Bölüm 30 - 🌔

174 22 0
                                    

Elindeki kılıcı savurmak sandığından daha kolaydı. Michael'in ona verdiği kılıç, sanki elinin bir uzantısı gibi hareket ediyor, karşısına çıkan şeytanları kolaylıkla kıvılcımlar içinde yok etmesini sağlıyordu. Arada karşısına kendi boyutundan fazlaca büyük yaratıklar çıksa da gerçeğin şekillendiricisi olarak onları kolaylıkla alt edebilecek formlara dönüşüyor ve dişleri arasında kemiklerini parçalarken gözü etrafında yarattığı kaosun zevkiyle parlıyordu.

Çok uzun zamandır hiç böyle savaşmamış, hatta bu hissi unutmaya başlamıştı. Cehennemin kapılarına doğru ilerlerken içinde tekrar uyanan vahşet ile hiç acıma göstermeden karşısına çıkan yaratıkları yok ediyordu. Hiçbiri rüya kralının insafını hak etmiyordu.

Cehennemin demir parmaklıklı kapısının önüne geldiğinde bekçinin elinde devasa silahıyla beklediğini gördü. Düşündüğünden daha da heyecanlı olacaktı her şey.

***

Aurora karnına sanki bıçak saplanıyormuş gibi bir ağrıyla açtı gözlerini. Bebeğin gelme vakti miydi? Acıyla karışık endişeyle üzerindeki yorganı itti. Bel altından itibaren yatağı bir göl gibi kaplayan kan canını fiziksel olarak değil, ancak ruhsal olarak yakmıştı.

Gücü yettiğince çığlık atarken bebeğini kaybetmemiş olmak için kutsal bildiği her şeye dua ediyordu.

"NINA!!!!!"

Kuzgun ters giden bir şeylerin olduğunu anlamış gibi endişeyle odasına girdiğinde şok içinde küçük bir çığlık attı.

"Efendim, neler oluyor?"

"Çabuk bana Lucienne'i çağır."

"O boşlukta, unuttunuz mu?"

Karnına tekrar ağrılar saplanırken acıyla inledi. Madem Morpheus'un aynısıydı, onun yaptığı şeyleri geri alabilirdi değil mi? Lucienne'i geri getirmek üzere elini kaldırdı.

***

Morpheus kıvrak bir hareketle bekçinin savurduğu üzeri dikenlerle kaplı kütüğün altından çekildi ve kılıcı ona doğru savurdu. Bekçinin kolu koparken canhıraş bir çığlık atmıştı.

"Gerçekten bana, rüya kralı Morpheus'a karşı gelebileceğini mi düşünmüştün." Kahkahası cehennemin uğursuz semalarında yankılanırken kılıcı elinde daha da sıktı. "Size kiminle dans ettiğinizi öğreteceğim."

***

Aurora Lucienne onun bir elini tutarken diğeriyle yatağın çarşafını sıkıyordu. Tüm vücudu katlanamadığı acı yüzünden ter içinde kalmıştı.

"Lucienne... Yalvarırım yardım et."

Kadın çevik bir hareketle durum tespiti yapabilmek için kraliçenin bacaklarını araladı ve elini onun karnına yerleştirdi. Aurora'ya sonsuzluk gibi gelen birkaç saniye sonunda konuşmaya başladı.

"Bebek hala hayatta. Sizi hemen doğuma almam lazım."

Rahatlama ve korku aynı anda alkol gibi tüm beyin hücrelerine nüfuz ederken az önce dua ettiği tanrılara içinden bir teşekkür gönderdi.

***

Mazikeen bekçinin ölü bedeni yere düşer düşmez puslar arasında belirmişti. Elinde bir ressamın fırçasını kullandığı ustalıkla taşıdığı bıçaklar vardı. Morpheus bu seferki dövüşün zorlu geçeceğinin farkındaydı ancak dişe kan değmişti bir kere. Hiç tereddüt etmeden parmak uçlarından fışkıran dondurucu fırtınayı onun üzerine savurdu. Lilim, en az Morpheus kadar hızlı bir hamleyle onun savurduğu dondurucu atıştan sıyrıldı ve bıçaklarından birini onun üzerine fırlattı.

Rüya kralı bu saldırıdan kolunda açılan kesikle kurtulsa da bu yara hıncını daha da kamçılamış ve lilimin üzerine tüm gücüyle saldırmaya başlamıştı. Kılıcı kadının bıçağına çarptıkça kıvılcımlar etraflarını sarıyor, yanlarına yaklaşan kim varsa yakıyordu. Haykırarak ona savurduğu son kılıç darbesi Mazikeen'in elindeki son bıçağın parçalanarak yere düşmesine sebep oldu.

***

Acıdan haykırırken hem bundan en kısa sürede kurtulmak, hem de bebeğinin sağlıklı doğması için dua ediyordu.

"Lucienne dayanamıyorum."

"Dayanın kraliçem." Kadın her ne kadar sakin konuşsa da gözlerindeki endişe yatağında kıvranan Aurora'nın bile gözünden kaçmamıştı. "Bebeğin sağlıklı doğması için her şeyi yapacağım."

Rüya kraliçesi çığlık atarak içindeki oğlunu dışarı doğru itmeye çalışırken hızla kan kaybetmeye devam ediyor, geçen her saniye gücünü yitiriyordu.

"Bebeğin başını görüyorum."

Lucienne'in sesi heyecanlı çıkmıştı. Onun heyecanından güç alarak son bir kez daha çığlık attı. Bebeğin içinden dışarı doğru çekildiğini hissederken ani bir rahatlama hissiyle nefes verdi. Minik bir çığlık sessizliği yırtarken mutluluktan akan göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Görüşü bozuluyordu. Bebeğin göbek bağını kesen Lucienne'e eğdi başını.

"Bana oğlumu ver."

***

Mazikeen'in başını tek bir hareketle kestikten sonra iğrenerek onun deforme olmuş yüzüne baktı. Ruhunun çirkinliğine yakışır bir surat, diye geçirdi içinden.

Lucifer'in ana salonuna çıkmış olsa da etrafta kimseler görünmüyordu. Lucifer'ın kalan tüm askerlerini baltasından geçirmiş olan Yıkım, kanla yıkanmış kıyafetleri içinde salona girdi.

"Lucifer hiçbir yerde yok. Kaçmış."

"Nereye kaçarsa kaçsın, onu bulup yok edeceğim."

Mermer zemine eğilip dokununca elinden çıkan buz önce tüm salonu, sonra da tüm cehennemi sarmaya başladı. Karısına söz verdiği gibi cehennemi dondururken, kazandığı ilk zaferin mutluluğuyla evine dönmeye ve bunu karısıyla paylaşmaya karar verdi.

***

Küçük beden annesinin kolları arasına girince bir anda sakinleşince Aurora dudaklarını onun hassas tenine bastırdı. Hayatı boyunca, belki de Morpheus'a bile bu kadar sevgi hissetmemiş olan kadın, bebeğinin kokusunu içine çekerken huzur doluydu. Bilinçsizliğe doğru kayarken odasının kapısının aniden çarpmasıyla başını oraya çevirdi. Geçen her saniye etrafı daha da karanlığa boğulurken bir anlığına bile oğlunu tutmayı bırakmamıştı.

"AURORA!"

Morpheus yatağına koşup ikisini kucaklarken korkuyla kızın yüzüne bakıyordu.

"Beni bırakamazsın Aurora. Beni bırakamazsın!"

Ona son kez gülümsedi.

"Bebeğimize iyi bak Morpheus. Bana söz ver ona iyi bakacağına."

Adamın gözlerinden akan yaşlar kızın suratına da damlıyordu.

"Söz veriyorum."

"Seni seviyorum."

Morpheus'un cevabını duyacak kadar bile canlı kalamadı ve huzurlu sonsuzluğun içine bıraktı kendisini.




Merak etmeyin! Bu son bölüm falan değil :D ama benim için hem dramatik, hem de deneysel bir bölüm oldu. Bu kadar sık bakış açısı değiştirdiğim ilk bölüm bu. İkisinin acısını ve kavgasını umarım aynı anda hissettirebilmişdir. Hepinizi öpüyorum. <3

Beklenmeyen | SANDMAN (+18) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin