Teker teker gözlerini açtılar. Hepsi değildi, bu karanlıkta gözlerini aralayan. Bir daha açmamak üzere kapayan da vardı.
Cheonsa gözlerini, alnına damlayan damlalarla araladı. Rahatsız olduğu için hızla doğruldu. O an karnındaki acı ile inledi.
Elini karnına götürdü, kıyafetini kaldırdı. Kanı görünce telaşa kapıldı. Kırılan telefonunun küçük cam parçaları batmıştı.
Etrafına baktı. Sınıf arkadaşlarına. Diğerlerine yardımcı olan ve bir yandan ağlayan Mishil'e. Hâlâ otobüstelerdi.
Yanındaki camdan dışarı baktı, karanlığın sebebini öğrenmek için.
"Suyun altındayız..." diyebildi. İçine yavaşça yerleşen korku, onu titretiyordu. Ne yapacağını düşünüyordu.
Camlar kırılmamıştı. Bunun bir mucize olabileceğini düşündü. Belki de camlar kırılmaz camdı ve kazada esnese bile bir şey olmamıştı. Ama çatlaklar vardı. Belli belirsiz damlalar içeriye giriyordu. Camlar suya karşı fazla dayanamaz, diye düşündü.
Ön cam tamamen kırmızıya bürünmüştü. Şoförün kanı, bütün camı kaplamıştı. Yan tarafındaki camın kırılmamış olması, şoför koltuğu ve yolcu koltuğunun arasının darbe alması sayesindeydi. Ama şoför koltuğu ileri gitmiş, şoför sıkışmıştı.
Telefonu çalmaya başladı. Bu melodiye sahip olan bir tek o vardı. Heeseung ve arkadaşları Jake ile Jay'in birlikte yaptığı bir besteydi. Ona dinletmişlerdi ve çok sevdiği için Heeseung ona göndermişti. O da bunu fırsat bilerek, telefonunun zil sesi yapmıştı.
Camları eksik olan telefonunu eline aldı. Telefondan ses geliyor, titriyor, görüntü bozuk olsa bile okunuyordu; Her Şeyim Arıyor...
Heeseung'ın aramasını cevaplamak için kırık ekranda parmağını yana kaydırdı. Defalarca denedi. Titreşim ve ses sona erene kadar denedi. Ama açamamıştı. Onun yerine artık sahip olduğu tek şey, parmağındaki yara ve telefonuna bulaşan kandı.
"Herkes... İyi mi?" ~Cheonsa
Kimisinden mırıltılar geldi. Kimisi evet diyerek cevaplayabildi. Ama bazılarının gözleri hâlâ kapalıydı.
Düz durmayan otobüste ayağa kalktı karnındaki yara ile beraber. Gözleri kapalı olan arkadaşlarından birinin yanına gitti.
"Yaa... Hyun... Yaa... Uyan. Kalk hadi." arkadaşının nabzını yoklayıp, tekrar sarsmayı denedi. "Hayır... Kalksana... Bunu yapamazsın... Kalk hadi..." göz yaşları ile birlikte, bir diğer arkadaşının yanına gitti. Beş arkadaşının nabzı yoktu. İnanmakta zorlanıyor muydu, yoksa bir umut gözlerini açarlar diye mi bekliyordu?
"Mishil-ah..." ~Cheonsa
"Cheon!" Mishil hızlıca yanına gelen en yakın arkadaşına sarıldı. Onun uyanması için çok beklemişti. Cheonsa'nın aksine, Mishil hiç yaralanmamıştı. Sadece bacaklarında ve kollarında ezikler vardı. Bu ağrılarla başa çıkabilirdi. Bu durumda hissetmiyordu bile. "Bir şeyin var mı? İyi misin?"
"Karnım... Çok acıyor..." diyerek, arkadaşına gösterdi yarasını Cheonsa.
"Aish... Hemen... Hemen bir şey yapmalıyız. Çok bir şey yok ama o parçaları derine gitmeden çıkarmalıyız." ~Mishil
"Ben halledebilirim. Ama... Hyun, Sungjin, Hara, Baek, Min... Onlar..." daha fazla konuşamadı. Uyanır uyanmaz gördüğü ve öğrendiği şeyleri kaldıramıyordu.
"Onlar için çok geç Cheonsa... Biz hayatta kalmaya bakmalıyız. Bu camlar uzun süre dayanmayacak. Herkesin telefonuna baktım ama kimseninki açılmıyor. Paramparça olmuş ya da sağlam gözükse de açılmak için titremiyor bile." dedi Kyungho. Yolda önlerinde oturuyordu Hyun ile. Şimdi ise her şeyi kabullenmeye çalışıyordu.
Telefonun su altında nasıl çekeceği konusunda da meraklılardı. Sadece içlerinde bir umut vardı.
"Be-benimki çalıyor! Ama açamıyorum. Dokunmatiği bozulmuş." dedi Cheonsa hızlıca.
"Çekiyor mu yani?! Belki bir şekilde açabiliriz!" ~Kyungho
Cheonsa arkadan telefonunu getirmeye kalktığında, otobüsün hareket etmesi ile yere düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐧𝐞 𝐌𝐨𝐫𝐞 𝐓𝐢𝐦𝐞 - 이 희승 ✔
Fanfiction"𝐌𝐮𝐭𝐥𝐮 𝐨𝐥𝐚𝐜𝐚𝐠̆ı𝐧 𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭𝐚 𝐡𝐨𝐬̧𝐠𝐞𝐥𝐝𝐢𝐧 𝐝𝐨𝐠̆𝐮𝐦 𝐠𝐮̈𝐧𝐮̈ 𝐤ı𝐳ı." 𝙳𝚎𝚍𝚒 𝚐𝚎𝚗𝚌̧ 𝚊𝚍𝚊𝚖, 𝚒𝚌̧𝚝𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚐𝚞̈𝚕𝚞̈𝚖𝚜𝚎𝚖𝚎 𝚒𝚕𝚎. ◦•●◉✿ єηнуρєη ✿◉●•◦ 𝐵×𝐺 .・゜゜・{𝐾𝑢𝑟𝑔𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑑𝑒𝑣𝑎𝑚ı "𝑹𝒐𝒔𝒆" 𝑖𝑠�...