Aşık olduğunuzu nerden anlarsınız ? Şu kalp çarpıntısından mı ? Yoksa uçuşan kelebeklerden mi ? Eğer bu sorulara cevabınız evet ise hayır aşık değilsiniz. Aşkı bi kelebekten ve heyecandan ibaret sanıyorsanız hemen vazgeçin o düşüncelerinizden. Böyle düşünenler aşkı küçümsemekten başka bir şey yapmazlar. Peki diyeceksiniz ki bu kadar konuştun aşk ne ki ? Aşk tanımlara sığmayan, hatta tanımları geçin akla sığmayan bir tür evre. Kimisine göre yaşandı ve bitti, kimisine ise her şey daha yeni başlıyor.
Kimi değişikler "Aşkı bekliyorum, o beni bulacak eminim."kafasındalar. Bir bulsam o diyenleri bir kaşık suda boğarım. Evde oturup aşkı bekleyenler, üzgünüm ama aşk kapınızı çalıp, geldim demeyecek. Siz ona gideceksiniz. Emek vereceksiniz, tecrübeler edineceksiniz, yeri gelecek peri masalının içine düşecek, yeri gelecek cehennemde yanarken bulacaksınız kendinizi. Evet, aşk bir o kadar da nankör olacak. Karşılık vermeyecek emeklerinize. İçinizdeki o mumu yakacaksınız, o gelip her seferinde daha kuvvetli üfleyecek.
En önemliside aşka giden yolda çekeceğiniz o acı. Acı yoksa aşkta yoktur. Şimdiden uyarayım, en ufak kavgada vazgeçerim, benim tatlı canımı kimse üzemez, üzeni üzerim diyorsanız, maalesef sizde elendiniz. O işler öyle olmuyor.
Kısaca aşk, yaşarken anlamadığınız, biterken el salladığınız bir şey...
10. Bölüm
*Hayat sensizde gülüp oynuyor.*Her şey bir anda gelişmişti. Ne anlayabiliyordum, ne de kavrayabiliyordum. Neden demek dışında başka hiç bir şey diyemedim. İyi değildim. Canım yanıyordu ama ben bunu bile anlayamıyordum. Tam bayılacak gibiyken odaya Toprak girdi. Göz göze geldik. Bana ne olduğunu anlamaya çalışırcasına bakıyordu.
"Serra ne oldu sana ?"dedi yüksek sesle.
"Toprak...ben sana anlatırım lütfen sende üstüne gitme."dedi Ekin.
Derin bir sessizlik sarmıştı herkesi. Kafamın içi ise bi o kadar sesliydi. Birkaç dakika sonra olayları kavrayabildim. İşte şimdi kendime gelmiştim. Usulca masamdaki sudan bir yudum aldım. Ben haklıydım. Onlar suçluydu. O zaman bana konuşmak düşer dedim içimden. Gece'ye doğru yaklaştım. Derin bir iç çektim. Yüzüne iğrenerek birkaç dakika baktım.
"Gece."dedim yüksek sesle.
"Efendim Serra."dedi kısık sesle.
"Biliyor musun ben şiddeti hiç sevmiyorum."dedim ve anında yüzüne sert bir tokat yapıştırdım. Herkes şok içinde bana bakıyordu. Lale korkuyordu. Ekin beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Toprak ise olanları anlamaya çalışıyordu. Kendimden emin bir şekilde geri çekildim.
"Toprak bir de sen dinle bakalım."dedim yüksek sesle. "Bu gördüğün iki kişi, benim bütün emeğimi, sevgimi bi kalemde silip attı. Bana kimseye güvenmemem gerektiğini bir kez daha hatırlattılar. Onlar benim işimi, sevgimi çaldı."dedim yüksek sesle. "Hadi konuşsanıza yüzsüzler. Ne bakıyorsunuz ? Savunun kendinizi. Hadi. Hadi diyorum."dedim omuzlarından iterek.
"Sonradan pişman olacağın şeyler söyleme Serra."dedi Gece.
"Merak etme ben keşke diyeceğim şeyler yapmam. Yapınca ne olduğunu sizden öğrendim."dedim gözlerinin içine bakarak.
"Serra yeter."dedi Lale.
Toprak yavaşça Ekini kenara çekti. Videoyu ona da izletti. Gece ve Lale daha fazla dayanamayıp odayı terk etti. Gitmeleriyle masamdaki her şeyi yere fırlatmam bir oldu. Duvarlara vurmaya başladım. Her şeyin acısını sandalyemden çıkartırcasına tekmeledim. Toprak daha fazla dayanamayıp beni kucağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLEKLİK
Подростковая литератураSevmiş ama sevilememiş olanların hikayesi. Verip alamayanların, bağırıp duyulamayanların. Tanıdık geldi değil mi ? Her şeye rağmen inanmaktan vazgeçmeyen bir genç kız bizimki. Tek umudu hayatın ona getireceklerinde. Her şeyden habersiz, ama üstesind...