Anıl ҆ la birlikte eve geçtiğimizde Hugo tamamen aklımdan çıkmıştı. 6 ay önce boşanmıştık ama kaldığım ev ona ait olduğundan sorun çıkarma ihtimali vardı.
"Her şeyi anlatırsan iyi olacak artık." Dedim koltuğa otururken.
"Bak şimdi anlatıyorum her şeyi. Uzun yıllardır Urfa emniyeti bu heriflerin peşindeydi ben de şu son iki yıldır üstüne çok düşünce yakaladılar. Elimde bazı görüntüler vardı bunları emniyete verdim. Artık rahat olabilirsin."
"Anıl ben çok teşekkür ederim. Gerçekten çok teşekkür ederim her şey için."
"Neden gittin Sude? Niye ellerimi tutmadan bıraktın?"
"Çünkü seni üzmek istemedim. Seni tehlikeye atmak istemedim yeterince tehlikedeydin zaten. Sen bana ellerini tutmam için uzatmadın ki Anıl."
"Sude...ben senden sonra senin sevdiğin, aşık olduğun Anıl olamadım sanki. Sen olmayınca yarımdım, dağıldım, parçaladım, kırdım döktüm. Kendimi kaybettim ben Sude. Sen mutlu olduysan ama bensiz toparladıysan hayatını çektiğim acıların önemi yok be güzelim."
"Çekilen her acının önemi vardır Anıl deme böyle. Buraya ilk geldiğimde her şeye yeniden başlarım dedim unuturum sandım seni. Öyle kolay olmuyormuş ama aklıma gelen her anıdan sen vardın, her dinlediğim şarkıdaydın, bir dizinin en can alıcı sahnesinde o burada çok şaşırırdı dedim. Sen söyle ben seni nasıl unutayım?"
"Sude sayende kalbim artık yumruğumdan büyük. Kan pompalamaktan başka bir görevi olduğunu hatırlatıyorsun ama o gün o mektubu okuduğumda kalbim yumruğumdan daha küçük oldu sanki. Ben ilk defa sen intihara kalktığın gün ağlamıştım ikincisi de beni terk ettiğindeydi." İlk cümlesi annemin günlüğünün ilk cümlesiyle aynıydı bu tuhaf hissettirdi.
"Anıl Allah aşkına yapma böyle, söyleme böyle şeyler."
"Sen benden ne saklıyorsun? Neden böyle davranıyorsun?"
"Ne saklayabilirim ki senden? Nasıl davranacağımı bilmiyorum ondandır. Hadi bir film açıp izleyelim." Dedim kollarımı ona sararak.
"Ne açalım? Ne istersin?"
"Titanic açsak ya."
"Hayır, Sude defalarca kez birlikte izledik ve sen her izleyişinde ilk defa izliyormuş gibi ağladın. Ezel ҆ den kesitler açacağım." İki yıldır her gün izlediğimden habersizdi tabi bunları söylerken.
"Aç bakalım izleyelim sonunda mükemmel bir sözüm var." Ezel ҆ in bölümlerinden kesitler izledik iki saat boyunca. Bittikten sonra bahsettiğim sözü söyledim. "Ezel olup intikam almayı çok istedim ama içimdeki Ömer Eyşan ҆ a hala deliler gibi aşık ve ne yaparsa yapsın özür dilemeden affedebilir."
"Vay be güzeldi bu. Sen edebiyatını mı geliştirdin?"
"Unutma insanlar bir ayrılık yaşadıklarında en büyük şair kesilebilirler."
"Aşk insana her şeyi yaptırabilir diyelim."
"Anıl ben bir şey soracağım sana."
"Sor canım."
"Bana çok kızdılar mı?"
"Derin ve Deren sana çok kırgın diğerleriyse senin neden yaptığını bildikleri için kızamıyorlar sana."
"Bir şey daha sorabilir miyim?"
"Sor."
"Sen bunca yıl nasıl gizledin duygularını? Bana karşı bir şeyler hissettiğini ne zaman anladın? Anlat işte merak ediyorum."
"Hım, şöyle ki siz anlamasanız da ben zaten genel olarak duygularını belli eden biri değilim. Bu yüzden zor olmadı ama sana yürüyen çocuklar olduğunda çok sinirleniyordum bu belli oluyordu zaten ama bunun aynısını kızlara da yaptığımdan anlamıyordun. Ben aklım erdiğinden beri seni seviyorum. Okuma yazma bilmeden seni biliyordum. Bu çok farklı ben kendimi bildim bileli kalbim sadece senin için attı atmaya da devam edecek."
"Bence senin de edebiyatın gelişmiş, güzel konuştun." Dediğimde güldü.
"Ben çok yorgunum sadece uyumak istiyorum artık."
"O zaman seni odana götüreyim." Belki bulur da gelir diye her şeyi onun zevkine göre yaptığım odaya götürdüğümde şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı.
"Kızım sen ne yapmışsın? Annem beni bu kadar tanımıyordur. Ben şu an neden senin peşinden dünyanın bir ucuna geldiğimi anlıyorum. Sen çok farklısın..."
"Annene laf yok ama evet seni çok iyi tanıyorum. Bu yüzden bunca yıl vazgeçmedim senden."
"Ama hayatından vazgeçiyordun."
"Çünkü sana çok kırılmıştım aptal herif. Her şeyi bilip hiçbir şeyden haberin yokmuş gibi davranıyordun. Böyle bir şey yapmasaydım da zor öğrenirdim gerçekleri."
"Bu konuyu kapatıyorum artık. Bu yatak fazla büyük be kızım ben burada tek yatamam ama şimdi." Dediğinde omzuna vurdum.
"Yat uyu aklından neler geçiyorsa onları hemen unut."
"Ne yaparsın unutmazsam? Çok mu kızarsın?"
"Çok kızarım bak." Dedim parmağımı sallayarak. İma ettiği şey yanaklarımın kızarmasına sebep olmuştu.
"Sen bi kızardın sanki. Şu yanaklara bak al al olmuş."
"Ne alakası var canım Allah Allah. Hadi yat uyu."
"Yakında nüfusuma alınca görücem seni."
"Nüfusa almak mı?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Evlat edinmeyeceğim seni evleneceğiz hani yüzük takılıyor evet deniliyor gelinlik damatlık falan ondan diyorum."
"Üf anladım herhalde o kadarını. Onun öncesinde teklif oluyor ya hani diz çökmeli romantik sözler söylemeli."
"Senin bu dilin var ya diri diri adamı yer."
"Altta kalınca sonon bo dolon vor yo doro doro odomo yor." Diye onun taklidini yaptığımda kahkaha attı.
"Taklidimi bu kadar iyi yapabildiğini bilmiyordum."
"Çünkü senin yanında yapmıyordum sadece kızdığımda yapıyordum o kadar."
"He şu normalden bin kat daha güzel olduğun dakikalarda mı?"
"İyice cıvıma istersen ben odama gidiyorum bir ihtiyacın olursa söyle çekinme."
"E benim tek ihtiyacım sensin o yüzden sen de burada dur. Rüyamda kabus görür korkarım sonra." Deyip dudak bükmüştü.
"Of iyi be iyi. Bekle üstümü değiştirip geliyorum."
"Burada da halledebilirdin yavrum o işi." Dediğinde yatağın üstündeki yastıkla kafasına vurdum ve odadan çıkıp pijamalarımı giydikten sonra yanına döndüğümde üstünü değiştirmemişti.
"Sen neden üstünü değiştirmedin ki?"
"Kıyafetlerim otelde kaldı."
"Şapşal. Dolabı açsaydın görürdün halbuki." Dediğimde dolabı açtığımda yeni bir şaşkınlık dalgasıyla karşı karşıya kaldım.
"Senin gelecekten geldiğini düşünmeye başladım artık."
"Üstünü değiştir ben de su içip geliyorum."
O gece ısrarları üzerine beraber uyuduk kokusunu çok özlemiştim. Sanki bırakıp gitme ihtimalim varmış gibi sımsıkı sarılmış küçük bir çocuk gibi uyumuştu. Sabah bizi uyandıran şeyse kapının çalması olmuştu. Gelen Hugo ҆ ydu.
"Bonjour chéri." Günaydın canım diyordu aramızda hiçbir şey olmamasına rağmen gereksiz samimiydi.
"Bonjour." Dedim düz bir şekilde. O sırada kimin geldiğini merak eden Anıl da gelmişti.
"Qui es-tu?" sen de kimsin diye sordu Anıl.
"Je suis son mari." Eşiyim dediğinde Anıl büyük bir hayal kırıklığıyla bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK AYNA
Romance"Hiç kitap okumazdı o seni okurum o bana yeter kitap gibi kadınsın zaten derdi. Ama bilmezdi ki onun lügatindeki hiçbir söz benim kırıklığımı anlatabilecek cinsten değildi." "Sahaflardan alınmış eski, yıpranmış ama buna rağmen hala ayakta duran kita...