Hayatın acımasızlığıyla daha çocuk yaşta tanışmış genç bir savcı
Geçmişinden yaralı vatan aşığın genç bir yüzbaşı
Kader bu iki genci bir araya getirirse ne olur ?
Fırtınalı bir aşk hikayesi okumaya var mısınız ?
Kitabımda dizilerden, filmlerden, şi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elleri silah tutanlar bir milleti vâr edenlerdir.
Günay Kaya
İnsan iki duyguyu da aynı anda hissedebiliyormuş. Nefret duygusu ruhumu abluka altına alırken banyonun kapısının arkasına saklanıp, dizlerimi kendime doğru çektiğim ve küçük bir kız çocuğu gibi kalbim sökülürcesine ağladığım, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi gülümsemeye çalıştığım o lanet günlerden birindeymişim gibi hissediyordum.
İliklerime kadar hissettiğim kaybetme korkusunun yanında kalbim intikam hırsıyla çarpıyordu.
19 yıl boyunca yaşamak zorunda bırakıldığım acı bana bunu yaşamak zorunda bırakanları da yaksın istiyordum.
Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Delfin'i kurtarmak için yalnızca 2 saatimiz kalmıştı. Buluşmanın gerçekleşeceği yere doğru ilerlerken zihnimden milyon tane düşünce geçiyordu.
" Buluşma yerine az kaldı Savcım " şoför koltuğunda oturan Oğuz'un sesiyle başımı yasladığım camdan kaldırdım " Tamam Oğuz " diyerek cevap verdim.
Soğuktan uyuşmuş ellerimi kulağıma götürüp kulaklığıma dokundum "Buluşma noktasına çok az kaldı herkes ne yapacağını biliyor değil mi ?" dedim son bir kontrol yaparak.
" Her şey planladığımız gibi bir sorun çıkmayacak, merak etme " yüzbaşının kalın sesi sorumu yanıtlarken sözlerinin içimi rahatlattığı söylenemezdi.
" Ederim, canı tehlikede olan benim kardeşim senin değil! " sözlerimi bitirmemle dudaklarımı birbirine sıkıca bastırıp kendime lanet okudum. Zamanımız azaldıkça hat safhada olan gerginliğim iyice artıyor içimde bastıramadığım bir öfkeye neden oluyordu. Ne yazık ki bu durumdan da herkes nasibini alıyordu.
Yanlış yaptığımın farkındaydım fakat Delfin'nin nasıl olduğunu tahmin bile edemediğim durumdan bana teselli vermeye çalışmaları sinirlerimi bozuyordu.
Sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorlardı; merak etme, telaşlanmabir şey olmayacak , iyidir.
