kısacik bir bolumlegeldimm, bu bolum hikaye icin fazlasıyla gerekli oldugu icin yazmam lazimdii
umarim hosunuza gider, iyi okumalar dilerim
xxx
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"the one who wants to wear the crown, bear the crown."
xxx
geçmiş, 10. suikast. 12 aralık, 1700.
ağır bir duman tüm denizin üstünü örtmüş, etrafa saçılan kanlar suların rengini değiştirmiş, kılıç sesleri havada kulak çınlatırcasına yankılanırken korsan kim hongjoong, öldürdüğü 21. donanma askerinin bedenini acımasızca kılıcıyla buluşturdu ve tek bir tereddüt eylemi gerçekleştirmeden ölü adamı yere fırlattı.
"kaptan, burası kalabalıklaşıyor!" mingi tüm kılıç seslerinin içinden duyulabilecek şekilde geminin diğer tarafından seslendi.
hongjoong, sadece sırıttı ve önünde titreyerek ona saldırmaya hazırlanan iki askeri öldürmeden mingi'nin olduğu tarafa baktı. "devam edin, bir daha suikast yapamayacak kadar asker kaybetsinler."
emri alanlar, daha büyük özveriyle donanma askerlerine saldırmaya başladı. hongjoong da önündeki iki askeri üç küçük hamleyle halletikten sonra duman-altı olmuş gemiye göz gezdirdi. kendi cephesindeki askerler bittiği için yardıma ihtiyacı olan mürettebat korsanı var mı diye iyice taradı lakin herkes iyi görünüyordu.
bu yüzden hafifçe güldü ve donanmanın kaybettiği 10. savaşın sona erdiğini hissetti. yeterince asker ölmüştü. donanma yaklaşık 3 ay boyunca bu sulara girmeye cesaret bile edemeyecekti.
bu yüzden mürettebatına geri çekilebileceklerinisöyleyecekken dumanların arasında birisini gördü. hayır, donanma askeri değildi. donanma askeri olamayacak kadar güzeldi.
o an hongjoong, savunmasız şekilde elindeki kılıcı yere indirip sadece karşısındaki kişiye baktı.
tanrı şahittir ki o an arkasından birisi gelse hongjoong'u öldürebilirdi çünkü korsan olan tamamen donmuş gibiydi.
"sen kimsin?" dedi kendi kendine. elbette karşısında bir korsanla savaşan çocuk onu duymadı. bunca kılıç sesinin içinden hongjoong'un sesi, o güzel çocuğa ulaşmadı.
bu yüzden korsan olan yavaş adımlarla dumanların arasından geçerek prensin savaştığı cepheye ilerledi. zihni herhangi bir mantıklı eylemi düşünemeyecek kadar affalladığı için herhangi bir savunma eylemine geçmedi. sadece dümdüz yürüdü.