damarlarında gezinen kan, nisan'da bütün derisini tırnaklarıyla soyma isteği uyandırıyordu. kendi kendine sıkıntı çıkarmayı her zaman sevmişti. bugün bu abartılı ve dramatik hislerinde aylarca çene çalıp bütün müfredatı son hafta işlemeye çalışan fizikçinin de büyük etkisi olmuştu. belki leş gibi ucuz sigara kokan hocasını devirmeye yetecek büyüklükte bir deprem nisan'ı rahatlatırdı.
kafasını cama doğru çevirdi, bahçede oynayan alt dönem veletlerin varlığı canının daha çok sıkılmasına yetti. okula karşı içinde sinsice büyüyen nefret yüz ifadesine yansımıştı. yüzüne biraz önce bok koklamış gibi bir ifade takındı. zaten okumaya pek niyeti yoktu. iki dilcinin ortak çocuğuydu. taşıdığı dilcilik genine rağmen, doğaya ihanet ederek sayısal alanını seçmişti. yolun sonunda ışık görünmüyordu ama babası gibi aralıklarla ve ısrarla 12 kez kpss'ye girecek kadar sabırlı da değildi. bu yıl 13. defa girmişti, gözlerindeki ufacık umut ışığı nisan'ın cinnet geçirmesine sebepti.
sülalesi altı kuşak solcu olunca haliyle, baya koyu solculardı, uzmanlar atanmasını imkansız buluyorlardı. birkaç defa özel dershanelerde "şaka mıdır" dedirten fiyatlara ders verdi. sonraki kararı terapiye başlamak olmuştu.
nisan'ın annesi yakut hanım ise, mezun olunca iş bulamayacağının erkenden farkına vararak mezun olmamaya karar vermişti. okuyabileceği kadar okuyup akademisyen olmuştu. okul gerçekten ikinci eviydi. ara sıra zorlanınca okulu bırakıp hostesliğe başlayası gelse de dibine kadar gitmişti. şimdi hâlâ atama bekleyen kocasının aksine sefa sürüyordu. yakut hanımın eşi doğan bey'in ise tercüme işleri ve birkaç özel ders hariç pek bir geliri yoktu.
nisan, duvarda asılı duran ösym saatini gözlerini kısarak inceledi. içinde bir yerlerde gizli kamera olduğunu herkes biliyordu. saklamalarının anlamı yoktu. fakat daha büyük bir sorunu vardı: sabahtan beri tahta sıradan kalkmadığı için bağırsakları düğümlenmiş olabilirdi. bu ihtimali ciddiyetle ele alarak düşündü. yüzündeki rezil ifade evrilmeye devam etti.
bir anda cama yapışan yarasanın çıkardığı sesle bütün sınıf uykusundan uyandı, camın önünde toplandı. fazla nikotin tüketiminden beyni erimiş olan fizik öğretmeni durumu kavrayıp el atana kadar, nisan sınıftan sıvışmanın yolunu bulmuştu. bağırsağı yürüdükçe açılır, diye düşündü. koridordaki camda aynısı olduğunu sandığı yarasayı gördü. yol boyunca takip etti, ağrı dayanılmaz olunca dosdoğru tuvalete koştu.
okulda dışkılayamazdı. son sınıf olduğunda yapabilirdi, en azından planları bu yöndeydi. ama daha on birinci sınıftaydı. bunun için çok erkendi. bazı şeylerin yeri ve zamanı vardı, tanrı aşkına, patlayacak gibi hissetmeye başlamıştı. tuvaleti acilen terk edip müdür yardımcısından izin kağıdı alarak eve gitmeliydi. çünkü zaten günlerdir "biriksin de tek seferde yapayım" diyerek yapmamıştı. bunun olacağını bilmeliydi.
koridora çıktığında yarasa açık camın önünde oturmuştu. gözünü kapayıp açıncaya kadar yarasa gitmiş, onun yerine nisan'a doğru bön bön bakan bir insan gelmişti. nisan kaşlarını çattı ve yoluna devam etti. bir-iki adım sonra yere yığıldı. yunan tanrıları aşkına! ölümü kalın bağırsağının elinden mi olacaktı?
✂️✂️✂️
serumlardan yayılan B vitamini kokusu sayesinde kendini öldürme isteği ile gözlerini açtı. karşısında pembe önlüklü, kızarmış yanakları ile tatlı sayılabilecek bir hemşire duruyordu. "ufak bir operasyon geçirdiniz," dedikten sonra durdu, "adınızı bilmiyorum maalesef, küçük hanım" diye ekledi. nisan'ın ezici bakışlarından rahatsız olmuş gibiydi. kaçacak delik aramaya başlamıştı bile.
"adım nisan," diye söylendi. hemşire başıyla onaylayarak gülümsedi. nisan yarım ağızlı bir sırıtışla karşılık verdi. "bağırsaklarım mı şey oldu?" derken tam o sıralarda içeri, baygınlık geçirmeden önce son gördüğü kişi olan yarasa adam girdi. bu da neydi, hastaneye o mu getirmişti yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ GÖZLER
Vampireasla ölümlülere güvenme. ne dilediğin hakkında dikkatli ol. ve aksatmadan tuvalete çık. ya da çıkma. en fazla ne olabilir ki? lise üçüncü sınıf öğrencisi nisan, bir gün okulda büyük dışkısını tutmaktan baygınlık geçirir ve camda gördüğü yarasa, insa...