Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"opening the umbrella that was as wrinkled as my face."
"as i walk, the moment i heard the rain."
"i wondered who this rain was falling for."
"against the lonely gray cement a sound that hits."
"come slow down."
xxx
"prens seonghwa..."
yağmur hastanenin bahçesine şiddetli şekilde yağarken seonghwa, duyduğu mırıltıyla kafasını usulca kaldırdı. aslında gerçekten bedenini oynatmaya bile gücü yoktu lakin bir ihtimal, küçük bir umutla karşısında kim hongjoong'u görmek için gözlerini bankın yanına çevirdi.
ilk başta gerçekten deli olduğunu düşündü. bu gerçekten mantıklı bir düşünceydi çünkü kimse aslında gerçek olmayan birisini karşısında görmezdi fakat kim hongjoong, üstünde hastane giysisiyle bu soğuk havada nefes nefese buraya koşmuş gibi görünürken seonghwa gerçekten deli olmadığı ihtimalini düşünmeye başlamıştı.
kim hongjoong, rüyasında gördüğü adam, gerçekten karşısında duruyordu.
"söylesene hongjoong... gerçek misin yoksa aklım bana küçük bir oyun mu oynamaya karar verdi?" seonghwa, yanında bankta oturan adama döndü. gerçekten çok gerçek görünüyordu.
"seonghwa... sana her şeyi anlatacağım." hongjoong, yavaşça banktan kalktı ve yağan yağmur eşliğinde elini seonghwa'ya uzattı. "ama önce binlerce yılın özlemini gidermeme izin ver."
seonghwa gerçekten anlamıyordu. tanrı şahittir ki hâlâ şu an yaşadığı dakikalar ona gerçekçi bile gelmiyordu. lakin kim hongjoong, ağzının kenarındaki güzel gülüşü ve hafif dolan gözleriyle ona elini uzatırken biraz delirmek hiç de o kadar kötü gelmiyordu.
bu yüzden hongjoong'un elini tuttu ve banktan kalktı.
hongjoong, seonghwa ayağa kalktığı an genç çocuğa sıkıca sarıldı. sanki... sanki uzun zamandır bu anı bekliyormuş gibi sarıldı. seonghwa da özlediği çocuğun sıkı sarılışına memnuniyetle karşılık verdi ellerini hongjoong'un sırtına koyarak o da sarılmaya katıldı.
"seonghwa iki hayatımda da seni o kadar uzun süre bekledim ki..." hongjoong, başını seonghwa'nın göğüsünde gömdü. bıraksanız orada ömür boyu kalabilirdi.
seonghwa, göğüsünde dinlenen çocuğa izin verdi. birkaç dakika öylece durdular. hongjoong, yaşadığı nefessiz rüyadan sonra biraz nefes aldı. seonghwa da parçaları yerine oturtmak için vakit kazandı.