Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"do you think pirates were good people?"
xxx
seonghwa, toplantı odasına girmeden önce biraz gerilmişti çünkü ticaret ve donanmayla alakalı hiçbir bilgisi yoktu. o sadece ingilizce okuyan sıradan bir üniversite öğrencisiydi ne de olsa. lakin korktuğu kadar kötü bir şey olmamıştı çünkü kimse seonghwa'ya bir soru yöneltmemişti.
bu askeri grubun iki komutanı olduklarını öğrendiği oh sehun ve kim jongin, yaklaşık 25 dakikadır ahşap masanın üstünde açtıkları büyük haritada bir plan anlatıyorlardı. seonghwa gerçekten harita dilini bilmeyi dilerdi çünkü komutanların anlattıklarını maalesef çözememişti.
"bakın biliyorum," diye söze girdi komutan sehun. teker teker odadaki herkesle göz teması kurdu. "plan size korkutucu geldi ama bu sefer kesinlikle korsan kim hongjoong'u öldüreceğiz." elindeki hançeri haritadaki kırmızı çarpının üstüne sapladı ve seonghwa'yla göz teması kurdu. "bu ticaretle alakalı bir yolculuk olmayacak, prens. bu yüzden sizi yanımıza almayacaktık ama kralın kesin emri sizi savaşlara ve korsanlara alıştırmamız."
seonghwa, birkaç saniye olayları idrak edemedi. komutan sehun az önce kim hongjoong'u öldürme planından bahsetmişti.
kim hongjoong.
seonghwa'nın son 10 gündür uyumadan araştırdığı, altın korsan çağının en korkulan korsanı olan kim hongjoong'u öldürme planından bahsediyorlardı.
prens, korktuğunu belli etmek istemiyordu. lakin korkması gayet normaldi çünkü araştırdığı kadarıyla kraliyet ve deniz donanmasının kim hongjoong'u öldürme planlarının hepsi başarısız olmuştu.
tam anlamıyla hepsi.
bir planda yüzlerce donanma askeri ölmüş, bir başkasında gemileri patlamış, son planlarında ise kim hongjoong, komutanlardan birisini kendi elleriyle öldürmüş ve denize atmıştı.
seonghwa, şu an hangi tarihte olduklarını ve hangi plan için yelken açacaklarından emin değildi. komutanın ölmesini veya donanma gemilerinin patlamasını hiç istemiyordu.
"prens seonghwa, eğer ki korkuyorsanız gelmek zorunda değilsiniz." komutan jongin, seonghwa'nın gözlerindeki korkuyu yakalamış olsa gerek, böyle bir cümle kurmuştu. yine de onca teğmenin önünde prensi küçük düşürmek pek iyi bir şey olmadığından sehun hızlıca araya girdi. "kralın kesin emriyle gelmesi lazım. ve eminim ki prensimiz bize eşlik etmekten zevk duyar, öyle değil mi?"