18. Bölüm
*Seni seviyorum ?*Uyandım. Bu sefer kendi kendime. Büyük gün. Yeni evimize taşınacaktık. Yeni bir hayat, yeni bir mahalle. Belki yeni bir aile. En başından neler olacağını tahmin etmesi biraz zordu. Fakat belki de doğrusu bazı şeyleri bilmemekti. Aklımda dönüp duran onlarca düşünce arasında kaybolmamak için yataktan kalktım. Son sabahımdı. Her şeyi son kez yapacaktım. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. Odanın her bir köşesini özleyeceğimi biliyordum. Anılarım yeniden canlanmadan telefonu elime alıp nakliyeciler ile görüştüm. Öğlene doğru burada olacaklarını söylediler. Her şey hazırdı. Çantamı alıp kafama şapkamı geçirdim. Sabahın erken saatleri olduğu için çok güneş vardı. Aşağı indim. Henüz kimse yoktu. Bizimkiler gelmeden şu nakliye işi olup bitse iyi olacaktı. Ekin dışında herkes partide öğrenecekti. Bir yandan parti için organizasyon şirketi ile görüşmem gerekiyordu. Eşyaları bugün taşısak, iki güne yerleşiriz diye düşündüm. Gece öncesinden yeni alınacak mobilyaların siparişini verdiğinden onları beklemeyecektik. Yarın elimizde olur diye düşünüyordum. Gece hazır aklıma gelmişken aramaya karar verdim.
"Alo canım her şey yolunda mı ?"dedim.
"Günaydın güzellik. Sakin ol. Sevgilin her şeyi hallediyor."dedi.
"Ay biliyorsun beni. Stres oluyorum şöyle şeylerde. Her neyse ben nakliyecilere ilk buraya gelmelerini söyledim. Zaten diğer adamlar da dağ evine gidecek. Aynı anda yeni evin orda olurlar. Bende dün konuştuğumuz gibi Ekin'i adamların yanına göndereceğim. Biliyorsun annem her an gelebilir. Sen de gel, oyalanma."dedim.
"Tamam güzelim."dedi.
Ardından Ekin'i aradım. Telefon çalıyordu fakat cevap vermiyordu. Mesaj atıp ulaşmaya çalışırken Mavi kapıdan girdi. El sallayıp "Günaydın patron."dedi. "Günaydın canım."dedim ve yanına gittim. Mavi telaşımı fark edip "Kimi arıyorsun ?"dedi. "Ekin. Ekin'i arıyorum. Açmıyor."dedim. Mavi bunu duyunca gülmeye başladı. "Neye gülüyorsun oğlum ?"dedim merakla. "O akşama kadar anca uyanır."dedi. "Ne ? Sen nerden biliyorsun akşama kadar uyanmayacağını ?"dedim. Dememle parçalar yerine oturdu. Dün gece bunlar kesin beraberdi diye düşündüm. Demek Ekin hanımın o tatlı telaşı bu yüzdendi. "Vay vay vay. Siz beraberdiniz demek. Sakın bana Ekin'in içtiğini söyleme."dedim. "İçmekten kastın birkaç şişeyse, hayır içmedi. En son beni babası sanıp ağladığını hatırlıyorum. Ha birde durmadan kustuğunu."dedi. "Sen ciddi misin ? Allah kahretsin. Uyanmaz o. Akşama değil yarına kadar uyanmaz. İçmemesi gereken tek insan Ekin olabilir."dedim ve hızlıca Ekin'in evine gitmeye karar verdim. Plan tamamen değişmişti. Şirketten bir saniye bile ayrılmamam gereken şu günde başıma gelene bak. Telaş içinde Ekin'in evine vardım. Kapıyı çalıp uyandırmaya çalıştım. Birkaç dakika sonra kapıya doğru gelen ayak seslerini duydum. Sonunda Ekin kapıyı açtı.
"Ya sen nerdesin ? Şükür açtın."dedim sinirle.
Esneyerek "Ya kızım. Ne işin var sabah sabah burada ?"dedi.
"Neden acaba ? Gerizekalısın Ekin. Bugün sevgili arkadaşın yani ben, taşınıyorum. Ev taşıyorum. Nakliyeciler gelmek üzere ve senin onların yanında olman gerekiyor. Dün konuştuk ya hani."dedim.
"Of. Ben tamamen unutmuşum."dedi.
"Kusarken kafanın içindeki bilgileri de kustun herhalde."dedim imalı bakarak.
"Ne kusması ya. Sen nerden biliyorsun ?"dedi.
"Sevgilimin kardeşi, namı değer Mavi Kara. Vay be Ekin. Ama ben anlamıştım. Siz en başından beri flört ediyordunuz."dedim gülerek.
"Ya sus Serra tamam. Yeterince rezil oldum. Hemen hazırlanıp gidiyorum ben. Sen adresi at bana."dedi. Ardından evden çıktım. Arabaya binmemle annemin araması bir oldu. İşte şimdi bitmiştik. Şirkette kimse yoktu ve annem ya oradaysa diye düşünmeye başladım. Telefonu açıp hoparlöre aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLEKLİK
Teen FictionSevmiş ama sevilememiş olanların hikayesi. Verip alamayanların, bağırıp duyulamayanların. Tanıdık geldi değil mi ? Her şeye rağmen inanmaktan vazgeçmeyen bir genç kız bizimki. Tek umudu hayatın ona getireceklerinde. Her şeyden habersiz, ama üstesind...