Hayatın acımasızlığıyla daha çocuk yaşta tanışmış genç bir savcı
Geçmişinden yaralı vatan aşığın genç bir yüzbaşı
Kader bu iki genci bir araya getirirse ne olur ?
Fırtınalı bir aşk hikayesi okumaya var mısınız ?
Kitabımda dizilerden, filmlerden, şi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çünkü bazı sevgiler, bazı insanlara ağır gelir.
Hande Gürel
Babasızlığa yenilir insan bazen. Göğsünün ortasını yakan acıyı tarif edemez, kelimelere dökemez, dilinin ardına gizlenen korkak sözcüklere düşman olur. Yaşayamadıkları, çocukluğunun ukdesi olur. Keşke der defalarca. Keşke geriye alabilseydim zamanı. Zamanın zinhar geriye dönemeyeceğini bile bile.
Zaman, çocukluğumun bana bıraktığı sadık bir dosttu ve ben büyüdükçe boğazıma dayadığı bıçağı hissetmeye başlamış, onun dostum değil azılı bir düşmanım olduğunu anlamıştım.
Babamın sesini duyuyordum, sesi koca bir okyanusun ortasındaymış gibi uzaktı; babamın sesini duyuyordum, sesi bana nefesimden daha yakındı. Karlı soğuk bir geceydi, gökyüzü zift kadar karanlıktı, bu karanlığa karşıt yeryüzü bembeyaz yıldız tozlarıyla kaplanmıştı. Yere düşen her bir adımımda arkamda zehirli bir yılanın acımasız sesini işitiyordum.
Babamın sesini duyuyordum.
Sesi bana asırlarca uzaktaydı. Ve yine babamın sesini duyuyordum, bir sokak ileride, bana atacağım bir kaç adımdan daha yakındı. Aniden ay parlamayı bıraktı, attığım her adımda arkamda hissettiğim yılan artık daha da yakınımda, ensemdeydi. Vahşice kulaklarıma doğru tıslıyor yavaş yavaş boynuma dolanıyordu.
Ensemde ki yılandan korkuyordum.
Ve babamın sesini duyuyordum.
" Sunay, " diyordu babam her zaman kalbime ılık ılık duyguların akmasını sağlayan sesiyle " Benim beklediğim kadar bekledi seni. "
Yılan boynuma daha sıkı dolanıyor nefes almamı zorlaştırıyordu. Karanlık daha bir çöktü yeryüzüne artık yeryüzünü kaplayan yıldız tozları bile görünmüyordu. Babamın sesi şimdi daha uzaktaydı.
" Benim kadar sevdi seni. "
Göğsümün ortasına kor bir ateş atmışlar gibi sıçrayarak uyandım. Kesik kesik soluk alırken babamın sesi zihnimde, kalbimde, ruhumda, damarlarımda dolaşan kandaydı. Alnımdan süzülen ter damlaları beyaz yorganımadamlarken kan çanağı olmuş gözlerim yumruk yaptığım avuçlarımdan süzülen kanı buldu. Koyu renkli kırmızı sıvı önce bileğime sonra koluma doğru yavaşça süzüldü.
