park seonghwa, sunumu için araştırma yaparken uykuya dalar ve gözlerini altın korsan çağında açar.
☆ alternative universe, pirate au!
☆ pirate hongjoong, prince seonghwa
minific.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"a pirate and a prince? impossible."
xxx
bu rüya oldukça garipti.
hem garip, hem de olması gerektiğinden daha uzun ve stresliydi. bu yüzden seonghwa gerçek hayatta öldüğünü düşünmeye bile başlamıştı -ki bu kadar uzun bir rüyanın hâlâ devam etmesini hesaba katarsak böyle düşünmesi oldukça normaldi.
yine de fazlasıyla kafasına takmamaya çalışıyor ve ortama tıpkı gerçek hayatıymış gibi ayak uydurmaya çalışıyordu. ne kadar rüya olursa olsun bunu ciddiye almaya başlamıştı çünkü ister istemez yaşadığı olaylar gerçekmiş gibi hissettiriyordu.
tüm her şey daha önce yaşanmış, bu rüya da sanki deja vu'ymuş gibi hissettiriyordu.
daha da garip kısmı, seonghwa birkaç saattir bedenini kontrol bile edemiyordu. bu rüya kontrolcü rüyadan çıkmış, normal kısa süreli rüyalar dönmüş gibiydi. eh, bu da biraz seonghwa'yı tedirgin ediyordu çünkü rüyasındaki kararları tam iki saattir kendisi veremiyordu.
sanki... bir bedeni başkasıyla paylaşıyormuş gibi.
başkası onun yerine kararlar veriyormuş gibiydi.
evet, tüm bunlar da bu rüyanın ne kadar garip olduğunun göstergesiydi.
"prens seonghwa?" kontrol edemediği bedeni başkası tarafından hareket ettirildi ve karşısında kolunu dümene yaslamış ona bakan hongjoong'a döndü.
korsanın kahverengi saçları kuzey rüzgarlarının sert hareketleriyle uçuşuyor, üstündeki kürkü rüzgara karşı usulca sallanıyordu.
şu an tam aurora'nın tepesinde, korsan dümeninin olduğu yerdelerdi ve seonghwa bu konu da emindi ki uzun saatlerdir burada hongjoong ve kendi bedeni(?) hiç anlamadığı olaylar hakkında konuşuyorlardı.
seonghwa'nın rüyasına ilk başladığı günler, jongin'in öldüğü zaman hongjoong'un neden kendisine karşı biraz korkutucu olduğunu anlamıştı mesela.
sadece prensin onu doğu kıyılarında bırakıp donanmayla evine dönmesine sinirliydi.
lakin prensin de kendisine özel sebepleri vardı.
mesela doğu'dan kaçtı çünkü hongjoong ile görülürse iyi şeyler olmayacağını biliyordu. bir korsan ve bir prensin geleceği olmayacağından emindi.
"çok dalgınsın, bir şey mi oldu?" hongjoong, dümeni yarım tur çevirirken seonghwa'ya küçük bir bakış attı. gözlerindeki küçük endişe kırıntıları hâlâ seonghwa'ya garip geliyordu.
