☯¹³

173 13 28
                                    

Dalgıçlar dalmaya hazırlanırken, makineler de yeni çalıştırılmıştı. Ortada hiç bir şey yokmuş gibi rahat davranan yetkililere, aileler feryatlarını sunuyordu.

Sunghoon, kardeşinin çıkmasını umutla bekliyordu ancak, canlı çıkar mı, diye kendine sormadan edemiyordu.

Bütün aileler bu şekilde bekliyordu. Kimsenin yaşam için umudu kalmamıştı. Kaza olalı 24 saate yaklaşıyordu. Belki kimisi yüzmüştür umudu ile ekipler çevreyi arasada kimseyi bulamamışlardı. Bu yüzden herkes otobüsün fazla darbe aldığını ve bu yüzden boğulmadan, arabalarla olan kazada da ölülerin olduğunu düşünüyordu.

Heeseung yere çöktü. Dünya onu benden saklıyor, diye düşündü. Sağ çıkacaklarına emindi. Telefon konusunu kafasına çok takmıştı. Sunghoon'un aklına telefonun buralarda bile olabileceği, Cheonsa'nın düşürmüş olduğu gelse de, Heeseung yaşadıkları konusunda umudunu kesmemişti.

Oldukları yerde telefon rahatça çekiyordu. Bir kez daha aramayı düşündü. Sonra yine açılmayacağı geldi aklına. Yeni kurumuş gözleri, tekrar dolmaya başladı.

Acısının haddi hesabı yoktu. Sevdiği kıza bir kez daha sarılmak, bir kez daha bakmak, bir kez daha elini tutmak istiyordu. Ama su, o çok sevdiği şirin kızı almıştı ondan.

Haftayı birlikte geçirmeye onu ikna edebilirdim, dedi. Ailesinden korkmasa bunlar olmazdı, dedi. Kendini mi, yoksa Sunghoon ve Cheonsa'nın annesi ile babasını mı suçluyordu o da bilemiyordu. Birini suçlaması gerektiğinden bile emin değildi. Sadece hesap vermesi gereken birini arıyordu. Acısını bu şekişde atmak istiyordu.

"Otobüs görüş seviyesinde! Fazla derin değil! Yaşam 0 görünüyor!"

Gelen haberle herkes başından vurulmuşa dönmüştü. Zaten biliyorlardı yaşam olmayacağını ama umut etmeselerde istiyorlardı o gençlerin gözleri açık geri dönmesini.

"Hayır... Hayır, hayır! Yaşıyordur, değil mi?! Bizimki normalde de hareket etmez ki! Herkes ona uymuştur! Hiç biri hareket etmiyordur! Hepsi yaşıyordur... Hem üstten baktılar! Göremezler ki! O çocuklar yaşıyordur! Arabalara bak hyung! Otobüsün çarptığı arabalarda pek bir şey yok! O kazada kimse ölmez! Bu yüzden yüzebilirler!" Sunghoon içindeki tek umutla, Heeseung'ın yanına çökmüştü.

Heeseung ağlasa da, ikisine de yeniden umut olması için telefonunu çıkarup Cheonsa'yı aradı.

"Çalıyor işte... Yaşıyordur. Bir telefon ne kadar dayanabilir ki? Merak etme Sunghoon, illa ki... İlla ki birileri yaşıyordur..." ~Heeseung

Sunghoon, Heeseung'ın elindeki telefona baktı. Yaşıyorsa neden açmıyor, diye sordu kendi kendine. Umudunu tüketmişti. Yaşayan olsa bile, kardeşi olamazdı.

𝐎𝐧𝐞 𝐌𝐨𝐫𝐞 𝐓𝐢𝐦𝐞 - 이 희승 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin