『2.9』♡İki Karanlık Lord♡

301 18 0
                                    

Hemen saklanmak için geriye bir adım attım ve duvara yaslandım. Hadi canım ordan, tom her şeyi bırakıp buraya kendi elleriyle teslim olmaya gelmezdi. Bir süre sonra o lanet cümleler Tom'un ağzından dökülünce içimde bir parça kopmuş gibi saklandığım yerden çıkıp tom'a koşarak sarıldım, voldemort görüntüsünde olsa bile şuan ölesiye sarılıyordum.

Kısa bir an gözlerimi araladım ve yerde yatan cansız bedeni görüce kapatıp iyice kendimi tom'a bastırdım. O ise bana sarılmayıp sadece etrafı süzüyordu. "Tom ne oluyor.. Neden buradasın? Neden onu öldürdün?" bana bakmadan bir adım geri attı koca cüsseli burunsuz adam. "Harry yaklaşma yoksa kötü biter." ne oluyordu şuan? Neden benden kaçıyorsun tom? Başımı iki yana sallayıp adama bir adım daha atıp sarıldım. "Harry.. Canına mı susadın..." sadece güldüm, gülmemin sebebi sözleri değil bana bakan kırmızı yakut gözleriydi bayom anca 1.57 olmuştu adam 1.88 falan olduğu için parmak uçlarıma kalktım. Kulağına bir gram bile yakşamasamda sessizce fısıldadım: "Sen varken can mı kaldı?" adam gözlerini şaşırmışçasına açtı ben sadece sırıttım ve parmak uçlarımda durmaya devam ettim adam beni belimden kavradığında ne olduğunu anlamamıştım. 3 yıl sonra başına taş mı düştü tom?

"madem kaşındın..."

Beni kaldırarak renksiz dudaklarını benim dudaklarıma bastırdı. Kalçamı kavradığında eski haline dönmüştü ve beni duvara yasladı, deli gibi yiyip bitiriyordu dudaklarımı. Yarın büyük yara olacağına emin olduğun üst dudağımı alıp ısırdı, sonrasında ısırığı yeli diliyle yalayıp dilini içeri girmek için izin istermişçesine dişlerime sürttü. Çok bekletmeden açtım ve adam bu sefer cidden beni yedi bitirdi...

Beni duvara yaslamış ve kendi hizzasına getirmişti, bende düşmeyeyim diye bacaklarımı beline dolamıştım. Ağzım yırtılana kadar beni öptü ve bıraktığında dudaklarımın şiştiğine emindim.

"bu... Ne demek oluyor?"

Nefes nefese kaldığım için düzgün konuşamıyordum bile. Oda nefesini düzene sokmaya çalışıyordu ama bir yandanda bana bakıp sırıtıyordu.

"Seni uyardım."

Ah, ben ne bileyim öpmek konusanda uyardığını? Cidden öptü mü beni? Aman aman beni öptü! 3 yıldır taş olmuştum ama beklememe değdi. Beni deli gibi öpmüştü. Nefesini düzene Koymuştu ve bana bir adım daha atıp yine şişen küçük kırmızı dudaklarıma kendi Pembe dolgun dudaklarını bastırdı. İçimde kelebekler uçuşurken o benim ağzımı keşfediyordu, dudakları dudaklarımdan ayrıldığında derin bir nefes aldım. Gülümsediğinde tuhaf tuhaf baktım ve bende gülümsedim. Bu adam her şeyimi elimden alan, ailemi öldüren kişiydi ama ben ona deliler gibi aşık olmuştum...

"Tom?"

"hm?"

"Dumbledore'yi neden öldürdün?"

"boşver."

Derin bir iç çekip "tamam" dedim konuyu uzatmadan. Uzatırsam tom'un kızıcağını biliyordum. Beni indirdi ve yerde yatan cesedi bir büyü mırıldanarak yok etti. "zamanı geldi harry." dediğinde yutkundum. Savaş zamanı gelmiş miydi?

"Tamam anladığıma göre plan şu on ikimiz birden ortadan kayboluyoruz. yani George, fred, theodora, Draco, Ron, Hermione, Harry, seamus, Luna, pansy, Blaise ve ben(Neville)  ardından ölüm yiyenlerle beraber tam tamına 1 yıl boyunca kara büyü çalışıyoruz. O sırada harry ejderha topluluğunun güvenini kazanıyor ve Büyü dünyasını çökertmeye başlıyoruz. 1 yıl dolduğunda biz Theodore ve seamus ile birlikte hogwarts'ı alıyoruz. Hermione, ron ve Luna İngiltereyi alıyor ardından geriye kalanlarda büyü dünyasını ele geçiriyor?"

Derin bir iç çektim ve ofladım. 300 kez bu planı tekrarladığı için Neville'ye sıkkın bir bakış attım.. "Oğlum beynin mi kıt? İyi misin yavrum?"  dedim gıcık bir sesle. Tom bana yan yan bakarken ona göz kırptığımda göz devirdi. Bense güldüm ve önümde bana bakan şaşkın gözler buldum. "Ne var lan?"  dedim sakin bir tonda. Ne oluyordu bana? "Harry acaba sen şu Türk tavırlarından çıkar mısın?"  ofladım ve kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Sonra olayı ciddi bir şekilde gözden geçirdikten sonra belimi tutup inledim. "hay ben senin.." dedim kısık sesle. Arkadaşlarım bana ne olduğunu sorduğunda tabiki de 'dün gece yanlışlıkla 467 metreden aşağıya düştüm' demeyecektim çünkü kendimi rezil etme gibi bir huyum yoktu. Onları sadece belimi burktum diyerek kandırdıktan sonra odama doğru ufak adımlarla yürümeye başladım. Açıkcası son günlerde ölümün tüm işini ben yapıyordum. Ve bazen çok yoruluyordum bana acıyıp yardım bile etmiyordu pislik.

Odama girip kapıyı kapattım ve kimsenin girmesini istemediğim için arkamdan kilitledim. Mort hemen boynuma dolanırken boynumunda çok acıdığını fark ettim ve inledim. "ahh!" diye yüksek sesle inlediğimde yılan bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. "sende 467 metreden düşseydin anlardın!" dediğimde devasa yılan beni umursamamış ve yatağıma kıvranmıştı. Şömineye yakıp elime çay aldıktan sonra masada duran kitabı elime özenlice alıp okumaya başladım. Eski bir kitapta ve goblinler hakkındaydı, oysa hep ejderhalar hakkında aldığımı sanıyordum. Çok tuhaf goblin şekilleri vardı, kitap bittiğinde çayım çoktan soğumuştu. Saate baktığımda gece yarısına vurduğunu gördüm. Belim tutulmuştu bu yüzden zor kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kilitli kapıyı açtım ve dışarı doğru adımladım, merdivenlerden indiğimde koyu bir ses ve marvolo anlamadığım bir dilde sohbet ediyorlardı. Dikkatli bir şekilde merdivenlerden inip baktığımda ilk gördüğüm, Mankafa sevgilim marvolo oldu. Biraz daha inip baktığımda kalın sesli adamı fark ettim...

Gellert Grindelwald...

☠┆𝙷𝚊𝚛𝚛𝚢 𝙿𝚘𝚝𝚝𝚎𝚛 𝚟𝚎 𝚉𝚊𝚖𝚊𝚗 𝙺𝚊𝚟𝚛𝚊𝚖ı┆☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin