☯³

265 19 34
                                    

"Baba! Dur! Bir daha konuşmazlar işte! Cheonsa bana söz verdi!" Sunghoon'un araya girmesi, kardesini bir başka dayaktan daha kurtarmıştı.

Babası ve annesi kendi aralarında konuşmak için sinirle içeri gitmiş, kardeşleri odalarında bırakmışlardı.

"Annem benim yüzümden duymuş olmalı... Özür dilerim. Böyle olsun istemedim. Ağlama." küçük kardeşine sarılıp onu rahatlatmaya çalıştı. Kardeşinin doğum gününü hatırlamayan bir abi olduğu için zaten üzgün iken, babasının kardeşine vurması onu daha çok üzmüştü. "Sen bana aldırma. Sadece bir anda duyunca... Sizi daha önce hiç bir arada görmedim. Yani bunun öylesine bir şey olduğunu tahmin etmeliydim. Eğlenmenize bakın. Babamı boşver. Nasıl olsa kim olduğunu öğrenmedi."

**✿❀ 𝟛 𝔸𝕪 𝕊𝕠𝕟𝕣𝕒 ❀✿**

"Sadece bir gezi anne... Bir şey olmayacak." dedi genç kız, abisinin eline sırt çantasını atarken.

"Yine de endişelenmeden duramıyorum... Bir hafta nasıl bekleyeceğim ben?" dedi anneleri endişeli ses tonu ile.

"Keşke bir ay olsa. Şimdi oda bir hafta bana kalmış oldu. Bir aylığına gitsene geziye." dedi Sunghoon şakasının çok komik olduğunu düşünüp gülerken.

"Senden kurtuluyorum bir hafta." Cheonsa abisinin şakasına şaka ile karşılık verdi. Aralarındaki gerginlik her zaman eğlenmek için yarattıkları bir savaş alanıydı. "Ben çıkıyorum. Geç kalamam." Sunghoon'un elleri arasındaki sırt çantasını alıp sırtına taktı ve hızlı davranıp dışarı çıkarak kapıyı peşinden kapattı.

"Hızlı olmadı mı bu?" diye sordu Heeseung, evin önünde beklerken.

"Bu saatte neden ayaktasın? Uyursun sanıyordum..." dedi genç kız, ayakkabılarını giyinirken.

"Bir haftayı sevgilim olmadan başka kızlarla geçireceğim için üzüldüm sadece." dedi genç adam, genç kızın gülen yüzünü görmek için.

"Demek öyle... Abimin buna izin vereceğini sanmıyorum. Hem, senin o güzel gözlerini oyar, yumuşak saçlarını koparırım." genç kız tehditkar görünmeye çalışarak genç adama baktı. Sınıf gezisine gitmek yerine onunla birlikte bir hafta geçirme fikri güzel gelmişti ama ailesinin öğrenmesinden korkmuştu.

Birlikte okula doğru yürüdüler. Serin bahar sabahı erkenden kalkacak olan otobüs, onları Seul'den bir kaç saat uzaklıkta ki bir kamp alanına götürecekti.

"Bence birlikte kaçmalıydık. Fırsat bu fırsat, kimse görmemişken kaçalım." dedi Heeseung.

"Cheo! Günaydın!"

"Gün daha aymadı gerizekalı!"

"Bence gördüler... Bir hafta sonra görüşürüz." ~Cheonsa

"Bekle, bir kez daha sarıl." diyerek kızı kendine doğru çekip sıkıca sarıldı. İçinde kötü bir his vardı, bu hissin nasıl geçeceğini bilmesede kıza sarılmak onu rahatlatıyordu.

"Ooo! Sevgilisi mi var bizim Cheo'nun?"

"Cheon! Cheon! Cheon! Ziller isminle çalıyor! Arkadaşımızı bırakır mısınız acaba enişte bey?"

"Arkadaşlarını hiç sevmedim..." ~Heeseung

"Senin kadar olmasada, seviyorum onları." ~Cheonsa

"Bu bir itiraf mıydı?" ~Heeseung

"Belki..." ~Cheonsa

Genç adam, genç kızın yüzünü elleri arasına aldı ve eğilip dudağından öptü. Genç kızın arkadaşlarının alkışları ikisini de utandırmıştı.

"Cheon!"

"Cheo, hadi!"

Cheonsa, Heeseung'a büyük bir gülümseme ile el sallayarak arkadaşlarının yanına koştu.

"Bir kez daha sorsam itiraf edebilirdi..." diye düşündü genç adam ve otobüs hareket edene kadar okulda bekledi.

𝐎𝐧𝐞 𝐌𝐨𝐫𝐞 𝐓𝐢𝐦𝐞 - 이 희승 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin