Denizin ağzından;
Sabah güneşin ilk ışıkları vururken garip bir Heyecan ile uyandım. Hoş; zaten kısa bir süredir hep böyleydim.
Mina beni hatırladığından, onun ile aramız düzeldiginden beri pamuk şekerden bulutların üzerinde kuşlar kadar özgür gibiydim. Eh... Onu o kadar özlemiştim ki... Onun kokusunu içime çekmeyi, o püzürsüz huzur veren sesini, çılgınlıklarını, sinirli hallerini, aklına bir şey gelince sinsice gülümsemesini... Aniden gelen ilginç, bazen akıl almayan fikirlerini, bir şeyleri kafasına koyduğu zaman ortaya çıkardığı inatçı hallerini... Ben onun her zerresini özlemiştim ya... Ve evet, yıllar sonra; tam umudumu tamamen yitirdim demişken şimdi onunla beraber tekrar birlikteydik. Ve eğer tanrının bana sunduğu bir hediye bir ödül var ise bu kesinlikle o olmalıydı... Benim Minam... Kelebeğim, bataklığımda inadına da açan çiçeğim...Mina her zaman benim için diğer herkes ten farklı ve özel olmuştu. O sahiden de mükemmeldi. En baştan kalbi o kadar güzeldi ki... Asla ama asla haksızlığa gelemezdi en baştan... Kırıldı ama belli edemezdi. Hep güçlü bir kız olmuş hep dediklerinin arkasında olan cesur ve dürüst biri olmuştu. Yardım sever bir insandı asla ama asla yardım edeceği kişiler arasında ayrım gözetmez olduğu gibi davranırdı. İnsana insan olduğu için değer verir, bunu da her zaman karşında ki kişiye hissettirmeyi bir şekilde becerirdi. Çok güzeldi, deli doluydu hınzır ve ele avuca sığmayan bir afacan olmuştu...
Ve evet dürüst olmak gerekirse;
O benim ilk aşkım idi... Ben sevmeyi sevilmeyi bunu hissettirmeyi ilk onun ile öğrenmiştim. Biri için ilk kez onu gerçek anlamda kaybettiğim gece ağlamıştım. O düşünce, bir yeri acıyınca bende acı çekerdim. Onu kıskanırdım, öyle bir kıskanırdım ki kimse ona yakın olmasın, kimse onu benden almasın isterdim. Hep korkuyla yaşardım ben o zamanlar... Sanki onu alıp benden uzağa götürecekler ve bir daha onu asla göremeyecek onsuz kalacaktım...
Henüz 4 yaşındaydım onu sevmeye başladığımda... 4 sizce de aşık olmak için biraz erken bir yaş değil mi? Benim için değildi işte... Henüz o yaşta kalbimi çalan ufak tefek bir kızdı Mina'm... Onu henüz kendimi bilmediğim günlerden beri henüz kendimi bilmezken onu seviyor, koruyor ve çok önemsiyordum. Ah, diyorsunuz tabii neden bunu ona söylemedin ya da neden sevgili yaptın bu kadar aşıksan? O sevgilim olacak kız ise sadece bir kaçıştı benim için... Evet, yaptığım cidden çok yanlıştı ve bu gerçeği her ne kadar değiştirmese bile o bana daha büyük bir kötülük yapmıştı. Benim yaptığım hainliktir belki ama onun yaptığı daha da büyük bir yanlıştı...Onun yüzünden Meleğimi kaybettim ben. Yıllarca sevdiğim, sevgisini içimde büyüttüğüm bebeğimi... İlk aşkımı, nefes alma nedenimi... Yemin ederim onu sevmeyi denedim... Ama beceremedim işte! O kalbimin bütününe hakim olan kıvırcık saçlı prensesi çekip atamadım. Unutmak, dendiği kadar basit değildi... Aklım ile kalbim hep çelişti belki de bu yüzden. Bu yüzden hep aklım onda oldu. Yanımdayken de uzağım da benden bir haber iken de. O kadar güzel o kadar eşsiz bir hazineydi ki... Onu kollarımla sarıp sarmalayarak bütün dünyadan sakınmak istiyordum. Meleğimdi ki o benim.... Kimseyi incitmez herkesi severdi. Kalbi ter temiz ruhu ise bi o kadar çocuksuydu. Belki de en çokta ağlardı... En çokta bizi hep o güldürürdü. Bir tek ben ile Arasın yanında iken ağlardı. Yalnızca bizim yanımızda iken güçsüz yanını gösterirdi... En savunmadız korunmaya muhtaç bir o kadar masum halini. Ah söylemiş miydim? Çok güzel gülerdi...
Sevgililer günüydü 11 yaşında falandık o zamanlar bir çocuk gelip ona çıkma teklif etmişti tabi ben kıskançlıktan sinir krizi geçiriyordum az daha. İlk önce baktı sonra kafasını olumsuz halde salladı ama onu terslemedi hattâ ona sarıldı... O an öylece dondum kaldım. Prensesim bir başkasına sarılıyordu... Benden başkasına... Sonra bir kart verdi ona. Tam çocuğu yanağından öpücekti ki onu belinden hafifçe tutup kendime çektim. Öylece donup kaldı... O kadar minikti ki... Sonra gülümseyip benim yanağımdan öptü ve Aras ile kantine indiler. Ben öylece orda tüm teneffüs durdum. Elimi kalbime götürdüm... Deli gibi çarpıyordu. Heyecanla güldüm. Yüzüm kıp kırmızı olmuştu...
Ne zaman hatırlasam yine de biraz olsun kızarırım...O bilinçsiz bir şekilde yatarken son bir kez bir şey söylemek istedim ona... Herhangi bir şey ne olursa... Ve narin ellerini onunki ne nazaran büyük ellerime koydum ve bir öpücük bıraktım ardından ise;
'Ah sevgilim bana sakın darılma senin için hep yakın bir arkadaş olarak kalacağımı biliyorum hayat bana bunu ceza olarak verdi belki de kim bilir... Muhtemelen beni unutacaksın...
Özür dilerim seni koruyamadım, ne arkadaşın olarak ne de sana aşık biri olarak... Ama unutma sevgilim; benim de gözlerim deniz gözlerin toprak... 'Bölüm sonu:
Üzgünüm deniz senin için başka planlarım var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakma Watty Kızı; Ailelerim Mi?!
Humor'Hayat sana limon verdiyse yaprak sarmaya sık!' Ben Mina ya da öz ailemin bana deyişi ile Arya. Şuan da 16 yaşındayım, üstün zekalıların okuduğu bir okuldan mezunum. Hayatımın son zamanları işsiz kalmanın depresyonu ile geçerken bir gün beni evlat e...