bir şey demedi. Hemen gitti," dedim ve devam ettim. "Hiç konuştunuz mu onunla?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VENOM || Hyunlix
Dla nastolatków[ANGST] Aşk, insanı zehirleyebilir miydi? Hayatı boyunca bu zehiri içinde taşıttırıp acı çektirebilir miydi?