17/ Geçmişin Ayak İzleri

278 70 33
                                    

Dudaklarımı hızlıca çektim. Ona tokat attım.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun? Evli olduğunun farkında mısın sen?"

"Bu gerçek bir evlilik değil."

"Bu evli olduğun gerçeğini değiştirmiyor!"

"Haklısın, seni gördüğümde kafam yerinde olmuyor."

"O kafanı yerine getir lütfen!"

Biranda bebek sesleri duyuldu.

"Bak, çocukların ağlıyor! Sen önce git ailenle ilgilen!"

Merdivenlerden yukarı çıkıp sesin geldiği yere doğru gittim. İçeri girdiğimde tam hayalimdeki gibi bir çocuk odasıyla karşılaştım.

Pembe beşikte olan bebeği elime aldım. Elime alır almaz ağlaması kesildi.

Orçun'da yanıma gelip mavi beşikte ki bebeği eline aldı. İkiside sessiz olduğunda yerlerine bıraktık. Ben hemen odadan çıkıp yeniden salona indim.

Peşimden gelen Orçun'u umursamadım.

"Azel!"

"Ne var?!"

"Bak gerçekten kötü bir niyetim yoktu. Biran aniden öptüm seni hepsi bu..."

"Anladım zaten, sen beni sevseydin benim istemeyeceğim bir şeyi yapmazdın!"

"Azel, evli olabilirim hatta çocuğumda olabilir-..."

"Çocukların diyelim biz ona..."

"Yani diyeceğim şu ki..."

Dış kapı bir anda açıldı içeri Reya girdi.

"Hey! Ben geldim!"

Salona geldi.

"Hoş geldin."

"Ay hayatım, Azel var diye mi 'aşkım' kelimesini kullanmıyorsun?"

"Ne alaka Reya? Ben o kelimeyi hiç kullanmadım ki..."

Araya girdim.

"Şey, Reya bana odayı gösterir misin? "

"Tabi tatlım gel."

Merdivenlerden yukarı çıktık. Çocuk odasının sağındaki odaya girdik.

Odada bir yatak birde çalışma masası vardı.

"Burda çalışmalarımı yapıyorum!Yatağın üzerindeki pijamalar var onları giyebilirsin."

"Teşekkür ederim. Mimarlığa devam ediyor musun?"

"Evet! Harika bir işim var."

"Mutlu olmana sevindim."

"Neyse tatlım sen dinlen bizde zaten uyuruz yakında..."

"Hayırlı geceler Reya!"

"İyi geceler!" diyip kapıyı kapattı.

Yatağın üzerindeki pijamayı giyip kendimi yatağa attım. Resmen şuanda sevdiğim adam ve en yakın arkadaşımın evindeydim.

~

Bir süre uyumayı denedim fakat pek başarılı olduğum söylenemezdi.

Yataktan kalktım. Pencerede dışarı iç çekerek bakıyordum. Sonra kapıya doğru yürüdüm. Sessizce merdivenlerden indim. Mutfağa girdim. Bir bardak alıp su doldurdum.

Elimdeki suyu içerken aynı zamanda buzdolabının üzerindeki fotoğraflara bakmaya başladım.

Elfin ve Emir'in yüksek ihtimalle ilk fotoğrafları, cinsiyet partisinden bir fotoğraf ve ultrason resmi...

Fotoğraflara iç geçirerek bakarken bir kaç ayak sesi gelmeye başladı. Mutfağın kapısın önünde bir gölge belirdi.

Bu kişinin hırsız olduğundan şüphe ettim. Ocağın üzerine bulunan tavayı elime aldım. Hazırda beklerken içeri girdi.

Tam vuracaktım ki buzdolabından gelen ışıkla bu kişinin Orçun olduğunu anladım.

"Hey! Dur!"

Elimdeki tavayı alıp tezgaha koydu.

"Niye öyle sessiz geliyorsun ödüm patladı."

"Bir dahakine haber veririm. Yürürken 'Ben geliyorum hazır mısın?' Diye sorarım."

"Dalga geçmeyi kes! Ne işin var burda?"

"Burası benim evim."

Gözlerimin içine bakıyordu. Mutfaktan çıkmak için yeltendim ama kolumu tuttu.

"Azel!"

"Ne?!"

Kolumu elinden kurtardım.

Cebinden küçükken ona yazdığım mektubu çıkardı. Zarfından belliydi o olduğu...

"Beni hani sevmiyorsun ya. Bu mektuptaki anlattığın duygularda mı yalandı?"

Elinden mektubu aldım.

"Artık o küçük masum çocuk değilim. Yalancılara aşık değilim."

*17.BÖLÜM SONU*

Dayanamadım ve yeni bölüm yazdım. Haftaya görüşürüz.

Hayat Senden İbaret |Yarı Texting| Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin