iki

31 0 0
                                    

nisan ölmekten korkmuyordu. gördüğü her şeye inanırdı ve ölümden sonrası ile alakalı çok şey görmüştü. bu konu takıntı haline gelmişti onun için. acaba metin ve diğerleri, vampir olduğunda öteki tarafı görmüş müydü? sonuçta dönüşümü tamamlamak için ölmek gerekiyordu.

onlar vampirse, nisan da boğa burcuydu. acıktı mı, gözü dönerdi. ayrıca demir eksikliği de vardı. pek farkları yok sayılırdı. hatta vampirlerin de ayağa kalktıklarında kansızlıktan gözlerinin karıncalandığından neredeyse emindi.

terastan aşağı kata inerken merdivenlerin sonunda yanlış katta olduğunu fark etmeden içeri girdi, dikkat etmediğinden kırık kapıyı ittirerek açtı. açlıktan guruldayan karnını dinledi ve önüne çıkan çift kişilik yatağa attı kendini. vampirler donut sevmiyorsa, ki öyle gözüküyordu, burada nisan'a göre yiyecek yoktu. açlığının da etkisiyle bir anda uykuya daldı.

tekrar gözünü açtığında, hava çoktan kararmıştı. odanın içindeki is, pas, kir kokusunun aksine temiz hatta güzel bir kokuyla doldu burun delikleri. içine çektikçe çekmeye devam etti. koku reseptörleri bayram ediyordu. hayvansal sesler çıkararak koklarken, hemen dibinde kopan çığlık nisan'ı uykusundan tamamıyla uyandırdı. anlaşılan nisan öylesine daldığı ve bakmadan yattığı bu yatakta yalnız değildi. "sen ne alaka burada?" yatağın muhtemel sahibi, uykulu sesiyle nisan'a sordu. gece karanlıkta iyice sarılaşmış gözleriyle boş ve anlamsız bakıyordu. az önceki çığlığı o atmış olamazdı.

nisan yatakta oturur hale geldi ve geçiştirmek istercesine konuştu, "vampirler uyuyor mu ki?" o hâlâ yatıyordu, başını yastığa gömdükten sonra cevap verdi, "ben uyuyorum." nisan onaylayarak mırıldandı. bu güzel kokan kişinin yanında gaz çıkarmış olma ihtimalini düşünüp utandı. yabancı nisan'ın aklını okumuş gibi, "korkma, pek kokutmadın," diye teselli verdi. nisan'ın içi rahatlamış değildi. eğer kokusuz yaptıysa bu tek bir şeye işaret ediyordu: sesli yapmıştı.

✂️✂️✂️

çalan kapıyı açmak için koşar adımlarla odadan çıktı. varlığını umursamayan yabancı, sırtını dönüp uyumaya devam edince nisan kalkıp dakikalarca zemindeki ayı postunun üzerinde oturmuştu. birkaç dakika sonra kapıya baktığında bir pizzacının gelmesini beklemiyordu. ölmemesi için onu rehin alan vampir, açlıktan ölme ihtimalini sonunda akıl etmişti demek.

pizza kutusunu eline aldı. pizzacı adam ücreti ödemediklerini haber verirken nisan ilk dilimi ağzına tıkmıştı bile. dönüp tekrar adama bakacağı sırada, az önce içeride domuz gibi uyuyan vampir kapının önünde pizzacının kanını içiyordu. pek çekici bir görüntü değildi doğrusu. dizilerde gördükleriyle alakası yoktu. yediği pizza boğazında tortop olmuştu.

adam bir deri bir kemik kaldığında, onu tutup merdiven boşluğuna attı. nisan bakmak için parmaklıklardan aşağı eğildiğinde hiçbir şey göremedi. boşluk, karadelik gibi ölüyü yutmuştu.

nisan içeri girip bir dilim daha pizza aldı. bu kişi kesinlikle metin'den daha çok vampire benziyordu. acaba adı neydi? neden buradaydı? bu ezik, dökük apartmanda böylesine havalı birinin ne işi vardı? bir anda duvardaki delikten fırlayan fare nisan'ın tüm dikkatini dağıttı. kendi odasında duvara kafa atarak açtığı delik geldi aklına. daha sonra üstünü bir kurt cobain posteriyle kapatmıştı.

"yine aklını okudum, pardon," sarı gözleri samimiyetle parladı, "kaan ismim."

nisan bunu beğenmemişti. kimse onun içinden neler düşündüğünü bilmemeliydi. "çok da umurumda!" diye çıkıştı. pizza kutusunu elleriyle kavradı ve hayatı boyunca bir daha asla yapamayacağı kadar havalı bir şekilde oradan uzaklaştı. gece yarısı olmuştu, kim bilir kaç saat uyumuşlardı. onu takip eden birini hissedince ani bir hareketle durdu. bu kaan'dan başkası değildi. "pizzayı nereye götürüyorsun?" dedi ve uzanıp koca bir dilimi eline aldı. vampirler pizza yiyorlarsa donut da yemelilerdi. ya da en azından o buruşuk pizzacıyı yiyeceğine bir kutu dondurma yiyebilirdi.

ÖLÜ GÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin