Bölümde smut tadında şeyler vardır onun bilincinde okuyunuz teşekkürler.
2 yıl önce
Kasabadaki bir bara girmiştim. Gece gizlice çıktığım gecelerdendi. Çoktan soğuk bastırmış, rüzgar hızlanmıştı. Bulutlar olsa kar yağacaktı. Gördüğüm ilk bar taburesine oturdum. Son zamanların popüler müziklerinden biri çalıyordu. Odaklandığım tek şey içmek ve rahatlamaktı. Şansıma buradaki barmen, insanlara çok takılmıyordu. Barmen bana doğru yaklaştı ve sordu.
"Ne arzu edersin?" dedi tezgaha ellerini yaslayarak.
"Ne tavsiye edersin?" dedim. Son vardiyamdan kazandığım tüm parayı yeme niyetindeydim. Fazla bir şey değildi ama eskileri de üstüne ekleyince alkole yetiyordu. Nedensizce aklımdan Rus romanları geçti. Ana karakterlerin hep son rublelerini alkole yatırmaları gibiydi.
"Viskiye ne dersin?" dedi barmen. Olur anlamında kafamı salladım. Geniş fakat uzun olmayan bir bardak koydu önüme. İçine buz koyduktan sonra doldurdu. Aslında az koyması gerekiyordu fakat ben devam etmesini söyledim.
Ben viskimi içerken yanımdaki tabureye biri oturdu. Kafamı yavaşça ona çevirip süzdüm. Deri ceketi ve yıpranmış botları dikkatimi cezbetmişti. Uzun saçları yukarıdan topluydu ve kollarıyla tezgaha yaslanmıştı. Barmen onu fark edince yaklaştı. Tam o sırada benim bardağım çoktan bitmişti. Barmen kıza ne istediğini sorarken ben bardağımı tezgaha koyup parmağımla biraz ileri ittirdim. Kız hareketimi fark edip göz ucuyla bana baktı.
"O ne söylediyse ondan." Dedi kafasıyla bana işaret ederek. Barmen hemen ona da bir bardak hazırlayıp doldurdu. Elimde bardakla ona döndüm.
"Umarım viski seviyorsundur." Dedim bardağı ona doğru biraz uzatarak.
"Zevkliymişsin." Dedi bana bakmadan. Tam karşıya bakarak bardağını dudaklarına götürdü. Güzel dudakları var diye düşündüm. Sanki bunu duymuş gibi hafifçe sırıttı. Bardağı yavaşça indirip tüm bedeniyle bana döndü ve sol kolunu tezgaha yasladı.
"Seni ilk defa görüyorum." Dedim ondan hızlı davranarak. Bu hareketimi bekliyormuşçasına susmuştu.
"Sayılır. Pek dışarı çıkan birisi değilim. Bir kaç gündür seni burada görüyorum." Dedi. Beni mi izlemişti? Kim bilir ne kadar acınası görünüyorumdur dışarıdan.
"Saçlarını sevdim." Dedi düşünmeden.
"Bende ceketini." Dedim hızlıca. Ondan hoşlanıyor muydum yoksa viski fazla mı gelmişti emin değildim. Havadan sudan konuşmaya başladık. Bana sabah gördüğü bir fareyi ardından da yaşlı bir çift gördüğünü anlattı. Onu dinlemeyi seviyordum sanırım. Biz konuşurken boş bardaklar tekrar doluyor, tekrar boşalıyordu. Kız en sonunda barmene, hesabı ona yazmasını söyleyince durdurdum. Sarhoş bir şekilde kelimeleri birleştirmeye çalışırken o güldü.
"Gerek yok. Ben öderim merak etme. Hesap çok tuzlu zaten." dedi bana bakarak.
"Borcumu nasıl ödeyeceğim sana?" dedim. İkimizde çoktan sarhoş olmuştuk. Aslında hesap çok umurumda değildi. Ödeyebileceğimi de sanmıyordum. Dudaklarını izlediğimi fark ettim.
"İstersen benimle tuvalete kadar gelebilirsin." dedi istekli şekilde sırıtarak. Ardından kalktı ve tuvalete doğru yürümeye başladı. Ben de çok beklemeden peşinden ilerledim.
Tuvaletin kapısını açtığım gibi kızın dudağına yapıştım. O da bana aynı hızla karşılık verdi. Dudaklarımız savaş verirken, benden ayrılmadan beni kabinlerden birine doğru ittirdi ve kapıyı kapattı. Beni klozetin üstüne oturtup ardından kucağıma oturdu. Öpücüklerim yavaşça boynuna doğru inmeye başladığında ıslak bir kalıyordu. Bana daha çok sokuldu ve saçlarımı tuttu.
"Tanrım çok sarhoşuz." Dedi nefeslerinin arasında. Ona katılırcasına bir ses çıkardım. Bir süre daha oynaştıktan sonra ayrıldık. Hala kucağımda oturuyordu fakat kafasını omuzma koymuşmuştu.
"Adın ne?" Diye sordu. Sahiden isimlerimizden hiç bahsetmemiştik.
"Robin." Dedim kolumu onun omzuna sararak.
"Bende Lizzie." Dedi. Kafasını biraz oynatarak. "Bu yaz bir dondurmacıda işe girmelisin bence." Dedi. Neden bundan bahsediyordu ki şu an? Dondurmacının ne anlamı vardı?"
"Çok mu sarhoşsun?" Dedim anlam veremeyerek.
"Gayet ayığım. Sen sözümü dinlesen iyi olur." Dedi ciddi bir sesle. Açıkçası korkmuştum. Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
"Gerilmene gerek yok. Daha Ruslarla tanışmadın bebeğim." Dedi. Kafam o kadar bulanıktı ki neyden bahsettiği hakkında üzerine düşünemiyordum bile. Yavaşça üstümden kalktı ve bana baktı. Ceketini düzeltti ve kabinden çıktı. Peşinden gidemeyecek kadar sarhoştum ve kılımı kıpırdatamıyordum. Bir süre sonrs ayağa kalkacak gücü buldum. Sağa sola tutunarak ve kusmamaya çalışarak bardan çıktım. Hava daha çok soğumuştu. Hızla evime döndüm ve düşünmemeye çalışarak uyudum.
Ya yazdık bir şeyler ama şimdi yani.
Kafam çok çalışmadı ondan araya flashback sıkıştırayım dedim.
Yorumlarınızı merak ediyorum^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven And Hell-Stranger Things
Fiksi PenggemarHawkins alışveriş merkezi kazasından sonra suçu üstlenen Elizabeth 1 yıllık esaretinin ardından Hawkins'e geri döner. Bahar tatili yaklaşmaktadır ve yeni bir tehtid Hawkins'te boy göstermek üzeredir.