🍓21- Ani gelen kızlgınlık ve (M)ühür

1.5K 113 99
                                    


Selam arkadaslaarr nasilsinizz?
Ben de cok iyiyim, bir ricam olacak beni yakindan taniyan userlar ikinci kismi okumazsa daha mutlu olurum utaniyorum azicik😣 şsöcşsöclsöxlsödlsmds

Şarkı da o kisim icin ehehe yazarken dinledim biraz<3

İyi okumalar💓

...

    Günler geçiyor, havalar yeniden ısısını düşürmeye ve yüzünü kışa dönmeye başlıyordu. Hava estirdiği rüzgarlarıyla yavaş yavaş dondurucu soğuklara girdiğimizi söyleyerek kalın kıyafetler giydirmeye zorluyordu beni. Sürekli yağan yağmurlar eskisi gibi dışarı çıkmamı engelliyor bazen ise içimi sıkıntıyla boğuyordu camlar ardından.

    At arabasından ineceğim sırada elimi tutup rahat inememe yardım eden alfama gülümsemiştim. Yerler yeni yağmur yağdığını gösteren bir ıslaklığa sahipti. Bu yüzden eteklerimi biraz toplayarak ilerlemeye devam ettim. Taş zeminde ilerleyip karşımda ilk defa gördüğüm köşkü incelerken yanımdan gelen Taehyung bir elini belime yerleştirmişti  yürümeye devam ederken.

    Ona dönerek gülümsedim ve yeniden önüme döndüm. Açık renklere sahip bu köşk ve geniş bahçesi insanın içini açıyordu bu bulutlu havada bile.

   Kapıya ulaştığımızda açılan geniş kapıların ardında bizi karşılayan ev sahipleriydi. Erkek olanın Hoseok olduğunu biliyordum. Kadının ise onun ablası olduğunu duymuştum Taehyung ile Jimin'in konuşmaları sırasında. Ancak kucağındaki küçük kız çocuğunu tanımıyordum. Hiç bahsetmemişlerdi bana ondan.

  Ancak Hoseok'a fazla benzeyen siyah saçlara sahip bır kadındı. Yaşının biraz büyük olduğunu biliyordum ancak yüzüne hiç yansımıyordu yaşı. Hoş bir güzelliği vardı bu esmer kadının.

   Gülümseyen iki genç yüz bizi içeriye davet ettiğinde Taehyung'un eli belimden ayrılarak Hoseok'a sarılmıştı. Ben ise ne yapacağımı bilemediğim sırada ablası bana gülümseyen bakışlar atarak ilerlememizi söylemiş ikimizin önden yürümesine neden olmuştu. "Merhaba Prens Jeongguk, ben Jung Ha Rina. Sizin güzelliğinizi çok duydum ama bu kadarını tahmin edemezdim inanın."

   Aldığım iltifatla gülümserken arkamızda kalan üçlü alfa grubunun da bizi takip eden ayak seslerini duymuştum. "Teşekkür ederim. Ben de memnun oldum sizinle tanıştığıma. Bu arada eviniz çok güzelmiş."

    Etrafı incelerken cümlemin sonuna kattığım evleri hakkındaki görüşümle yanımdaki kadın gülümsemişti. "Babam biraz severdi eviyle ilgilenmeyi. Sürekli güzelleştirmek için uğraşırdı. En çokta bahçemize ilgi gösterirdi, orada her zaman çok güzel çiçekler bulunurdu."

   Ona mahcup bakışlar atarken gözlerim mavi gözlerle beni izleyen minik kıza kaydığında bir elimi kaldırarak el sallamıştım gülümsemeyi eksik etmezken.

   "Kızın mı acaba?"

   "Evet, Bu da benim kızım Mina, Mina Prens'e selam ver hayatım."

  Küçük kız bana kafasını eğerek konuştuğunda ağzından çıkan peltek kelimelerle içim sıcacık olmuştu. "Hos geydiniz Pyensim."

  Çocukları her zaman sevmiştim. Onlar dünyanın masum ve temiz kalpli varlıklarıydı. Onlar bir insanın en saf haliydi.

  Karnımda bir çocuğa sahip olmak beni bu konuda daha hassas yapıyordu. Onu gördüğümde doğacak çocuğumu düşünüyor, onun nasıl olacağını düşünerek hayaller kuruyordum.

   Gözlerimin dolmasını engellemeye çalışırken üzerine yemekler serilmiş masaya ulaşmıştık. Küçük kız bakıcısı tarafından annesinin kucağından alınırken son kez ona dönerek göz kırptım, ardından ise önümdeki ziyafete bakmaya başlamıştım. Oldukça aç hissediyordum. İki saat önce yemek yememe rağmen yeniden acıkmıştım işte. Hamilelik beni obur birine dönüştürmüştü. Bu nedenden ara sıra Taehyung'un başının etini de yiyordum 'beni hala seviyoru musun?' başlıklı sorularımla.  İnsanları bu şekilde sıkmaktan hoşlanmayan ben, birkaç ayda bunu sürekli yapar olmuştum. Kendime de kızıyordum ama kıskanç ve alıngan hormonlarım yerinde duramıyordu işte.

Snowdrop | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin