1- Çığlık çığlığa susuşlar

256 6 1
                                    

Keyifli okumalar.

"Paslanan bir kalbi ne temizler" dedim, ufkunda boğulmayı yeğlediğim ela harelerine bakarak.

"güvenli bir sevgi aklar" dedi. Sevgiyi bilmeyen kalbime doğru, sonra arkasını dönüp gitti arkasından serzenişlerim haykırdı ben sustum. Kalbim konuştu dilim lâl oldu.

"nereye gidiyorsun pars ne olur sende onun gibi beni bırakma" dedim.

Hiç bir şey dememişti. Sessizliği bile güzel olurmuydu ki. Ama genede Kalbimin pasının üzerine çizik atmış gibiydi, gitmişti beni o karanlık kuyuda tek bırakmıştı.

Gül gibi başımı önüme doğru düştü.

Sanki boğulmuş gibi sıçrayarak nefes nefese uyanmıştım kâbus'tu her gün gördüğüm rüyalardan kâbuslar'dan biriydi ama bu çok fazla değişikti diğerlerine canım yanmazken bu gördüğüm rüya çok değişik ve kötüydü.

Canım yanmıştı.

Nasıl basarsın bağrına seni böyle inciteni?

Onun beni bırakma ihtimali bile beni o kuyuya atarken bunu görmem hayra alâmet değildi.
Sizede anlatayım, içimdeki gömülü olan sevgiyi, viraneye dönmüş sol tarafımı, o hem bahar hem kış'tı benim için. Güçlü bir askerdi mahallemizin gurur kaynağı annesinin biricik ve tek oğlu.

Üsteğmen Pamir Pars Çağlayan.

Keskin lakabıyla bilinen işinin eri olan, vatanını korumayı and içen ve üniformasını bağlı olan bir asker. Çocukluktan beri yüzüne hasretle baktığım, ama beni görmeyen, ona ne badirelerle ne zahmetlerle çiçekler büyüttüğüm adam, benim ilk yürek sancım..
İlk bu mahalleye taşındığımız zaman onu küçük ellerinde, lastiği kopmuş arabasını tamir ederken görmüştüm, daha 8 yaşındaydım oysaki, ama onun hayata tutunma inancını o zamandan kalbi bu sevdaya yemin etmiş ve yüreğine kazımıştı.....

Pamir pars Çağlayan....

Kalbime bahar getiren adam...

İzbe sokaklarımı temizleyen adam..

Ruhumu avuçlarına bıraktığım adam.

Kendisi kalbimin en güzel yerinde ve bir sokak ilerimizde annesiyle beraber yaşıyordu, bu durumdan bilakis çok mutluydum çünkü ne zaman üzülsem, ağlasam, kafam atsa kendimi hep köşe başındaki araçların arasındaki banka oturup onun, bacası tüten evini izlerken bulurdum. Öfkem, kırgınlığım, sinirim hemen dinerdi.

Tek sorun O sadece beni görmemişti veya ben görmemesini istememiştim.

Açıkçası muammaydı.

Onun asker olma hayali küçüklüğün den başlamıştı, birgün evinin önünde oynarken gene ben onu izlerdim uzaktan, annesinin aldığı küçük çocuk asker kıyafetlerini giymiş, asker selamı alıp arkadaşlarına selam komutu verirdi, onun sevdası asker olmaktı, benim ki ise onun bu yolda sevdalı olan kalbine sevdalı olmaktı...
Gözlerim onu arar arar ama bulamazdı uzun zaman önce gereği ve nedeni oldukça gizli bir nedenden ötürü sessiz ama oldukça gürültülü parangalar ardına tıkılmıştı. Ve evet
demir parangalar arkasına atılmıştı, benim için çok uzun bir zamandi çünkü şu yangını bilmeyen yüreğim onun için her gün her saat, onsuz her zaman diliminde cayır cayır yanıyordu.

Gözlerindeki o ışığı görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki, o içeride zindan ben dışarıda zindan.

Beklemek o kadar zordu ki beni sevmese bu kadar canım yanmazdı. Tam 1 yıldır yüzünü evinden arakladığım yıllar önce gururla kafası dik yüzünde her zaman bulunan gururla asker üniformasını taşıyan, yakasında ki 'keskin' yazan lakabıyla fotoğrafından gördüğüm, herkesin gözünde suçlu vasfıyla bilinen koca yürekli adam.

Ama benim kalbimde o kadar suçsuz ve masumdu.

İnanmıyordum onun bu denli suç işleyeceğine inanmıyordum.

Çiçek solarken kendi sapına eğilir, bilirsin, yalnızlık budur diyor şair.

Ben solmuştum fakat kendi sapıma değil onun sapına eğilmiştim, ben yalnızdım ama onsuz yalnızdım. Aslında içimizdeki yalnızlık, sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmekti bende onu beklerken beklemeyi sevmiştim..

O gitmiş gideli koca Ankara sığamamıştım, soğuk olan havalar beni onsuzlukla sınarmış gibi daha da soğuk olmuş sol yanımı sızlatıyordu.

Küçük mahallemizde yas olarak tutulmuş gidişinin kurtarıcısı, Ben Müge Şanlı bugün itibariyle küçüklüğümden beri hayalim olan hukuk fakültesini dereceyle bitiren tap taze avukattım. Şu zamana kadar kendim kendime sıkı yönetimimi kurup dişimi tırnağıma takarak çalıştım. Ve bugün gururla meyvelerimi verecektim, hem kendime hem adalet arayan herkese.

Hemde ona.

Ankara'nın soğuk yeli bile beni avutmazken ben o adamın keskin kasırgalarında savrulmuş kadın, gerçeklerin ortaya, yaş akan gözleri kurutmaya and içmiş bir kadın.

Keşkeleri herşeye çevirmeye, dipsiz kuyuya ip atmaya, karanlığa inat ışık olmaya gelen avukattım..

İnsan, düşleri öldüğügün ölürdü.
Sırf onun yaralarının saracağım günü iple çekerken kendimi düşlerimi öldürmeyecektim. Onun için düşlerimi hayatta tutmaya çalışacaktım.

Kalbim kazan olurken aklım hezeyandaydı, bu yenilgi onun benden habersiz olan yüreğine duyduğum sevgiydi, ve bir çift ela göze yenik düştüğüm için di..

Bölüm sonu...

Yeni kitabima hoş geldiniz.

Haydi bismillah.

Aslında bu yoktu öyle bir içimden geldi. Jdjjdjd

Yeni bir başlangıç, yeni bir umut diyelim hayırlı uğurlu olsun. Yeni kitabımla karşınızdayım.

🤍 not: İlk kitabım olması vesilesiyle yazım yanlışlarım kelimerde anlamsızlık olabilir.✨✨

Benim içime doğmalar bitmiyor bu aralar

Sizinde keyifle okumanızı isterim.

Bu vesile ile takip etmeyi unutmayın.

Vote ve yorum yapmayı unutmayın..💖

Zamanınızı ve vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler.

Zamanınızı ve vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hissiz_biri20

VİRANE DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin