Telefonu tekrar çalmaya başlamıştı. Arkadaşlarının çığlıkları arasında duyuyordu.
"Heeseung... Devam et. Aramaya devam et." ~Cheonsa
Karnındaki yaranın acısına dayanamayan genç kız, koltuklara tutunarak ayağa kalktı ve aynı şekilde tutunarak, telefonuna doğru ilerledi.
"Dikkat et Cheo!" diye bağırdı, arkadaşlarından biri. Otobüs tekrar hareket etmişti. Ona doğru gelen eşyalardan kaçıyordu, tutunduğu yerde.
Eşyaların düşüşü bitince, telefonunun nasıl düşmediğini düşünüp kendi kendine sinirlendi ve devam etti. Telefonuna ulaşıp, koltukların arasına girdi ve tekrar açmaya çalıştı. Ama ilk denemesinde telefon kapanmıştı.
"Heeseung, hayır! Lütfen!" ~Cheonsa
Telefonu elinde, yere oturdu ve düz durmayan otobüste aşağı doğru kayıp arkadaşlarının yanına gitti.
Telefonunu Kyungho ve Mishil'in arasına gelince onların da görebileceği şekilde ayarladı.
"Tuş çalışıyor ama sorun şu ki, dokunmatik çalışmıyor ve ekran kartı kırılmış. Bu yüzden alt taraf görünmüyor. Arayan kişiyi de zorla seçebiliyorum." ~Cheonsa
"Ses tuşları da çalışıyorsa, ayarlara girip, ezberden bir şeyler yapabilirim. Bu sayede tekrar biri arayınca ses tuşları ile açabilirsin." ~Kyungho
"O zaman çabuk ol. Çünkü yetkililer yaşamadığımızı düşünüp yavaş davranıyor olabilir. Ama yaşadığımızı bilirlerse hızlanıp bizi buradan çıkarırlar. Bu camlar daha fazla dayanmaz." ~Mishil
Kyungho, telefonun kapama tuşu ile fabrika ayarları bölümüne girip, ezberden bir şeyler yaptı. Bunları dokunmadan yapabilmek onlar için büyük bir şanstı.
"Yaptım!" ~Kyungho
Herkes Cheonsa'nın telefonunun etrafına toplanmıştı. Şimdi sadece birinin aramasını bekliyorlardı.
Otobüste hava yok denecek kadar azdı. Hepsinin bir yerleri acıyor, başları ağrıyor, zor nefes alıyorlardı.
Cheonsa nefes alamadığı için başı dönüyordu. Ama şu an telefounu bırakıp, gidip ilacını alamazdı. Zaten bir faydası olmazdı.
Parmak uçları morarmaya başlamıştı. Üşüyordu. Otobüs soğuk ve havasızdı. Hepsi için bir kabustu.
Bir an Kyungho'dan aldığı telefonunu elinden düşürdü. Herkes telefona bir şey olmasından korkuyordu.
"Özür dilerim... Bir an... Elimden kaydı." ~Cheonsa
"İyi misin?" ~Mishil
"Evet..." ~Cheonsa
İyi değildi ama şu an herkesin birbirine ihtiyacı vardı. Herhangi olumsuz bir şey söyleyemezdi.
Telefonunu zorla hissettiği parmaklarının arasında tutmaya devam etti. Çalmasını bekliyordu herkes gibi. Heeseung'ın aramasını bekliyordu.
Telefonundan çıkan zil sesi, sessiz otobüsün içine yayıldı. Herkes açmasını söylüyordu. Ama Cheonsa kapatmaktan korkuyor, Kyungho'ya bakıyordu.
"Yukarıya bas! Sesi açma tuşuna!"~Kyungho
Cheonsa telefonu hızlıca kulağına götürdü. Acaba hoparlör ya da mikrofon çalışıyor muydu?
"Heeseung-ah! Burası çok korkutucu!" diyerek ağlamaya başladı. Aslında mutluydu da. Telefonun açıldığını anlayan arkadaşları bağırışıp, kurtulmalarına az kaldığını fark ettikleri için seviniyorlardı.
"Çıkacaksınız oradan! Bana güven! Herkes sizi bekliyor! Ben seni bekliyorum. Tamam mı? Dayanın." ~Heeseung
"Lütfen, çabuk..." ~Cheonsa
Telefon kapanınca, hepsinin sevinci çoğalmıştı. Telefonun nasıl çektiği ise hepsinin merak ettiği ama araştırmadığı bir şeydi.
Belki de sandıkları kadar derinde değildiler.
"A-arkadaşlar... Camlar..." dedi birisi, sonuna kadar çatlamış, artık dışarıyı göstermeyen camlara bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐧𝐞 𝐌𝐨𝐫𝐞 𝐓𝐢𝐦𝐞 - 이 희승 ✔
Fanfiction"𝐌𝐮𝐭𝐥𝐮 𝐨𝐥𝐚𝐜𝐚𝐠̆ı𝐧 𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭𝐚 𝐡𝐨𝐬̧𝐠𝐞𝐥𝐝𝐢𝐧 𝐝𝐨𝐠̆𝐮𝐦 𝐠𝐮̈𝐧𝐮̈ 𝐤ı𝐳ı." 𝙳𝚎𝚍𝚒 𝚐𝚎𝚗𝚌̧ 𝚊𝚍𝚊𝚖, 𝚒𝚌̧𝚝𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚐𝚞̈𝚕𝚞̈𝚖𝚜𝚎𝚖𝚎 𝚒𝚕𝚎. ◦•●◉✿ єηнуρєη ✿◉●•◦ 𝐵×𝐺 .・゜゜・{𝐾𝑢𝑟𝑔𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑑𝑒𝑣𝑎𝑚ı "𝑹𝒐𝒔𝒆" 𝑖𝑠�...