56

361 38 61
                                    

Bay Truncu kafa'nın söylediklerini zar zor anlayabilmişti.Birkaç kağıt kunai sırtını hedef aldı fakat,çok etkili değildi çünkü odaklanmasa da içgüdüleri ona rehberlik etmek için yeterliydi. Kadının yerinden bile kıpırdamadığını ve çakra ile aşılanmış kağıt kullandığını farketti. Kafasında narin bir görünüme sahip küçük mor bir çiçek gördü.Eğer kağıt kullanıyorsa, muhtemelen yakında tükenirdi.Bu yüzden çok fazla enerji harcamadan Naruto hızla kaçmaya devam etti.

Daha sonra yanan küçük kelebeklerden birini gördü ve söndürmeye karar verdi.Küçüktü ama mağaradaki ışık çok kısılmıştı.Böylece küçük bir rüzgar saldırısıyla tüm alevleri söndürdü.Işık olmadan ona nişan alamamalıydı ve çakrayı algılamada çok iyiydi, bu yüzden teknik olarak üstünlük sağlamalıydı.Fakat düşmanının gücünü ya da zayıf yönlerini bilmediğinden emin olamadı.Ardı ardına gelen kağıt kunaileri durmadı ve ona gelmeye devam etti.Nihayet saldırmak için bir yön belirlediğinde,birkaç kunai daha ona saldırdı.Göremiyordu ama titizlikle katlanmış her kunai'yi kaplayan küçük çakra tabakasını hissedebiliyordu.Ve ani bir artış hissetti.Alarma geçti,katanasını parşömeninden çıkardı ve vücudunu bükerek bir eğri içinde aşağı doğru eğildi.

Bununla birlikte büyük miktarda rüzgar çakrası saldı ve kunaileri havaya uçurdu.Durdular. Bayanı bulmaya çalışırken bakışlarını karanlık mağaranın üzerinde dolandı.Turuncu saçlı adamın önceki konuşmasına bakılırsa fiziksel olarak ona saldırmayacak gibiydi.Sadece savunurdu ve Naruto saldırmak zorunda kaldı. Aniden çakrasını hissetti ve o yöne doğru çırptı, ama tam o sırada etrafını saran birkaç tane daha ortaya çıktı.Saldırıya uğramadı.Aslında saldırsalardı,bununla başa çıkmak daha kolay olurdu.

Bıkkın bir nefes aldı.Bu can sıkıcıydı. Düşmanlarıyla saklambaç oynamaya ve savaşları sürdürmeye alışık değildi.Her zaman hızlı ve şiddetli sonu tercih ederdi.Ama bu bayan çok zamanını aldı.Ve ayrıca kağıt tükeniyor gibi görünmüyordu.Bu daha endişe vericiydi. Sonunda elini düşürdü ve katanasının ucu stine toprağı ile çınladı.Deidara ve Tobi'nin çakrasının canlandığını hissetti,eğer vazgeçtiğini düşünüyorlarsa.Naruto alay etti.

Sanki pes ederim de.

Bir el işareti yaptı ve her biri kendi katanalarına sahip birkaç klonu ortaya çıktı.Gerçek olana başını salladılar ve onu çevreleyen figürlere doğru koştular.Bir eğik çizgi ile tüm kağıt klonlarını kolayca yok ettiler.Yani bu onun çemberin içinde bile olmadığı anlamına geliyordu.

O zaman nereye gitti?Klonlarını dağıttı ve kıçını yayıp oturdu mu?İyi.Eğer onu peşinden sürükleyecekse,o zaman onun peşinden koşmayacaktı.

Bırakın o bana gelsin.

Durduğu yere ağır ağır oturdu ve parmağını keskin bıçağı boyunca hafifçe okşayarak katanasına yaslandı. Birkaç dakika sonra Turuncu saçlı adamın sesi,

Pes mi etti? Naruto düşüncelere daldı,

"Hayır. Daha çok kaçmış gibi görünüyor.“Dedi. Öteki adam ağır ağır nefes alıyor gibiydi,

"Onu bu kadar küçük bir yerde bile bulamıyor musun?Bu konuda hiç yeteneğin yok mu?"

Eğer Naruto sözünü kesmeseydi daha fazlasını söylerdi,

"Eğer isteseydim onu dışarı çıkarmak için bütün bu mağarayı klonlarla doldurabilirdim, sadece bunu yaparken zamanımı ve enerjimi boşa harcamayacağım."

Seviyesinin üstünde bir çakranın ne kadar aniden ortaya çıktığını düşünürsek bu kulağa biraz fazla kibirli gelmiş olabilirdi.
Birden bocaladı.

𝑮𝒆𝒓𝒄̧𝒆𝒌 𝑩𝒆𝒏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin