11. BÖLÜM: KABULLENİŞ

86 35 15
                                    

Yaşanan onlarca şeyden sonra koyan tek şeyin kabullenmek olması belki de en zor olanıydı. Babamı kaybettikten sonra onu nasıl geri getirebilirim diye çok düşündüm. Fakat bu imkansızdı. Ondan geriye bana öğrettikleri, tecrübeleri ve bu bileklik kalmıştı. Ne zaman en dibi görsem, bu bileklik bana güç veriyordu. Ölene kadar çıkarmayacağıma o gün o hastane kapısının önünde söz vermiştim.

Babam bana onlarca şey öğretmişti. Fakat bir şeyi unutmuştu. Bana onsuzluğu hiç öğretmedi. Ben onsuzluğu onu kaybederek öğrendim. Ben onsuz daha dışarı çıkamazken onsuz, bir yere gidemezken, onsuz yemek bile yiyemezken o beni burada tek başıma bıraktı. Eğer şu an burada olsaydı anneme sahip çıkmamı ve hayallerimin peşinden koşmamı söylerdi. Çünkü o bana ne olursa olsun inanırsam ve istersem her şeyi başarabileceğimi öğretti. Her daim yanımda olduğun için, her zaman beni koruduğun için ve beni hep çok sevdiğin için teşekkür ederim baba. Bana kendimi sevdiren tek adam, canım babam.

Teşekkür ederim babacığım, seni çok seviyorum...

11.Bölüm
*Kabulleniyorum sensizliği."

Gece daha fazla dayanamıyordu söylediklerime. Gözlerinden ne kadar kötü olduğu belliydi. Ama onu asla affedemezdim. Benim bir gururum vardı. Benim kendime olan bir saygım vardı. Bana bunları yapmaya çalışan biriyle ne arkadaş ne de sevgili olabilirdim. Son kez gözlerime baktı derinden. Bir daha geri dönmeyecekmiş gibi çıktı odadan. İşte şimdi her şey bitti. Aşk bitti, güven bitti. Biz bittik.

Odada tek başıma kaldım. Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Kafamı toparlamaya her çalıştığımda yine bir darbe yiyordum. Bu kafayla ne çalışabilirdim ne de kendimi toparlayabilirdim. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Masada duran sürahiden bir bardak su aldım. Ellerim titriyordu. Tam o an kapı bir anda açıldı. Korkudan elimdeki bardağı düşürdüm. Tüm üstüm su içinde kaldı. Gelen Mavi idi.

"Serra sen iyi misin ?"dedi yanıma gelerek.

"İyi değilim."dedim ve kendimi tutamayıp yine ağlamaya başladım.

"Olanları biliyorum. Abimin böyle bir şey yapacağını inan bilmiyordum. Hele Lale'nin. Şaşkınım. Hemde çok."dedi peçete uzatarak.

"S-sen nerden öğrendin ?"dedim.

"Ekin ve Toprak aradı beni. Senin geldiğini ve sana göz kulak olmamı söylediler. Onlarda birazdan geleceklermiş. Bende ne oldu diye sorunca anlattılar her şeyi."dedi.

"A-anladım. Çok üzgünüm. Gerçekten nasıl en başından fark edemedim bilmiyorum. İşler ne durumda ?"dedim burnumu silerek.

"İyi merak etme. Her şey yolunda. Ama herkes seni soruyor. Lale'nin neden izine çıktığını da merak ediyorlar. Yıllık izin diye geçiştiriyorum soranlara. Bir görünsen iyi olacak."dedi.

"Tamam. Önce bi üstümü değiştireyim. Her yerim su içinde."dedim ve Mavi'nin çıkmasıyla odama gittim. Neden bilmiyorum ama elim siyah eşofmanıma ve siyah sweatshirte gitti. Yas mı ilan ediyordum kendi kendime ? "Evet Serra. Salaklığının yası bu. Başından beri diyorum, başında-". Sus iç ses. Sadece sus. Sana soran olmadı. "Bunlar hep sormadığın için oluyor zaten Serra.". Tamam iç ses. En haklı olan sensin. Merak etme. Artık istesende birine aşık olmam zaten. Şu hale bak. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.

Üstümü değiştirdim. Tam anlamıyla simsiyahtım. Gözlerimin insana benzemesi için kapatıcıyla altlarını kapattım. Yüzüm bembeyazdı. Biraz allık ve biraz göz makyajı ile bunu da hallettim. Saçlarımı iki tane balık sırtından örüp hızlıca büyük sırt çantamı aldım. Telefonumu, bilgisayarımı, şarj cihazlarını, birkaç yedek kıyafetimi, özel eşyalarımı ve odanın anahtarlarını alıp çıktım. Kapıyı kapadım ve kitledim. Son kez koridora bakıp aşağı indim. Ekin ve Mavi'nin geldiğini gördüm. El sallayıp bekle diye seslendiler. Çantaya bakıp eksik var mı diye kontrol ederken birkaç çalışan yanıma geldi. Merakla bana bakıyorlardı.

BİLEKLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin