-Heeseung-
Flashback
"Sıkıldım... Çok sıkıldım... Aşırı çok sıkıldım... Double aşırı çok sıkıldım..." yanıma oturduğunu fark ettim ama şu an oyunun en kritik yerlerinden birindeyim. Bizim alana girdiler. Korumam lazım.
Telefonu tutan elimi tutunca, ne yapacağımı şaşırıp, oyunu oynamayı unutmuştum. Sadece ellerimize bakıyorum...
"Ben geleli 20 dakika oldu ve sen telefondan kafanı kaldırmıyorsun... Sadece oyun oynayacaksan eve gideceğim." hâla ellerimize bakarken, hızla gözlerimi onun gözlerine çıkardım.
"Hayır, hayır. Oynamayacağım. Yanımda kal. Gitme. Sakın..." neden bu kadar telaşlandığımı bilmiyorum. Konuşmama yansıması sinir bozucu.
"Hm... Tamam." elini çekiyordu ki, telefonu bir kenara atıp bu sefer elini ben tuttum.
"Yine kızardın..." ~Heeseung
"Bu... Normal bir şey..." ~Cheonsa
"Çünkü benden hoşlanıyorsun." ~Heeseung
Kaçmak için yer aradığı belliydi. Sessizdi. Bir kere olsun benden hoşlandığını söylememişti. Şu anı saymazsak, elimi tutmamıştı daha önce. Ya da gözlerime uzun süre bakmamıştı.
Bazen beni sadece arkadaşı gibi gördüğünü düşünüyorum ve bu sinirlerimi bozuyor. Ama sonra bir şey oluyor ve itiraf etmese de benden hoşlanıyor diyorum.
Emin değilim... Hiç bir şeyden...
Telefonunun çalması ile elimdeki elini çekti ve telefonunu alarak ayağa kalkıp, bir kaç adım ötemde aramayı cevapladı.
"Hayır, hayır... Yaptım. Cidden. Sıranın bende olduğunu biliyordum... Ama o benim... Tamam... Yarın sabah veririm... Unutmam... Evet, ismim yazılı. Ama silerim..." telefonu kulağından uzaklaştırdıktan sonra sessizce devam etti "bende teşekkür ederim, ödevimi sana vereceğim için." sessizdi ama duymuştum. Belki de bütün dikkatim onda olduğundandır.
"O kimdi?" diye sordum, yüzümden umarım sinirli olduğum anlaşılmıyordur.
"He? Şey... Sınıftan bir arkadaşım. Ödevi sordu da. Performans ödevlerimiz var. Hepimiz sunum yapıyoruz. Nasıl olacağını falan sordu..." yalan söylemeyi beceremiyor. Yüzünden "beni kırdılar" dediği okunuyor adeta.
Ayağa kalkıp bir kaç adımda yanına gittim ve sımsıkı sarıldım. Bu... Çok güzel bir his. Mutluluk, heyecan... Ama ismini koyamadığım bir şey. Sürekli hissetmek istediğim bir şey...
"Hayır demeyi öğrenmelisin. Senden ödevini ona vermeni mi istedi?" ~Heeseung
"Evet..." ~Cheonsa
"Tahmin ettiğim gibi... Ondan korkuyor musun?" ~Heeseung
"Eli çok ağır..." ~Cheonsa
"Mishil biliyor mu?" ~Heeseung
"Yanımıza kimsenin gelmesine izn vermiyor..." ~Cheonsa
Ağlayacak gibiydi. Ama kendini tutuyordu. Neden? Bıraksa, kollarımın arasında istediği kadar ağlayabilir.
"Sana zorbalık yapıyorsa bunu öğretmenlerine söylemelisin. Ailene de. Mishil'e de söyle ve seni onunla yanlız bırakmasın. Sana bir şey olmasını istemem." ~Heeseung
En sonunda kendini tutamayıp ağlamaya başladı. En başından beri ona yapılan her şeyi ağlayarak anlattı. Tam bir saat... Bir saat boyunca güzel gözleri yaşlarla parladı. Bu benim canımı yakıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐧𝐞 𝐌𝐨𝐫𝐞 𝐓𝐢𝐦𝐞 - 이 희승 ✔
Fanfiction"𝐌𝐮𝐭𝐥𝐮 𝐨𝐥𝐚𝐜𝐚𝐠̆ı𝐧 𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭𝐚 𝐡𝐨𝐬̧𝐠𝐞𝐥𝐝𝐢𝐧 𝐝𝐨𝐠̆𝐮𝐦 𝐠𝐮̈𝐧𝐮̈ 𝐤ı𝐳ı." 𝙳𝚎𝚍𝚒 𝚐𝚎𝚗𝚌̧ 𝚊𝚍𝚊𝚖, 𝚒𝚌̧𝚝𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚐𝚞̈𝚕𝚞̈𝚖𝚜𝚎𝚖𝚎 𝚒𝚕𝚎. ◦•●◉✿ єηнуρєη ✿◉●•◦ 𝐵×𝐺 .・゜゜・{𝐾𝑢𝑟𝑔𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑑𝑒𝑣𝑎𝑚ı "𝑹𝒐𝒔𝒆" 𝑖𝑠�...