yirmi dört saatin bitmesine altı saatten az bir zaman kalmıştı. nisan, evde kalıp babasının atanmayla ilgili büyük planlarını dinlemektense bir grup vampirin sonsuza kadar rehini olmayı yeğlerdi. aşağı yukarı beş ya da altı saat sonra onu salacakları fikri içinde biriken öfkeyi açığa çıkarıyordu.
metin, karan ya da ikisi birden gelmeden önce duşa girmek istedi. üstündeki kokuşmuşluk hissini atmalıydı. metin bütün hastanenin zihniyle oynayarak ameliyatı hiç yaşanmamış gibi göstermişti. böylece eğer bir şekilde dönüşürse, kimse metin'in kanıyla olduğunu bilmeyecekti. öte yandan dışkı yapmadığı için hastanelik olduğunu öğrenmemeleri nisan'ın işine gelirdi.
kaan, on beş dakikası olduğunu haber verdi. on beş dakikadan önce çıkmazsa şehrin elektriğini-suyunu kesmekle tehdit ederek nisan'ı korkuttu. nisan eskiden kalan kavgaları canlandırma ve kendini haklı çıkararak doğru lafları sokma kısmını atlarsa zamanında duştan çıkabilecekti. kaan bu süreyi nisan'ın yatağında yanlamasına uzanarak geçirdi. normalde içeri almadıkları köpeği bile yatağa yatırmaya cüret etmişti.
nisan üstünde emanet gibi duran koskoca bornozuyla odaya girdiğinde, pablo saygı gösterir gibi ayaklandı. "neden kıyıya vurmuş balina gibi yatağımda uzanıyorsun?"
köpekle beraber sakince kalkan kaan cevap verdi, "sen benimkine nasıl yatmıştın?" bu lafından sonra nisan'ın kızarıp utanacağını düşünen kaan'ın aksine, nisan "aynı böyle" diye homurdandı ve kendini yatağa bıraktı. eliyle, giyinebilmek için kaan'a odadan çıkmasını işaret etti.
✂️✂️✂️
yakut hanım, kahvaltı sofrasını toplamamak için erkenden evden ayrılmıştı. okulların kapanmasına az bir süre kala, ev işlerinden kaçmak için elindeki tüm fırsatları kullanıyordu. yazın da yaz okuluna kalan öğrencilerinin mail'lerine cevap verme bahanesiyle saatlerce ayaklarını uzatırdı. doğan bey ise her şeyi tezgahın üzerine dizmeyi toplamak sanıyordu. bu şartlar altında ev işlerinin tamamen nisan'a kalması beklenirdi; bunun yerine parayı nereye harcayacaklarını bilemiyorlarmış gibi haftalık çalışan tutuyorlardı.
odadan kovulmasıyla ayrılan kaan, evin odalarını karıştırmamak için koridorda durdu. sırtını duvara dayadı ve dramatik bir şekilde aşağı kaydı. yere oturduğunda uzun bacakları karşıdaki duvara değiyordu. cebinden telefonunu çıkardı, cevapsız aramaları gördü. kendini görmediğine inandırdı ve ekranı kapatıp telefonu tekrar cebine yerleştirdi.
elinde iki kutu enerji içeceğiyle merdivenleri çıkan ela, yerde oturan kaan'ı gördüğünde aradığı defineyi bulmuş gibi yanına geldi. dengesini kuramayarak, poposunun üstüne düştü. hâlâ başı dönüyor olmalıydı. en azından kaan, kızın aptallığına bir açıklama getirmek için böyle düşündü kendince.
"al, bu sana, içine biraz kanımdan damlattım, susuzluğunu alsın," dediğinde şişeyi kaan'a uzattı. kaan şaşkın gözlerle bakarak şişeyi aldı. daha sonra kızın kolundaki kesiği kapatan hello kitty'li yara bandını fark etti. bandı eliyle işaret ederek, "bundan başka var mı?" diye mırıldandı, "meto çok sever de."
✂️✂️✂️
arabayı çalışır halde bekleten karan'a bir elamet gelmişti. güneş ışığı onu ve metin'i her zaman rahatsız ederdi ama sanki o bugün, burada olmaktan özellikle rahatsızdı. kızın dönüşmesi umrunda değildi. sonuçta hepsi bir şekilde kimliğini gizli tutmayı öğrenmişti, her zaman yalnız başlarına olmuşlardı, şimdi bu kıza bu kadar yardım ediyor olmaları canını sıkıyordu.
karan zorla dönüştürüldüğünde on altı yaşındaydı. nisan'la aynı yaşta, tamamen kimsesiz her zorlukla başa çıkmıştı. en kötüsü açlıktı. nisan birkaç saat aç kalınca ölmesin diye pizza söylenmişti, karan ise ölemedi bile. sadece bitmeyen acıyı çekti. ölümsüz olmayı romantize eden aptal insanlar bu yanını bilselerdi bir daha lafını etmezlerdi. asıl sinirini bozan kısmı, içinde bir yerlerde onun da nisan'a yardım etmek istiyor oluşuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ GÖZLER
Vampireasla ölümlülere güvenme. ne dilediğin hakkında dikkatli ol. ve aksatmadan tuvalete çık. ya da çıkma. en fazla ne olabilir ki? lise üçüncü sınıf öğrencisi nisan, bir gün okulda büyük dışkısını tutmaktan baygınlık geçirir ve camda gördüğü yarasa, insa...