İki akvaryum düşünün. İçlerinde de birer balık. Birbirleri için yaratılan iki balık. Her gün birbirlerini görüyorlar. Her gece beraber uyuyorlar. Her sabah beraber kalkıyorlar. Aynı anda yemlerini yiyorlar. Aynı anda temizleniyorlar. Ama asla birbirlerine dokunamıyorlar. Konuşamıyorlar. Bir şeyler paylaşamıyorlar. Tek yaptıkları, söylemek istenenleri gözlerinden anlatmaya çalışmaları. Ama onlar hala bekliyorlar. Birbirlerine dokunacağı, konuşacağı günü. Ta ki cam duvarlar kırılana kadar...4.Bölüm
*Cam duvarlar.*Saat 02.30
Tam derin bir uykuya girmiştim ki yine bir ses eşliğinde uyandım. Kaçan şu uykularımı saysak,sayamayız. Oflayarak kalktım yataktan. Masadan telefonu alıp saate baktım. Saat gecenin iki buçuğuydu. Pazar pazar bu saatte kim var koridorda konuşuyor ? Saçlarımı toplayıp terliklerimi giydim. Kapıyı az bir şey açtım ve koridora başımı eğdim. Bir adamın başını gördüm. Kafamı eğebileceğim kadar eğdim. Adamın Gece olduğunu gördüm. Fakat sadece onu görebiliyordum. Karşısında biri hatta belki de birileri vardı fakat göremiyordum. Tam sessizce kapıdan çıkacakken Gece'nin odasına girdiler.
(İçinden sessiz bir şekilde.)
"Allah kahretsin keşke ofis kısmına girselerdi de cam duvarlar sayesinden görebilseydim ama odaya girdiler."Sesler kesilmişti. Aklımda sadece Lale'nin o kişi olabileceği vardı. Aman neyse dedim ve umursamamaya çalıştım. Saçımı açtım, telefonu masaya bıraktım ve geri yatağa geçtim. Birkaç dakika camdan, yoldan geçen tek tük arabaları izledim. Çoktan uykum kaçmıştı ve saat üçe geliyordu. Uyumak istesem uyuyamazdım biliyorum. O yüzden ofisime geçtim masa lambamı açtım ve çalışmaya karar verdim. Uzun zamandır üstünde çalıştığım bir kitap vardı. Ona yeni bölümler yazmaya karar verdim. Evet aynı zamanda ben bir yazarım. Hatta bir adet basılmış kitabım var. Adı Koku. Şimdi ise İmkansız adlı bir kitap yazıyorum. Ve sanırım artık bölüm ekleme zamanı geldi. Hızlıca eski bölümleri okudum ve devamını getirmeye başladım...
2 saat sonra
Saat beşe yaklaşıyordu. Yaklaşık üç bölüm yazmıştım. Esneyerek kalktım sandalyeden. Kahve yapmaya karar verdim. Uykumu kaçırmama daha da yardımcı olacak olan kahvemi içerken bir yandan dışarıyı izliyordum. Aklıma Gece ile olan konuşmalar geldi. Acaba neydi eksik olan. Ve neydi o gözlerindeki anlatılmak istenen. Bileklik şimdilik hala düğümlü. Ama çözecek olan kişi de benim. Ah Serra ah umarım başına gelenler ve gelecekler güzel şeyler olur...
Bunları düşünürken bir anda uyuya kalmıştım. Ofisimde uyuya kaldığım bir gün daha ama bu sefer masa da değil cam kenarında. Kapının tıklanma sesinden irkilerek uyandım. Henüz kendime gelememiştim. Gözlerimi ovaladım ve kapıya yöneldim. Gelen Gece idi. Bir yandan esniyor bir yandan ellerimle neden geldin demeye çalışıyordum.
"Günaydın Serra uyuya kalmışsın camdan gördüm. Gece uzundu herhalde."dedi içten içe gülerek.
"He evet uykum kaçtı(Esner) bende biraz çalışayım dedim. En son da burda uyumuşum."
"Uykun hala var gibi esniyorsun durmadan."
"Hayır uykum yok. Kahve içer ve ayılırım ben. Sen ? Ne için geldin ?"
"Dedim ya uyuya kaldığını gördüm camdan diye."
"Onu demiyorum. Pazar günü neden şirkettesin ? Hafta sonları çalışmıyoruz."
"Lale istersem burada kalabileceğimi ve çalışabileceğimi söyledi. Ben de kalmaya karar verdim."
Başımla onaylayarak sohbete son verdim. O sırada Gece'nin telefonu çaldı ve gitti. Bende odayı ve masamı toparlamaya başladım. Bakmam ve göndermem gereken yüzlerce mail vardı. Ayrıca pazartesi akşamı için haber metnini de hazırlamam gerekiyordu. Eğer mailler bugün biterse pazartesi rahat geçer. O yüzden şimdiden işlerimi halletmeye karar verdim. Çalışmak için bu sefer aşağıya inecektim. Bahçede çalışmak bu güzel pazar sabahı için doğru bir seçimdi. Yavaş yavaş merdivenleri inerken karşıma Toprak çıktı. Birbirimiz görünce sevinmiştik. Günaydın diye seslenerek sarıldık. Beraber bahçeye inmeye karar verdik. Havadan sudan konuşurken konu bir anda Lale'ye geldi. Lale'nin yaptığı Toprak'a göre saçmalıktan ibaretti. Görünüşe bakılırsa Toprak Gece ile ilgili pekte iyi düşünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLEKLİK
أدب المراهقينSevmiş ama sevilememiş olanların hikayesi. Verip alamayanların, bağırıp duyulamayanların. Tanıdık geldi değil mi ? Her şeye rağmen inanmaktan vazgeçmeyen bir genç kız bizimki. Tek umudu hayatın ona getireceklerinde. Her şeyden habersiz, ama üstesind...