gece olmak üzereydi. kapı aralığından içeri giren kırmızı ışık haricinde odayı aydınlatan hiçbir ışık yoktu. odanın ön duvarları yerinde tamamen cam kaplıydı; sadece yıldızların soluk ışığı gücü yettiğince içeriyi aydınlatıyordu, gücü de yetmiyordu ya. gökyüzü kimsesizdi, tek tük yıldızlar vardı sadece. karanlık çökünce odadaki gölgeler birbirine karıştı. sadece nisan gözlerini kaçırmadan gökyüzünü izlemeye devam etti.
herkes kadehlerden bir şeyler içiyordu, bazıları kan bazıları kırmızı şarap. nisan, uzaktan baktığında ezra'nın hangisini içtiğini tahmin edemedi. kadehin içindeki şarap olabilmek için fazla yoğun duruyordu, kan olabilmek için ise fazla açık renkli. nisan'a göre esasen alkol, insan kanından daha korkunç bir içecekti. nitekim insanlar da vampirlerden daha acımasızdı; vampirler sadece öldürüyordu, insanların insanlara eziyeti ölmekten beterdi.
saatler önce, ezra'nın yaptığı tuhaf içecek sayesinde henüz uykusu gelmemişti. yine de üstüne ölü toprağı atılmış gibiydi nisan. sürekli o tuhaf şeyden içmek istiyordu, ezra fazlasının bağımlılık yapacağını söyleyerek onu azarlıyordu. şimdi oturduğu yerde kahve çekirdeği yiyerek, asalakların ortak bir noktada buluşmalarını bekliyordu. çekirdeğin birini iyi çiğnemediği için yutamamasıyla, boğazına kılçık kaçmış kedi gibi öksürdü üst üste. umursayan olmadı.
"niye korkuyorsunuz? cevap belli işte." dedi metin, sesi gayet toktu ve ne dediğini biliyordu. tek bir yudum bile almadığı kadehi elinde sallamaya devam etti. beyaz teni, önceki günlere göre daha solgundu. günlerdir hiç kan içmemiş olmalıydı. "öldürün bitsin. nisan da kurtulur, siz de." dedikten sonra direkt kaan'a baktı. kaan'ın hallerinden belliydi, nisan'ın hatırlamadan ölmesini istemeyeceği şeyler olduğu. nasılsa şu anda metin'in zihnini okumasına engel oluyordu, normalde asla böyle bir zahmete girmezdi yani böylece metin'in şüphelerini haklı çıkarmış oldu. kaan dişlerini sıkarak gülümsedi, metin daha rahattı, zavallı bir çocuğa acır gibiydi gülümseyişi.
"götüme sorsak daha akılcı bir çözüm önerirdi." ezra söylendi. diğerlerinin aksine onun kadehi boştu, buna rağmen dudaklarına değdirip duruyordu. sonunda doldurmak için ayaklandığında, metin'in arkasından küfür ettiğini duydu. bir adım daha atmadan olduğu yerde durdu ama arkasını dönmedi. iğrenmek ve gülümsemek arasında bir ifade vardı yüzünde. küçük dudakları birbirine değmiyordu, bir şey söylemek üzere gibiydi. işin aslında metin onun ne diyeceğini dakikalar öncesinden biliyordu.
kadehi ezra'ya doğru kaldırdı, "şu zıkkıma yaptığın büyüyü söyleyeceksen, hiç zahmet etme!" bağırırken bile sinirli görünmüyordu metin. her an kahkahalarla gülebilirmiş gibi bir hali vardı. ezra yavaşça arkasını döndü. birkaç adım attı geriye doğru, kırmızı ışık yüzünün yarısına vuruyordu, kızıl saçlarına karışınca şeytana benzedi. "sinirlenince çok güzel oluyorsun, meto." ezra konuştuğunda etraftaki bütün sesler kesilmişti. zaman durmuştu belki de. içerideki hava yoğunlaştı, nisan nefes alamaz oldu. ne alakaysa. zaten hep olan nisan'a olurdu.
kaan tek kelime etmedi. çünkü o ezra'nın zihnine girmeden gerçeği görmüştü. cadılar her türün anti'si gibiydi, metin'in her adımını önceden biliyordu ve tam tersini kurdu zihninde. bu durumda zihin okuma gücü, metin'in laneti haline gelmiş olmalıydı; büyü kadehin içinde değil, ezra'nın zihnindeydi. kadehin içinde en bozulmaz büyü varsa bile kaan'ın umrunda değildi, her türlü kanı içerdi. metin ise kadehte büyü olduğunu görmek için ezra'nın zihnine girmişti. diğer bir deyişle, kendi tırnaklarıyla kendi mezarını kazmıştı.
✂️✂️✂️
ezra, serum torbasının içindeki kanı kadehine dolduruyordu. üstüne biraz şarap ekleyeceği anda, şişenin kapağını bir türlü açamadı. hemen arkasında, duvara yaslanmış şekilde onu izleyen kaan, ezra'nın asla yardım istemeyeceğini hatta eğer gerekirse balyozla kırarak olsa bile kapağı açacağını biliyordu. yine de, varlığını hissettirmeden yaklaşarak şişeyi elinden aldı. ezra o anda hissetmese bile kaan'ın orada olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ GÖZLER
Vampireasla ölümlülere güvenme. ne dilediğin hakkında dikkatli ol. ve aksatmadan tuvalete çık. ya da çıkma. en fazla ne olabilir ki? lise üçüncü sınıf öğrencisi nisan, bir gün okulda büyük dışkısını tutmaktan baygınlık geçirir ve camda gördüğü yarasa, insa...