*medya mina'nın küçüklüğü (yetimhaneye bırakıldıktan sonra evlat edinildiği gün bu şekildeydi)
Arya'dan;
Elimdeki kemir ilmek ten mahvolan kalemi yere fırlattım ve ellerimi saçlarıma daldırdım. Gelmiyor işte gelmiyor! Odamda oturmuş yeni çizimler yapmaya çalışıyordum ama aklım bu o kadar dağınıktı ki en kolay çizim bile bana çok zor geliyordu. Sandalyeye yaslandım ve gözlerimi kapattım. Yeni bir şeyler denemek istiyordum biraz özgün şeyler ama olmuyordu işte!Yere eğildim ve kalemimi fırlattığım yerden geri aldım. Ne yazık ki, strest olunca kalem yemek gibi bir hobim vardı. Kalemi masaya geri bıraktım ve saatlerdir oturduğum sandalyeden kalktım. Sırtım ağrımaya başlamıştı artık.
Derin bir nefes aldım ve odamdan çıktım. Sanırım bu bir işe yaramayacaktı. Önce Melis ile dışarı çıkmayı düşündüm ama o kütüphaneye ders çalışmaya gitmişti, ne de olsa o halen bir öğrenci.
Sonra birden aklıma Aras geldi. Biz onunla eski dosttuk. Aras ile olan dostluğumuz her aklıma geldiğinde garip bir his içime işliyordu. Nedenini bilmiyordum. Ama, sadece oluyordu işte.Arasın odasının olduğu kata çıktım. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Kısa süre içinde gelen 'gel' komutu ile içeri girdim. Aras yatağına oturmuş gitar çalışıyordu. Bu sıralar gitara merak sarmıştı. Beni görünce gülümsedi ve
"Bir sorun mu var?" Yatağa oturdum, o bu sırada gitarı bir köşeye bırakmıştı. Bacaklarını topladı ve bağdaş kurdu. Elleriyle kucağını gösterdi. Tereddüt etmeden hemen uzandım.Kıvırcık saçlarımı okşarken en yumuşak sesiyle konuşmaya başladı.
"Sanki, tek bir problemin yok öyle değil mi?" İç çektim kardeş ya da eski bir dost, hayatımda öyle yada böyle uzun zamandır yer almıştı ve beni çok iyi tanıyordu. Belki, benden bile daha iyi. Gözlerimi kapattım, bazen bazı şeyleri görmek için diğerleri görmemeliydiniz..."Şuan ki problemim ilham gelmemesi ama ne zaman seni düşünsem bir boşluk geliyor. Birini unutmuşum gibi, sanki yok biri var ama yok. Bir den yok olmuş gibi, bana neler oluyor Aras?" Aras yutkundu ve;
"Bu sıralar çok düşünüyorsun Mina..." Mina, duymayalı baya olmuştu. Annemler bile bana Arya diyordu. Bu arada yemeğin üzerinden iki hafta geçmiş, Ayaz abi geçen hafta sonu geri dönmüştü. Bir haftadan fazladır evde oturmuş durmadan elbise dikiyordum. İki gündür ise tasarım yapmaya çalışıyor ama yerimde sayıyordum.
Elbise yaparken sorun yoktu ama biri sürekli rüyalarıma giriyordu. Bana kendisini hatırlamam için adeta yalvarıyordu. Sadece yüzünü göremiyordum. Bu sırada tasarım yaparken kafamın dağınık olması işime gelmiyordu.
"Sahile gidelim Aras?" Aras bir süre daha saçımı okşadı ve "İyi gelicek mi sence sana?" Kafamı salladım. O da gülümsedi ve çukurlarını ortaya çıkardı.
"Hadi o zaman istikamet sahil!"
.
.
.
Defterim, boya kalemlerim ve Arasla birlikte sahilde yürüyorduk. Boyunumda bir resim çantam elimde Arasın bana aldığı sıcak çikolatam vardı. Bir erkek grubunun önünden geçerken Aras beni kollarının arasına almıştı. Onun bu hareketine gülerken o göz devirdi. Kıskanç dördüzüm benim... O değilde dördüz derken dört göz der gibi olmuyor mu?Yorulunca boş bir banka oturduk. "Eeee güzelim, geldi mi ilham?" Omuz silktim. "Galiba denizin havası bana iyi geldi..."
Aras ilk önce kaşlarını çattı sonra da ufak bir şekilde gülümsedi. "Bak sana ne diyeceğim, sen tasarımına başla bende sana atıştırmalık bir şeyler getireyim, ne dersin?" Gülümsedim. Ve "Sorun yok, öyle değil mi?" O da gülümsedi ve kafasını salladı. "Sorun yok, merak etme!" O yanımdan ayrılınca iç çektim başlasın bakalım!
.
.
.
Yaptığım tasarımlara gurur duyuyorum;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakma Watty Kızı; Ailelerim Mi?!
Humor'Hayat sana limon verdiyse yaprak sarmaya sık!' Ben Mina ya da öz ailemin bana deyişi ile Arya. Şuan da 16 yaşındayım, üstün zekalıların okuduğu bir okuldan mezunum. Hayatımın son zamanları işsiz kalmanın depresyonu ile geçerken bir gün beni evlat e...