16. Bölüm
*Yeniden, yandı tüm ışıklar.*
Sahil kenarında, kumun üstünde böyle bir sürprizle karşılaşacağımı inanın bilmiyordum. Alp'in beni hala nasıl kandırıp buralara kadar getirdiğini zaten hiç bilmiyordum. Kalbim deli gibi atıyordu. Hala üstümde kumar oynayacağım düşüncesinin gerginliği vardı. Gece tüm yemek boyunca elimi tuttu. Gözlerini gözlerimden ayırmadı. Her zerremi derinlemesine inceliyordu. Haftalardır bir araya gelemememizin acısını çıkartıyordu. Yemek bittikten sonra Gece ayağa kalktı. Yemek masasının yanında duran hoparlörden bir dans şarkısı açtı. Ardından yanıma gelip elini uzattı."Bana bu dansı lütfeder misiniz sevgilim ?"dedi.
"Eder miyim sevgilim ?"dedim tebessüm ederek.
Kahkaha atarak dansa kaldırdı. Elbisemi düzeltip ellerimi boynuna yerleştirdim. Belimi iyice kavrayıp gözümün önüne gelen saçımı kulağımın arkasına attı. Çalan müzik ve ortamın güzelliği insanı içine çekiyordu. Kapılıp gitmemek elde değildi. Hafif dalgalı denizin yüzüme vuran serinliği ferahlatıyordu. Dans bittikten sonra yürümeye karar verdik. Ayakkabılarımızı çıkartıp denizin kenarına yaklaştık. Ayaklarımızı ıslatıp biraz yürümeye başladık. Ayın ışığı yüzüme vuruyordu. Her şey kusursuz derecede güzeldi. Sanki her şeyi şu denize atmış, hafiflemiş gibi hissediyordum. Kafamı Gece'nin omzuna koyup gözlerimi kapattım. Ayaklarımıza vuran su gittikçe bizi içine çekmeye başladı.
"İkinci bi havuz vakasına ne dersin ? Denizli olanından."dedi göz kırparak.
"Hahaha hatırlıyor musun Mavi nasıl bakmıştı ? Bu manyaklar ne yapıyor diye bakıyordu."dedim.
"Hahaha evet, ölsem unutmam o günü. Bu sefer Mavi yerine şu kuşlar seyretsin bizi. Belki gülerler."dedi ve bir anda gömleğini çıkardı. Ne yapıyorsun diyemeden beni kucağına aldı. Biraz ilerledikten sonra hem kendini hem beni denize fırlattı. Kahkaha atarak yüzmeye başladık. Elbisem denizin içinde gerçekten o masallardaki gibi gözüküyordu. Ayın ışığı önümüzü aydınlatıyordu. Yıldızlar pek gözükmesede gök yüzü çok güzel gözüküyordu. "Ya hasta olursak Serra ?"dedi gülerek. "Hasta olacağını düşünmezsen hasta olmazsın."dedim. Birkaç dakika sonra denizden çıkıp masaya doğru yürüdük. Tam üzerimi kurulayabileceğim bir şey ararken Gece seslendi. "Denize gireceğimizi tahmin ettiğimden havlu getirtmiştim. Al bakalım güzellik."dedi havluyu fırlatarak. Kahkaha atıp "Vay be! Seni işe almakla iyi etmişiz. Ön görülü insanları çok severim."dedim. Hem gülüyor hem de üstümüzü kuruluyorduk. Elbisem kuruyacak gibi değildi. Ayakkabılarımı elime alıp yavaştan kumsaldan çıkmaya karar verdim. Gece eşyaları toplayıp arkamdan geldi. Hemen arabaya bindik. Deli gibi üşüyorduk.
"Nereye gideceğiz ?"dedi Gece.
"Valla dağ evi uzak buraya. En mantıklısı ofis. Eşyalarımın bir kısmı orada."dedim ve arabayı şirkete sürmeye başladık.
15 dakika sonra
Şirkete vardığımızda ışıklar hala yanıyordu. Saat yarımı geçmişti. Bahçe toplanmış, herkes dağılmıştı. Gece'nin elini tutup merdivenlere yürüdüm. Hızlıca odama çıkarken merdivenlerden gelen bir ses duydum. "Serra ?"dedi kim olduğunu göremediğim bir ses. Kafamı arkaya çevirdiğimde seslenenin Efe olduğunu gördüm. Gece ile ikimize bakakalmıştı. Önce tutuşan ellerimize sonra sırılsıklam olan kıyafetlerimizi gördü. Yüzünden ne kadar bozulduğu belli oluyordu. Dayanamayıp Gece'nin elini bıraktım. Havluyu iyice üstüme kapatıp bir Gece'ye bir Efe'ye bakıyordum.
"Merhaba Efe. Sen hala burda mısın ?"dedim çekinerek.
"Şey, ben sen acilen çıkınca geldiğinde iyi olmazsın diye düşündüm. Ondan seni bekledim ama şimdi gördüm zaten iyisin, hatta çok iyisin. İyi geceler size."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLEKLİK
Teen FictionSevmiş ama sevilememiş olanların hikayesi. Verip alamayanların, bağırıp duyulamayanların. Tanıdık geldi değil mi ? Her şeye rağmen inanmaktan vazgeçmeyen bir genç kız bizimki. Tek umudu hayatın ona getireceklerinde. Her şeyden habersiz, ama üstesind...