Babam önce Lale'ye sonra bana baktı. İkimize de bir açıklama borçluydu. Aslında açıklama yapmasına gerek yoktu. Herşey ortadaydı işte. Ama bir de ondan dinlemek istedim. Babam yerinde doğruldu. Önündeki üçlü koltuğa doğru tuttu elini. Oraya oturmamızı söyledi. Ege en başa ben onun yanına ve benim yanıma da Lale oturdu. Üçümüz de babamın söze başlamasını bekliyorduk.
"Size büyük bir açıklama yapmak zorundayım biliyorum. Öncelikle size herşeyi baştan anlatacağım. Lale, öncelikle senin kim olduğunu söyleyeceğim. Sen, benim kız kardeşimin yani halanız bildiğiniz ve hiç görmediğiniz Nur'un kızısın. Ben senin dayınım yavrum. Baban sen doğmadan bir hafta önce şehit oldu. Komutandı. Çok iyi birisiydi. Eğer hayatta olsaydı seni çok severdi kızım. Baban öldüğünde annen sana doğum yaparken çok kan kaybetti. Ama gerekli kan bulundu. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama annen seni boğmaya kalktı. Yaşananlardan seni sorumlu tuttu. Benim kardeşim seni hiç sevmedi kızım. Sevemedi. Eğer şimdi nerede olduğunu merak ediyorsan Berlin'de bir akıl hastanesinde tedavi görüyor. Tam 21 yıl oldu oraya gireli. İlaçlarını almıyormuş. Bir kaç kez ziyaretine gittiğimde beni görmek istemedi. Bir keresinde kafamda vazo kırdı. Ben de gitmedim bir daha, gidemedim. Ben seni ortada bırakmamak için nüfusuma aldım. Bu yüzden Hilal'le çok kavga ederdik. Ceylin'e bakmak istemiyordu ki seni de veremezdim onun eline. Affedin beni ne olur. Ben her şeyi, bütün bunları sizin iyiliğiniz için yaptım. Sadece sizi düşündüğüm için. Affedin beni..."Babam sözünü bitirdiğinde Lale hıçkırıklara boğulmuştu. Hıçkırıklarının arasından dediği tek şey "Sarıl Bana" olmuştu. Önce Ege'ye sonra babama baktım. İkisi de onaylayan gözlerle bana bakıyordu. Lale'ye döndüm ve gülümsedim. Sonra sarıldım. Bir kardeş, bir abla gibi. Ne kadar çok şey yaşamış öyle. Halam'dan nefret ediyorum onu hiç görmememe rağmen. Sonra Lale göz yaşlarını silip Ege'ye döndü.
"Sana karşı içimde tek bir his kalmadı. Bana düşmanlık beslemeyin, ben sizin dostunuz olmayı çok isterim gerçekten Her şey için özür dilerim. Dayı, babamın mezarı nerede? Beni ona götürür müsün?" dedi Lale. Çok samimi bir şekilde söyledi bunları. Hissettim çünkü.
"Ankara'da. Ne zaman istersen gideriz dayıcım." dedi babam gözünden yaşlar süzülürken. Gidip ona sarıldım sıkı sıkı. Sonra Ege beni dışarı çıkardı. Biraz dertleşmelerini,
birbirleri dinlemeleri için onları yalnız bırakmamız gerekiyordu. Ege bana döndü.
"Sahile gidelim mi? Ama sana bi elbise almamız gerek çünkü eşofmanlarla çıkmışsın canım." deyip güldü. Üzerimde göz gezdirdim. Gerçekten de eşofmanlarla çıkmışım evden."Tamam hadi gidelim. Ama sana da kıyafet alalım. Canım alışveriş yapmak istedi." Nasıl bir şey alsam acaba? Bakalım.
"Sence de hayatımız çok garip bir hal almadı mı güzelim?" dedi. Haklıydı aslında. Yorulmuştum baya. Dinlenmemiz gerek ikimizin de.
"Aşkım? Bodrum'a gitsek ya? İkimiz için de çok iyi olur."
"Ne işimiz var orda? Otur oturduğun yerde." deyip nefret dolu gözleriyle baktı ve yola çevirdi kafasını. Sıkılmıştı benden, haklıydı.
"Peki." dedim ve döndüm önüme. Gelmiştik bile. İndik. Alışveriş merkezine girdikten sonra hemen bi uzun beyaz elbise seçtim ve Ege de kendine bir şeyler baktıktan sonra çıktık. Keyif falan kalmamıştı bende. Arabaya binerken ikimiz de tek kelime etmemiştik. Sinirliydim ona. Ne diye bağırdıysa sanki!
"İn hadi." dedi bana bakmadan. El mahkum. İndim tabi. Elbise uzun olduğu için uçlarından tutmak zorunda kalıyorum. Ege bana döndü. O sinirli bakışları yoktu nedense. Gülümsedi bana bakarak. Birden sarıldı boynuma. Anlamadım nedense. Ben de sarıldım. Zaten bizim hikayemiz de "Sarıl Bana" dedikten sonra başlamadı mı?
"Ceylinim. Benimle hemen burada, şimdi sonsuzluğa 'Evet' der misin? Benimle evlenir misin güzelim?" nutkum tutulmuştu resmen. Gülümseyerek
"Seninle herşeye varım ben. Sonsuza kadar 'Evet' dedim. Nikah memuru belirdi karşımda. Ne ara ayarlamıştı bütün bunları? Nikah memurunun o sorusuyla kendime geldim. ' Evet' diyerek imzalarımı da attıktan sonra resmen Ceylin Soydan olmuştum. 'Ege&Ceylin Soydan.' hayalim gerçek oldu resmen.2 YIL SONRA
Kendi kendime şarkıları mırıldanırken bacağıma yapışan miniğimi gördüm. Beril'im. Kızım. Kızımız. Bir yaşına bastı. Kucağıma aldığımda sarıldı bana 'Baba' dedi.
"Sen babayı mı özledin kızım? Gelecek şimdi baban kuzum." Beril kendi kendine konuşurken kapı çaldı. Kapıyı açınca Beril hemwn babasının kucağını gitmek istedi.
"Canım kızım, miniğim. Sen de özledin mi beni?" Dedi Ege. Ben de hemen telefonumu alıp gizlice fotoğraflarını çekip İnstagram'a koydum. Ege Beril'i bıraktıktan sonra bana döndü.
"Ceylin'im çok özledim seni" dedi ve bana aşk dolu gözleriyle baktı. Ben de gidip sımsıkı sarıldım.
"Hadi valizleri hazırla. Bodrum'a gidiyoruz. İki sene önce bugün öyle istemiştin. Seni çok seviyorum herşeyim." dedi ve daha sıkı sarıldım...
*****
İşte, final bölümümüz. Yine de okuyan okuyucularıma teşekkürler... Sevdiklerinize sıkı sıkı sarılmanız dileğiyle. Kendinize iyi bakın...