XII

954 177 117
                                    

iyi okumalar 🐿️

xxx

"captain, they're coming

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"captain, they're coming."

xxx


"prens seonghwa, hava oldukça soğudu... kamaraya dönün isterseniz." seonghwa, kararmış ve üstüne yıldızlı bir örtü çekmiş olan gökyüzünden usulca gözlerini çekti ve geminin demirlerine kalçasını yaslamış olan mingi'ye baktı. "yani, zorlamak gibi olmasın ama üşüyor gibi görünüyorsunuz."

seonghwa, korsana hafifçe gülümsedi ve kafasını salladı. "denizin böyle güzel olması hiç adil değil. karadan bu güzelliği göremiyoruz." ellerini demirlerden çekti ve mingi'ye döndü. "bu yüzden tadını çıkartmak istedim, şimdi dönüyorum."

bu gece, çok güzeldi. seonghwa'nın muhtemelen hayatında gördüğü en güzel geceydi. hem yaklaşık yarım saat önce rüyasını tekrar kontrol edebilmeye başlaması hem de böyle güzel bir manzaraya şahit olması -bir rüya da olsa- oldukça mutluluk vericiydi.

"prens seonghwa... kaptan biraz sinirliydi. çok yaklaşmayın tamam mı?" mingi, usulca prense baktı ve ellerini göğüsünde birleştirdi. "sinirliyken gözü hiçbir şeyi görmüyor."

perdenin arka tarafını kimsenin bilmiyor oluşu gerçekten ilginç ve garipti fakat yine de mingi'ye usulca gülümsemeyi ihmal etmemişti, seonghwa. biliyordu ki hongjoong, diğer kişiliği(?) -bu olayı hâlâ çözememişti- olan seonghwa'yı seviyordu. hatta geçmişleri bile vardı.

bu yüzden hongjoong'dan biraz daha az korkuyordu ama yine de gardını tamamen indiremezdi. sonuçta bu bir rüyaydı ve her şey olabilirdi.

"uyarı için teşekkürler, mingi. iyi geceler."

"iyi geceler prens seonghwa."

xxx

seonghwa, güverteden ayrılıp aşağı kattaki kamaraya indi ve kapının önüne gelince içeride sarı bir ışığın yandığını gördü. ilk başta bu kişinin bir casus olabileceğini düşünüp irkilse de göz ucuyla içeriye bakınca hafif aralık kapının ardından, çalışma masasında haritaları işaretlemekle uğraşan hongjoong'u gördü.

genç korsan oldukça kendisini işine vermiş olmalı ki kaşlarını hafifçe çatmış, elindeki kalemi sert şekilde kağıda bastırarak kapının ardından çok belli olmayan şekiller çiziyordu. bu yüzden seonghwa, korsanın kendisini fark etmediğini düşünecekti ki hongjoong, kafasını usulca kaldırıp seonghwa'ya bakmıştı.

tüm o yorgun gözleri, seonghwa'ya baktıktan sonra hafifçe parıldamaya başlamış ve hızlıca kalemini elinden bırakıp dikkatini seonghwa'ya vermişti.

lucid dream; seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin