🍓9-Min Hyun Sorunsalı

2.5K 188 75
                                    

  Sonunda bölüm atabildim.
İyi olumalarr.

...

Yaşadığım her şey bir rüya gibiydi. Ben bir kül kedisiydim ve düştüğüm göl ise bir peri. Beni prensese dönüştüren, bana bal kabağından araba veren bir periydi.

Hayatım boyunca zaten çok fazla sevgiye maruz kalmamıştım. Annem benimle çok fazla ilgilenmez, babam özel günler hariç pek yüzüme bakıp gülümsemez benimle sohbet etmezdi mesela.

Fazla arkadaşım da yoktu ama okulda sıkıntı da çekmiyordum. En azından sıkılmayıp muhabbet edebileceğim aktivite yapabileceğim bir ortamım vardı.

Memnundum hayatımdan. Çok nadir şikayetlenir, hep şükrederdim hayatımdaki güzel şeyler için. Ta ki okulumdaki bir erkeğe aşık olana kadar...

O aşk beni en dibe batıran, elimdeki iki,üç insanı da alan şeydi. Artık ne yüzüme bakan bir insan vardı çevremde ne de insan gibi davranan. Çevremdeki herkesin gerçek yüzünü görmüştün onun sayesinde. Ama ben kimsenin gerçek yüzünü görmek istememiştim bile. Bu yüzden o aşktan o kadar nefret ettim, o kadar iğrendim ki bir daha beni bulmaz; bulmaya cesareti olmaz sandım.

Ama şimdi içimde filizlenerek her bir noktama yavaş yavaş yerleşen, ve bir an önce büyüyerek meyvelerini vermek isteyen o aşkı hissedebiliyordum ve bu beni öyle bir şaşırtıyordu ki.

Henüz buna aşk diyemezdim. Ama o karşımda bütün mükemmelliğiyle dururken ve bana önümüzde hiçbir engel olmadığını söylerken bunun çok gecikeceğini de sanmıyordum.

Çok güzeldi bir kere Kim Taehyung. O baştan çıkarıcı fiziği ve güzel yüzünden ziyade kalbi de içimi bir hoş ediyordu.

  İnce düşünüyordu. Bana nazik davranıyordu. Diğer insanların beni onun gördüğü gibi görmesini kıskanıyordu. Güzel bakıyordu.

Daha ne olsundu ki?

Başkalarını bilmem ama ben önceki gördüğüm muameleden sonra cennete düşmüş gibi hissediyordum.

Yoongi'yle askerlerin talim yaptığı alanın dışında otururken ve büyük alandaki insanları izliyorken bunları düşünüyordum.

Gözlerimi kapatıp bir kere daha şükür ediyordum içimden. Sonra ise bunların elimden kayıp gitmemesi için dualar ediyordum tanrıya...

Yoongi ise yanımda otururken bugün fazladan özenli giyindiği kaçmamıştı gözümden.

Onu süzdüm ve ardından yüzüne dönerek gülümsedim." Bugün pek bir süslüsünüz Yoongi omega beyi."

Hitabımla gülmeye başlamış ve benimde kıkırdamama sebep olmuştu. "Bu güzelliği neye borçluyuz?"

Gülmesi sona erdiğinde küçük bir sesle boğazını temizlemiş ve omuz silmişti gözlerini etrafta gezidirirken. "Hiiç, öyle canım istedi. Bugün ayrı bir güzel geldim kendi gözüme. Kendime bakasım geldi."

"Hadi hadi, yeme beni. Ne oldu? Komutan Jiminle alakalı bir şey bu kesin." Jimin'i en son revirde boynundaki o izle görmüştüm. Bunu Yoongi'ye anlatmamıştım kesinlikle. Çünkü zaten yeterince morali bozukken bir de bunu duyup umutsuzluğa kapılmasın istemiştim.

"Yok onunla alakalı değil ama geçen gün bir şey oldu. Ben de kime anlatsam diye düşünüyordum. Madem bu kadar meraklısın dinle beni."

Kaşlarımı kaldırıp onu merakla dinlemeye başladığımı belirterek daha çok ona dönmüştüm. "Şey, geçen tören oldu ya. Sonra dans vardı bir de. İşte ben oturuyordum birden Jimin geldi. Kolumdan tuttu benimle dans etmeye başladı ben de boynunu ısırıp kaçtım."

Snowdrop | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin