8- Bir Damla Çığlık

32 0 0
                                    



Keyifli okumalar...

Bölüm şarkısı; Teya Dora- Dzanum
Dedublüman- Firuze

Bu bölüm en heyecanla yazdığım bir bölümdü.
Yıldıza dokunmayı unutmayın canlarımmm.




sessizliğe bürünen her ruha hitaben...

✨✨✨

Kırıklar zamanla iyileşir ancak acısı uzun süre olur, aynı ihanetin yüzü gibi geçer ama izi hep Tılsımlı bir silsele gibi peşini bırakmaz.

Bu satırlar gerçeği haykırsa bile içimiz sessizdeyse kimse onu kabul ettiremez.

Umut derdi babaannnem umut;  yeni bir günün en doğru gerçeğidir.

Ve yine eklerdi; umutsuzluk insanın içinde bitirmişliği anlatırdı.

Ben ise kurduğum bir hayalde umutsuzluk ile boğuşuyordum. Kimsesizliğin tadını damağımda hissederken acı his midemi bulandırdı.

Ben bu zamana kadar bu kadar yıkılmamıştım.
Sanki onlarca beton parçası vardı üzerimde bağırsam duyacaklardı ama ben sesimi çıkarmak istemedim, istemiyordum.

Ruhum yaralıydı.

Kırıktı. Kırılmıştı.

O küçük kızı Kırmışlardı.

Can çekişen bir beden dışardan iyi gibi görünür de, önemli olan içinde boğuştuğu fırtınalardı.

Duygusuz insanlar hislerini dinlemezdi sadece bir felakete bir iz çalardı.

İnsan değişikti. Bazen yıkılır, ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi dimdik ayakta kalırdı.

Birbirini öldüren iki kişi birbirlerini öldürdükleri için suçlamazlardı neden yaptın diye sorgularlardı. Neden.

Sessizliğe pranga takmış zihnim kimsesiz etrafına bakıyordu bir şey görmek isterdi ama görse, ona bile kördü delerlerdi. İnsanlara bakmazdı ama şu körelmiş duyguları onun vicdanını kör bıçak biler gibi biliyordu.
Saçları ağırmış sessizlik kimine ilaç kimine zehirli bir ok misali sırtına işliyordu. Sahiden zaman diliminde insanlar kendini neden yaşıyor sayıyordu ki halbuki bir gün öleceklerdi.
Duygular dedi kalbi.
Boş dedi aklı...

Çölde kurumuş olan çiçeği bile sulayıp açtırmak isteyen kalbi zayıftı dünyaya. Dünyadakilere.

Bir daha öğrenmişti ki kimsesiz olmak kimseyle olmaktan daha da iyiyiydi.

Susayıp kalktığı masadan bir daha dönemediğinde anladı her şeyi, masa kanlıydı.

İnsanlar kandı.

Zihni kandı.

Nefret bir duygu ibaresi ise neden onun gözlerinde bitmişlik bil'e geçmiyordu ne oluyordu da bu masada kanla bulanmış gözleri kimseler olmayan çöle dönmüştü.

Taş olan bir resim artık duvarda değildi.

............

Hastaneden çıkan genç kız bir camide durmuş namazını kıldıktan sonra bir restorana girip yemek yemişti ardı sıra kolundaki saate bakıp saatin epey geç olduğunu fark etti ve hemen kalktı hesabı ödeyip restorandan çıktı arabası son sürat yollarda giderken  ceza evine yakın bir yokuşta arabasını park etti gün batımıydı arabanın kaputuna yaslanıp eşsiz manzaraya daldı gözleri ama kısacık huzurlu anı bozan telefonunun zili idi. Arayan kısmında 'savcı bey' ismini görünce açıkçası çok şaşırdı üç günden beri kimse aramamıştı, özellikle de savcı ona bu görevi veren kişi.

VİRANE DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin