Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"rule one: soldier, do not touch kim hongjoong's love."
xxx
seonghwa, hongjoong odadan çıktıktan sonra sadece kamarada oturmuş ve odadaki küçük, yuvarlak pencereden denizi ve gökyüzündeki her iki dakika sonunda çakan şimşekleri izlemişti.
oldukça korkardı aslında şimşeklerden lakin bu rüyada, prens seonghwa olduğundan beri o kadar da çok şeyden korkmamıştı. prens seonghwa cesurdu.
"hâlâ uyanmamış olmam çok garip..." dedi kendi kendine denizi usulca izlemeye devam ederken.
oysa kendini çimdiklemeyi bile birkaç defa denemişti. canını acıtmayı, yüzünü soğuk suyla yıkamayı falan da fakat gördüğü rüya ne kadar derinse artık, hiçbir şekilde uyanmamıştı.
seonghwa derince bir iç çekti ve artık uyuması gerektiğini hissettiği için gözlerini denizin hırçın sularından ayırdı ve ayağa kalktı. korsanın olduğunu varsaydığı yatağa yatmak ve minik kanepe arasında seçim yapacakken kamaranın kapısı sertçe çalındı.
seonghwa, 'müsaitim' gibi bir onay cümlesi kuramadan içeriye dalan kişiyle, genç prens birkaç adım geriye gitti. sırtını duvara yasladı ve gelen kişiye baktı.
siyah sakalları yüzünü kaplayan, üstünde pek temiz denmeyecek kıyafetleri olan adam, sertçe açtığı kapıyı aynı sertlikte kapattı ve seonghwa'ya baktı. ağzının kenarı prensin oldukça korkmasını sağlayan şekilde yukarı kalktı.
"kaptanın böyle bir güzelliği kendine ayırması hiç hoşuma gitmedi." sakallı adam çirkince sırıttı ve seonghwa'ya yavaşça yaklaşmaya başladı.
o an seonghwa'nın vücudu tüm hareket işlevini kaybetti. ciddi anlamda dondu kaldı.
gözleri duyduğu cümleyle kocaman açılırken o an hemen bu rüyadan uyanmak istedi. hemen uyanması lazımdı çünkü rüyadan çok kâbusa dönmeye başlamıştı.
"söylesene prens seonghwa... kaptanda ne buldun?" adam biraz daha yaklaştı. seonghwa biraz daha duvara sindi. kaçacak hiçbir yeri yoktu.
uyanmak istiyordu.
şu an uyanması lazımdı.
"cevap vermeyecek misin?" adam tam seonghwa'nın karşısına geldiği an genç prensin elleri titremeye ve midesi bulanmaya başladı. hayatının bir döneminde böyle bir şey zaten yaşamıştı bir daha yaşamak istemiyordu.