Bilincim bedenime ulaşırken etrafta ki sesleri yavaşça duymaya başlamıştım. Derin bir nefes alıp gözlerimi hafifçe araladım. Eş zamanlı olarak o 'hastane kokusu' diye bildiğimiz kokuyu aldım. Yani bilimsel adıyla iyodoform. Odada ani bir sessizlik olmuştu. Burası normal bir watty kitabı olsaydı muhtemelen en az 2-3 gün uyumuş olurdum. Neyse ki ben çakma watty kızıydım. Klişe mi dediniz? Üzgünüm o meşhur sahne bu kitapta yaşanmayacak. Zaten bunu kanıtlayan şey de annemin 'şükür hemen uyandı!' Demesiydi. Hangi annemin mi? Vallahi üç' ü aynı anda dedi siz hayal edin.
Oda oldukça kalabalıktı. 3 annem, 3 babam Melis Arda, Aras, Aral abim, Adal abim ve Aktuğ abi vardı. Arda ve Arasın üzerinde pijama varken Melis pantolon ve sweatshirt giyiyordu. Aral abim mavi takım; Adal abim siyah takımları jilet gibiydi. Aktuğ abim ise hastane önlüğü ile tam karşımda duruyordu. Aklıma aniden Deniz geldi. Peki o neredeydi? Bayıldığım zaman evde olduğuna emindim çünkü eve geldikten kısa bir süre sonra bilincimi kaybettim. Bir süre sonra kapıda siyah dağılmış saçları ve adının hakkını veren gözlerleriyle Deniz belirdi. Elinde bir tepsi vardı. Herkese birer bardak verdikten sonra bana gülümseyerek bir bardağı uzattı. Bir bardak taze süt... Ona neşeli bir ifadeyle bakıp sütümden bir yudum aldım.
Odada bir sessizlik hakimdi. Şimdi; bayılmıştım. Bu tamam... Ama asıl mesele şu hastalık konusu... Hasta olan kişi kimdi? Kim hastaydı ki? Diyerek watty klasiği yapmayacaktım. Bunu anlaması zor değildi... Muhtemel bir şekilde o kişi bendim.
"Eeeeee neyim var benim? Siz sormadan söyleyeyim bayılma hakkında değil. Bir hastalığım var sanırsam. Travmatik bir şekilde öğrenmektense yarabandı tekniği ile kolayca öğrenmem daha iyi. Tamam şimdi söyleyin neyim var? Yoksa kanser miyim?"
Bana şaşkınca bakanlar kadar bunu normal karşılayanlar da vardı. Her ne kadar sürekli dile getirmeden geçinenlerden de olsam ortada yatan bir gerçek varsa o benim az buz bir dahi olduğumdur. Belki de beni çakma watty kızı yapan özelliğim de budur?
Sonunda doktor odaya geldiğinde ona boş boş baktım. Elinde birkaç kağıt tutuyordu. Yüzünde hafif kırışıklıklar vardı. Kestane rengi saçlarının bir kısmı beyazlamıştı. Bal rengi gözleri gençliğinde bir çok kişinin peşinden koştuğunu düşündüren cinstendi. Kağıtları tutan eli de her yaşlanma dönemine giren insanda olduğu gibi hafif kırışıklık bir şekildeydi. Beyaz önlüğünde olan sol üst cevine bir iki kalem takmıştı. Ayrıca steteskop boynunda asılıydı.
Hafif bir şekilde öksürüp boğazını temizledi. Ardından ise gözlerini bana çevirdi.
"Bu bilgiyi seninle paylaşmak zorundayım...
Mina Arya Korkmaz, kan kanserisiniz..."
Sessizce doktora baktım. Hiç bir belirti olmadığını düşündüm. Bundan anlamış olacak ki hemen cevap verdi. "Henüz çok erken teşhis ettik. Merak etmeyin kemoterapi ile siz hasarlı hücrelerden arındırmaya çalışacağız." Kemoterapi... "Saçlarımı... Saçlarımı kaybedecek miyim?" Bana hüzünlü bir şekilde baktı ardından ise gülümsedi. "Saçınız çok uzun ve sağlıklı... Dökülmeye başlar başlamaz zaten keseceksiniz. O yüzden kemoterapi başladıktan sonra kuaföre gidip saçınızı peruk yapabilirsiniz. Hem kendi saçını kullanmış olursun ne dersin?"Kafamı sallamakla yetindim. Ardından doktor sakin bir şekilde bana hastalığım hakkında bilgi vermeye başladı. "Senin hastalığının adı lösemi Arya. Lösemi, kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.
Lösemiler, vücuttaki kan üretim sistemini (lenfatik sistem ve kemik iliği) etkileyen kanserlerdir. Lösemiler akut veya kronik olarak (mikroskoptaki görünüşlerine göre alt gruplara ayrılırlar) ve tümörün yayılım ve gelişim özelliklerine göre sınıflandırılırlar. Genel olarak, akut lösemiler çocuklarda ortaya çıkarken, kronik lösemiler daha çok yetişkinlerde görülme eğilimindedirler. Sen henüz çocuk sayılabilecek bir yaşta olduğundan sende görülen tıp akut lösemi. Bir kaç yıl sonra görülmesi durumunda bu Kronik lösemi olurdu.
Kan kanserinin hücre tipine göre (myeloid, lenfoid gibi) ve hastalığın süresine göre (akut, kronik) çeşitleri de vardır. "Bir süre hepsini anlayıp sindirdikten sonra peki ya Belirtiler ne? Yani ben hiç belirti gösterdiğimi düşünmüyorum. Mide kanseri gibi değil mi?
"Güzel soru... Bak Arya; Farklı lösemi tipleri bulunmakla beraber en sık görülen belirtileri hepsi için şunlardır;
Ele gelen büyük lenf nodu (Özellikle koltuk altı veya boyunda)
Nedeni bilinmeyen Ateş
Gece Terlemesi
Sık tekrarlayan Enfeksiyonlar
Devam eden halsizlik, yorgunluk
Ciltte kendiliğinden veya kolaylıkla meydana gelen kanama ve çürükler
Açıklanamayan ateş
Vücutta özellikle kemiklerde ve eklem yerlerinde ağrı bazen bu belirtilerin hepsi varken nadir de olsa başlarda hiç biri olmaya da bilir.""En önemli sorum, tedavisi nasıl olucak?"
Hafifçe gülümsedi. Sanırım bu kadar olgun karşılamam onun hoşuna gitmişti.
"Gelelim Tedaviye. Şimdi şöyle bir durum var.
Tedavi şemaları hastalığın tiplerine ve safhalarına göre değişiklik gösterir. Radyoterapi, kemoterapi, immunoterapi ve kemik iliği nakli başlıca tedavi şekilleridir. Sende kemoterapi uygulamayı planlıyoruz."Doktor son birkaç şey söyledikten sonra odadan çıktı. Tek tek odada ki herkese baktım. Hepsinin yüzü asıktı. Neşeli bir şekilde güldüm ve "Bu kadar üzülmeyin ya, erken teşhis! Ölmüyorum ya hani!" Benim bu halime sinirle bakan Deniz "Sana ölüm demeyi yasaklıyorum!" Aras ve Arda da ona katılırken hafifçe güldüm tekrar. "Pekiiiii, canım sıkıldı benim. Şu televizyonu açsanız ba?"
Müge annem kalkıp kumandayı masadan alıp TV yi açtı. Ardından ise kanallarda dolanmayıp direkt Disney+ ımı açtı. Ordanda yeni bölümü açtı. Portekizce bir şekilde bölümü izlemeye başladım. Ben izlerken herkes odadan tek tek ayrıldı ve bir tek Arda, Aras, Melis ve Deniz kaldı.
Bölüm bittikten sonra onlara dönüp sinsice sırıttım. "Hadi biraz eğlenelim!"
.
.
.
"Ben bu planı hiç sevmedim!" Diye söylendi Arda. Ona göz devirdikten sonra tam adımımı atmıştım ki bir ses duydum...Bölüm sonuuu
Yarın tarih sınavım var umarım tarih olmam:)Eeeeee sizin sınavlar nasıl?
Kitabı biraz düzenlemek istiyorum o yüzden birinci bölümden başladım bazı yereler değişebilir ama çok bir değişiklik olmaz ileriye dönük spolier vermeyi planlıyorum ama zaten ile bölümleri okuyanlar bu konuda sıkıntı çekmez ne spolier ne değil konusunda. Her neyse yorumlarınızı bekliyorum 🤙
Hadi bakalım byyyyyyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakma Watty Kızı; Ailelerim Mi?!
Comédie'Hayat sana limon verdiyse yaprak sarmaya sık!' Ben Mina ya da öz ailemin bana deyişi ile Arya. Şuan da 16 yaşındayım, üstün zekalıların okuduğu bir okuldan mezunum. Hayatımın son zamanları işsiz kalmanın depresyonu ile geçerken bir gün beni evlat e...