1 hafta sonra...
(1 Ağustos)"Arel bak kızım; bu gaz, bu da el freni. Yaklaşık onuncu kez anlatıyorum. Lütfen anla artık."
"Anladık herhalde be! Salak değiliz!"
"Tabii."
Salak değildim, ilk seferde her şeyi anlamıştım ama sen bunu asla bilmeyeceksin Araz Bey!
Ehliyet almaya karar vermem sonucu Araz biraz öğrenmem için beni trafiğe kapalı, geniş bir alana getirmişti. Kendisini birazcık delirtmiş olabilirim, ama çok azıcık.
"Tamam, hadi sür o zaman." diyerek kollarını kavuşturdu.
"Ne?"
"Anladıysan sür diyorum."
Birkaç derin nefes aldıktan sonra arabayı çalıştırdım.
"Arel yavaş!"
"Lan ne bağırıyorsun, gidiyoruz işte!"
"Ne bileyim ben!"
•
"Bence öğrendim."
"Beklediğimden hızlı öğrendin." Bir kere de tebrik etse zaten...
Ne yapsın acaba Arel?
Sana mı dedik, sus!
"Ege ne yapıyor?" dedim sessizlik oluşunca.
"Kendini telefona vermiş oyun oynuyordur, ne yapacak?" Ege'nin sonuçları çıkalı üç gün olmuştu ve istediği bölümü tutturmuştu. Keyfine diyecek yoktu.
"Hadi, dönelim biz de artık." Birkaç saattir buradaydık. Araz ise son günlerde çok suskundu. Eskisi gibi değildi.
"Tamam." diyerek başımı salladım. Arabaya doğru yürürken ufak bir çukura basıp sendeledim. O ise -normalde yaptığı gibi- hızlıca beni tutacağına bir şey yapmadan yanımdan geçip gitti. Elinin yumruk hâlini aldığını gördüm.
Araz'a ne oluyor böyle...
Arabanın kapısını açıp bindim. Hayır diyeceğim ki arabasına bir şey yaptım, o da yok! Gayet iyi. Küçükken de bana araba kullanmayı öğretmişlerdi ama liseye geçtikten sonra bırakmıştım. O yüzden öğrenirken sorun yaşamamıştım, yani kendimce.
Evime doğru yaklaştığımızda, "Araz, ben sana bir şey mi yaptım?" diye sordum lafı dolandırmadan.
"Hayır." Cevabı netti. Yüzü ileri bakıyordu. Ela-kahverengi arası gözleri sanki ruhsuz gibiydi.
"Ama-"
"Hayır dedim Arel!" Çıkan yüksek ses ile istemsizce koltuğa sindim. Yüksek ses beni korkutuyordu ve bu küçüklükten gelen bir şeydi, isteyerek yapmıyordum.
"Be-ben özür dilerim. Yemin ederim isteyerek bağırmadım." Bana bakarak konuştuğunda başımı salladım.
"Sorun yok." dedim sessizce. Normalde olsa her şeyden önce bir kadın olarak gayet güzel bunun kavgasını yapabilirdim ama hiç modumda değildim.
Arabadan inince ona el salladım.
"Görüşürüz..."
Tek kelime söylemişti ama bu... Sanki bir veda gibiydi. Sanki sadece eve bırakmıyor, beni tamamen bırakıyor gibiydi.
Sana öyle gelmiştir. Sana öyle gelmek zorunda.
~~~
Araz'dan...~~~
"Aptal! Aptal! Aptal!" Arabada kendi kendime kızarken eve ulaşmaya çalışıyordum. Birkaç gündür bilinmeyen numaradan, ki ben kim olduğunu biliyorum, mesajlar alıyordum. Saçma olan ise benim hiç bir şey yapamamamdı.
Ona veda etmek zorundasın.
Kafamın içinde yalnızca bu ses vardı. Arel'in hayatından çıkıp gitmeliydim. Farkındaydım, yıkılacaktı belki de ama o yaşamalıydı. Yıkılsa bile toparlanırdı ama ölürse bir daha yaşayamazdı.
Arabayı apar topar evin önüne park edince hızla içeri girdim. Tam site bahçesinin kapısını açmışken arama sesi ile durdum.
"Bilinmeyen numara arıyor..."
Birkaç saniye ekrana baktıktan sonra yana kaydırarak aramayı onayladım.
"Bugün büyük gün, ha? Zaman doluyor. Tam olarak 7 saatin kaldı."
"Kes sesini! Biliyorum!"
"Sakin ol şampiyon. Dediğimi yap, yeter." Başka hiçbir şey demeden telefonu kapattı. İstemsizce telefonu sıkmaya başlamıştım ve birkaç çatlak oluşmuştu. Artık bunu yapmak zorundaydım, erteleme şansım yoktu.
Hızlıca evin kapısına vardıktan sonra anahtar ile kapıyı açtım. Koşarak odama girdim.
"Merhaba abi," Ege'yi görünce olduğum yerde durdum. Elinde benim bilgisayarım; arkasında yatağımın üzerinde duran, bu sabah hazırladığım valiz ile bana bakıyordu.
"Ne demek bunlar?" Göz ucuyla bilgisayara baktıktan sonra gizli kişi ile olan mesajları gördüm.
"Sana benim eşyalarımı kurcalama, demiştim!"
"Ben sadece sana sürpriz yapmak istemiştim! Eski neşene dön istemiştim! Oysa şu gördüklerime bak! Yine mi gidiyorsun?"
"Gitmek zorundayım Ege." Başımı eğerek omuzlarım çöktüğünde ikimiz de bağırmayı bırakmıştık.
"Arel ne olacak?"
"Bunu sadece onun için yapıyorum!" Sesim istemsizce tekrar yükselmişti.
"Mahvolacak!"
"Farkındayım."
Bilgisayarı yatağa bıraktıktan sonra tam karşımda durdu. "Ne zaman geleceksin?"
"Ben... Bilmiyorum, bir yolunu bulacağım."
"O zamana kadar... Ben yine kimsesiz mi kalacağım?" dedi aramızda oluşan sessizliği bölerek.
"Sen hep benim kardeşim olacaksın Ege, saçmalama! Ne kan bağı, ne mesafe bunu değiştirebilir." Hızlıca ona sarıldıktan sonra başımı saçlarına gömdüm. Gözümden akan yaşı hızlıca sildim.
Birkaç saat sonra...
Arel'den...
Siz: Araz artık cevap ver! {Bu mesaj iletilemedi.}
Avukat Beyciğim kişisi aranıyor...
Aradığınız kişiye şu an ulaşılamamaktadır. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
Siz: Araz, korkuyorum {Bu mesaj iletilemedi.}
![](https://img.wattpad.com/cover/315900990-288-k30528.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat Bey -Texting- ✓
HumorSiz: Avukat Beeeeey Avukat Beyciğim: Buyurun? Siz: Bekar mısınız? Avukat Beyciğim: Pardon? Siz: Klavyeme tüküreyim bakar mısınız yazacaktım ben... Siz: Kusura bakın. Siz: Yine de cevap verin bari bekar mısınız? Kapak Tasarımı için @esraav20'ye teşek...