Bölüm 36 - 🌖

161 20 20
                                    

Aurora kucağında Hypnos ile çimenler üzerinde otururken onun pamuk gibi yumuşak olan yanağına dudaklarını değdirdi. Bebeği öyle bir sevgiyle seviyordu ki, rüya diyarından kaçabildiğinde onu da yanında götürebilmenin planlarını yapmaya başlamıştı. Ancak bunu yaparsa Morpheus muhtemelen yerin dibine bile girse onu bulup çıkarırdı.

Gülücükler saçarken kısa süre içinde sıkılıp ağlamaya başlayan bebeği endişelenerek susturmaya çalışırken yanına yaklaşan Lucienne'i görüp rahatladı.

"Lucienne, yardım eder misin? Ağlamaya başladığında ne yapacağımı şaşırıyorum."

"Merak etmeyin efendim. Ona yiyeceğini getirdim. İsterseniz siz verebilirsiniz."

Kız Lucienne'in elindeki biberonu olup Hypnos'a verdiğinde bebek gerçekten de aç bir şekilde saldırdı. Bunu fark edemediği için üzülen Aurora, bir sonraki seferde daha dikkatli olacağına dair kendi kendisine söz verdi.

"Annesinin yanında daha huzurlu oluyor."

"Ben onun annesi değilim Lucienne."

"Efendim, rüya lordu karakteri gereği belki sert görünüyor olabilir. Ancak bu konuda size gerçekten yalan söylemiyor ve sizi çok seviyor."

"Neden beni buraya kapattı o halde?"

"Çünkü bedeninizden ayrısınız ve sizi korumak zorunda. Başınızdan kolay şeyler geçmedi. Ölümünüz için hala kendisini suçluyor. Ben de öyle."

"Nasıl yani?"

"Doğumunuzu yapmanıza ben yardımcı olmuştum. Beklenmedik bir anda gelmek istemişti prensimiz. O esnada Lord Morpheus Lucifer ile savaştaydı. Çok kan kaybettiniz. Size daha iyi yardımcı olmalıydım."

Kadının ağlamaklı yüzünü görünce tüm bunların gerçek olma ihtimali ilk defa geçti içinden. Çünkü kimse bir yalan için böyle içten duramazdı. Aurora anlayışla gülümsedi Lucienne'e.

"Elinden gelen her şeyi yaptığını hissedebiliyorum Lucienne. Ama keşke o uyuz herif için yalan söylemek zorunda olmasaydın."

Lucienne onun bu sözü karşısında donakalınca kendisini gergin hissetti kız.

"Prensimiz uyumak zorunda."

Onu Aurora'nın elinden alırken genç kız yanlış bir şey söylemiş olduğu hissini içinden atmaya çalışıyordu.

***

Kız akşam yemeğini odasının balkonunda yerken siyah siluetin yanına yaklaşmasıyla gözlerini devirdi. Yine gelmişti Morpheus yanına.

Göz ucuyla ona baktığında biraz sinirli göründüğünü fark etti. Ne olmuştu acaba?

"Sinirini benden çıkarmaya mı geldin?"

"Hayır, yanında sakinleşmeye geldim."

Morpheus sandalyeye oturup yanına yaklaştı ve arkasına yaslandı.

"Hypnos ile iyi anlaşıyorsun son günlerde."

"Evet öyle. Çok sevimli bir bebek."

"Öyledir. Sana bunun yanlış fikirler vermiş olmasından endişeleniyorum."

"Ne demek bu?"

"Odanda çizdiğin haritalar bulundu." Masanın üzerine kağıtları fırlattı. "Hypnos'un odasını da özellikle işaretlemiş ve yanına bazı saatler yazmışsın."

Artık Morpheus'un bakışları tehlikeliydi.

"Merak ediyorum. O güzel kafandan bunları yaparken neler geçtiğini."

Aurora yutkundu. Yaptığı planları ortalıkta bırakacak kadar aptal değildi ancak anlaşılan o kadar da iyi saklayamamıştı. Çatal ve bıçağını masaya bırakıp boğazını temizledi konuşmaya başlamadan önce.

"Onlar sadece sarayın içinde yerimi bulmam için bana yardımcı oluyordu."

"İki ihtimal var. Birincisi, o kadar naifsin ki söylediğin bu ucuz yalanın inandırıcı olduğunu düşünüyorsun." Uzanıp onu kolundan kavradı. "İkincisi ise benim o kadar aptal olduğumu düşünüyorsun ki yalanın inandırıcı olması için çaba bile harcamıyorsun. Hangisi Aurora?"

"Bırak kolumu."

"CEVAP VER BANA!"

Onun bağırmasıyla korkarak oturduğu yere sinen kız gözlerine dolan yaşları nafile bir çabayla geri itmeye çalışıyordu.

"Hiçbir şeyi hatırlamadığın için sana o kadar müsamaha gösterdim ki, sonunda oğlumu benden kaçırabileceğini düşünmeye başladın!"

Kızın kolunu geri bıraktığında Aurora Morpheus'un parmak izlerini taşıyan bileğini kendisine çekti. Adamın bir çeşit kriz geçirdiği belliydi ve yapacağı en ufak yanlış kötü şeylerle sonuçlanabilirdi.

"Benden önce biriyle konuştun değil mi? O yüzden böyle davranıyorsun. Sanki sana işkence etmişim gibi!" Morpheus elini kaldırdığında kız refleksle başını kolları arasına aldı. Elin masaya inme sesiyle sıçrarken, biraz rahatlamıştı da. "Neden onlara inanıp bana inanmıyorsun söyle!"

Aurora'nın başını saran kollarını zorla açıp yüzüne bakmasını sağladı. Rüya kralının ateş saçan gözlerini görünce nefesini tuttu kız.

"Kendi çocuğunu bile reddediyorsun! Sonsuza dek sadık kalmaya yemin ettiğin adamı aldatarak kaçmayı planlıyorsun!" Kızı sarsıyordu bunları söylerken. "SÖYLE BANA! SANA SEVGİMDEN ŞÜPHE ETTİREBİLECEK NE SÖYLEDİLER?"

Aurora korkudan hıçkırarak ağlamaya başladığında Morpheus yenilmiş bir ifadeyle onun önünde diz çöktü ve başını onun dizleri üzerine koydu. Çok geçmeden başını kaldırdığında hayal kırıkları cam gibi gözlerinde belirgin bir şekilde görünüyordu.

"Artık bir ruh olduğun için bu diyarı terk edemezsin. Uyanık dünyaya gidişin mümkün değil. Ama bu diyar içinde istediğini yapabilirsin. Burada kalmak zorunda değilsin."

Morpheus yavaşça ayağa kalkıp odasından çıkarken arkasından gidişini yaşlı gözlerle izleyebildi sadece.











Dök içini Morpheus'um be! Kaç bölümdür gıy gıy yalan diye sayıklayıp duruyodu bir de -.- cık cık

Neyse sonunda Morpheus'u da patlattık asdfghjkl biraz da onun peşinden koşulsun di mi ama ^^

Beklenmeyen | SANDMAN (+18) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin