4 yıl önceydi. Doğum günüme birgün kalmıştı. Annem babam ve ben çekirdek ailemizde küçük bir kutlama yapacaktık. Zaten İstanbul'a yeni geldiğimiz için burda pek fazla tanıdığımız yoktu. Ama ailem bana yetiyordu. Kiraya çıktığımız yeni evimizin tadilata ihtiyacı oldukça fazlaydı. Babam kazandığı parayı ancak bu tadilatlara ve kiraya yettirebiliyordu. O yüzden ikisinden de hediye almalarını beklemiyordum. Babama yardımcı olabilmek için onunla çalışmak istediğimi söylüyordum sürekli. Babam inşaatta çalışıyordu. Ve bu benim için tehlikeli olurdu. Daha önce çok kez babam ölümden dönmüştü fakat bize bunları korkmayalım diye anlatmıyordu.Doğum günü sabahı gelmişti. Mutlu bir şekilde uyanmıştım. Babam evde değildi. İşe gitmişti. Annem ise mutfakta bana pasta yapıyordu. Koşarak mutfağa gittim ve anneme sarıldım. Doğum günü sevincimi paylaştıktan sonra babamı aradım.
"Baba geliyorsun değil mi ?"dedim neşeli bir şekilde.
"Evet kızım bir aksilik olmazsa geleceğim. İşler biraz yoğun kapatmalıyım. Doğum günün kutlu olsun güzel kızım."
"Tamam baba sen gelmeden hiç bir şey yapmam haberin olsun. Annemin pastası için bile çoktan buraya uçman gerekirdi çünkü ev inanılmaz kakıyor."
"Bensiz yeme sakın."dedi kahkaha atarak.
Son konuşmamızın bu olduğunu bilmeyerek kapattım telefonu. Annemin yanına gidip süsler için yardım ettim. Birkaç saat sonra her şeyi bitirdik. Geriye babamı beklemek kalmıştı. Akşam oluyordu. Saat 19.08'de babam aradı. Telefonu açtım. Ama konuşan babam değildi. İş arkadaşı Cem abi aramıştı. Birkaç kez alo dedikten sonra Cem abi kekeleyerek babamın adını söylüyordu. Arkadan çığlık sesleri geliyordu.
"Baban...B-baban..."
"Cem abi ne oldu babama o sesler ne öyle ?"
"On birinci kattan... on birinci kattan düştü."
"Ne ?"
Bu iki harfi zor yan yana getirerek sadece ne diyebilmiştim. Babam düşmüştü. Hemde on birinci kattan düşmüştü. Doğum günüm babamın ölümüyle son bulmuştu. Hastaneye gitmiştik fakat çoktan babam hayatını kaybetmişti. Hastane kapılarında çığlık çığlığa ağlarken yanıma Cem abi geldi. Bana küçük bir hediye paketi uzattı. Kırmızı ve şişmiş gözlerle bu ne diye bakıyordum. Cem abi babamın işe başlamadan ona emanet ettiği ve eğer bir şey olursa bana bunu kızıma kesinlikle ver dediği o paketi bana uzattı. Ağlayarak içini açtım. Siyah bir bileklik vardı içinde. Üstünden sonsuzluk sembolü bulunuyordu. Bilekliği aldım ve sol koluma taktım. Ağlayarak babamın doğum günümü kutladığını hayal ettim. Daha sonra bayılmıştım. Gözlerimi tekrar açtığımda evdeydim. Odamda yatıyordum. Annem başımda uyuya kalmıştı. Kalktım ve babamın çalışma odasına gittim. Delirmişçesine ağlamaya başladım. Bilekliğime baktım ve "Seni asla çıkarmayacağım, söz veriyorum babacığım."dedim ağlayarak...
...
5.Bölüm
*Dans mı etsek ?*Heyecanla ve yorgunlukla attım kendimi yatağa. Süsleme işleri tahminimden daha fazla sürmüştü. Kanayan koluma baktım. Yara bandını değiştirdim. Kanı sildim. Kolumla ilgilenirken aklıma Gece geliyordu. Beni tutmuştu. Hemde elleriyle. E zaten başka neresiyle tutacaktı :d
Onu düşünürken güldüğümü fark ettim. Evet gülüyordum. Beni bile güldürdü ya şu çocuk. Hiç bir şey demiyorum. Hızlıca etrafı toparladım ve yarınki parti için alarm kurdum. Tam yatacaktım ki aklıma bir mesaj grubu kurmak geldi. Gece, Lale, Toprak ve ben. Evet güzel olabilirdi. Eğer Gece neden kurdun derse de Toprak'ın doğum günü için kurdum derim. Bahanem de hazır olduğuna göre grubu kurmaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLEKLİK
Teen FictionSevmiş ama sevilememiş olanların hikayesi. Verip alamayanların, bağırıp duyulamayanların. Tanıdık geldi değil mi ? Her şeye rağmen inanmaktan vazgeçmeyen bir genç kız bizimki. Tek umudu hayatın ona getireceklerinde. Her şeyden habersiz, ama üstesind...