☯⁹

171 17 64
                                    

-Heeseung-

Flashback

"Bak! Heeseung! Hadi bak, bak! Sana yaptım! Güzel mi? Sevdin mi?" o kadar heyecanlıydı ki, bakmadığım o şeye "güzel, sevdim" dememek yazık olurdu. Bende öyle dedim. Gözlerimi ondan alabilirsem o yaptığı şeye bakacağım. Tanrım, Sunghoon'un küçük kız çocuğu demesine artık laf etmeyeceğim. Gerçekten hiç yaşı gibi davranmıyor... Bu çok sevimli.

En sonunda yaptığı o şeye baktım. Küçük, ucunda boncuklardan oluşan kalpli bir charm gösteriyordu bana. Bunu cidden o mu yaptı? Hiç el emeği gibi durmuyor. Kim bilir sırf bunun için ne kadar süre uğraştı? Mükemmel olana kadar en baştan yaptığına eminim.

"Gerçekten sevdin mi?" diye sordu, bakışları merakla benim yüzümde gezinirken. Gözlerinde hüzün de vardı. Sevmediğimi mi düşündü acaba? Bu nasıl sevilmez ki?!

"Tabii ki sevdim. Bunu yapmak için ne kadar uğraştın? Tıpkı bir fabrikada yapılmış gibi mükemmel duruyor." diyerek hayranlığımı ve içimden geçirdiklerimi dile getirdim.

"Aslında çok değil. Pazartesi günü okul çıkışında Mishil ve Ayana ile birlikte Mina ve Arin'i karaokeye gitmeye ikna edemeyince biraz gezelim demiştik ve bir dükkanda ufak bir set gördüm. Sonra dayanamadım ve aldım. Tabii neden seti aldığımı bilmediğim için ne yapacağımı düşünürken aklıma sen geldin. Bende sana ufak bir şey yapabileceğimi düşündüm. Hemen o gün başladım. Bugün de bitince getireyim dedim." ~Cheonsa

Ayana kim?

"Mina en yakın arkadaşın, Arin ortak arkadaşınız, Mishil okuldaki en yakın arkadaşın, peki Ayana kim?" ~Heeseung

"Daha önce Yuin diye bahsetmiş olabilirim." ha evet, kız haklı. Bahsetti. Ben o sırada arkadaşlarını çok severek ve överek anlattığı için sinir olup öylesine dinlemiştim.

"Hatırladım. Ve şimdi... Bunu telefonuma takacağım." dedim elime aldığım küçük charmı sallayıp, diğer elimle de cebimdeki telefonumu çıkarırken.

Bu charma bir şey olursa kendimi affedemem. O kadar emek verdi, üstelik o emek verdi! Onunla ilgili her şeye sahip çıkmazsam kendimi mutlu olamazmış gibi hissediyorum. Artık bana aldığı legolar gibi bu charma da bakıp bakıp sırıtırım...

"Yine mi..?" ikimizde tanıdık sesin geldiği yöne doğru çevirdik kafamızı.

"Sonunda!" az önce benim yüzünde oluşturduğum gülümseme daha çok artmış, koşarak abisine sarılmıştı.

"Sana süt aldım. Ama badem sütü. Bu sıralar alerjini fazla gözardı ediyorsun. Renkli süt içemezsin." Sunghoon otoriter bir ses tonu ile konuşuyordu ama kardeşine olan bakışları o kadar yumuşaktı ki, ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.

Nasıl oldu bilmiyorum ama arkadaşlarımı da doğru seçmişim, aşık olacağım kızı da...

"Siz birbirinizi her saat görmekten bıkmıyor musunuz? Ben iki dakika sonra bıkıyorum sizden." dedi Sunghoon, dalga geçerek. Dışarıda olduğumuz için, özellikle de evlerimizin olduğu sokakta olduğumuz için yakalanmayalım diye söylüyordu bunu.

"Bıktım senden. Neden sürekli sen abim oluyorsun? Sunoo-nim ya da Jay-nim olsa ya?" ~Cheonsa

Şimdi burası savaş alanına dönecek...

BU ÇOK HEYECAN VERİCİ!!

"Hadi onların yanına git o zaman. Ama odadan eşyalarının hepsini atarım. Geldiğin gibi, seni de çöpe atarım." ~Sunghoon

"Tamam tamam, sakin. Anladık, mükemmel bir abi-kardeş ilişkiniz var. Ama ben sevgilimle vakit geçirmek istiyorum." dedim, Sunghoon'a "hemen buradan kaybol" bakışlarımı sırıtarak sunarken.

"Tamam, bende eve gideyim bari. Annem sorarsa da, Cheon'u çöpe attım derim. Heeseung hyung da çöp öğütücüye gitmeden onu kurtarmaya çalışıyor derim." ~Sunghoon

"Çok komiksin..." ~Cheonsa

"Çok iyi bir abisin mi dedin? Doğru duyduğuma seviniyorum." ~Sunghoon

𝐎𝐧𝐞 𝐌𝐨𝐫𝐞 𝐓𝐢𝐦𝐞 - 이 희승 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin