TEMMUZ 1977
Godric's Hollow, Potterların evi.
17,16.James annesi ve babasıyla karşılıklı bir şekilde yüzünü avcuna yaslamış otururken iç çekti. Aklı üst kattaki misafir odasında uyuyan Clarissa'daydı.
Dün anlattığı şeyleri düşünüp duruyordu James. Black ailesi gerçekten korkunçtu, Sirius'tan dinledikleri bile onlardan tiksinmesi için yeterliyken Clarissa'nın olayları da ortaya çıkınca Black hanesine bakışı tamamen tiksinti odaklı olmuştu.
"Clarissa bir süre burada kalsa sorun olmaz değil mi?" diye sordu James. "Pek... İyi değil şu an. Anlarsınız ya."
Ailesine anlatmıştı elbette. Onlardan Clarissa'ya nasıl destek olması gerektiğiyle ilgili fikir almak istemişti. İkisinin de ağzı oldukça sıkıydı zaten, James pot kırmalarından da korkmuyordu.
"İstediği kadar kalabilir." dedi Fleamont. "Yazık kızcağıza, zor olmalı onun için."
James elini sıkıntıyla saçlarından geçirdi. "Kabullenmek en zor kısım." dedi. "Sonrasını rahatça atlatabilir Clarissa."
Bu esnada onun yanında olacaktı elbette. Bu durumda tek başına kalmasına izin vermeyecekti. Ona bir nevi sığınak olacaktı kendince.
"Zavallı bir aile." diye mırıldandı Euphemia. "Büyük oğullarını sokağa attılar öylece, kızlarını hırslarına kurban ettiler. Diğer oğlana ne olacak Tanrı bilir."
James başını iki yana salladı, Regulus, Blacklerin favorisiydi ve ona bir şey olacağını sanmıyordu bu yüzden. Belki Ölüm Yiyen olduğunda...
"Ben Clarissa'yı kaldırmaya gidiyorum." dedi James yerinden kalkarak. Masada bir kahvaltı tabağı duruyordu onun için, James uyuması için bırakmıştı onu çünkü uyku her şeye iyi gelirdi.
Üst kata çıkıp kendi odasının yanındaki misafir odasının kapısını sessizce açtı ve bacaklarını kendine çekmiş yatakta yatan Clarissa'yı gördü, gözleri ardına kadar açıktı.
Kapının sesiyle James'e dönmüştü. James "Uyuyorsun sanıyordum." dedi kapıyı ardından kapatıp sevgilisinin yanına giderken. Oda uyku kokuyordu resmen.
"Bir saat oldu." Clarissa'nın yanındaki boşluğa oturdu James, Clarissa başını hafifçe ona çevirdiğinde göz göze gelmişlerdi.
Sevgilisinin saçları dağılmıştı, mavi gözleri durgun bakıyordu. James onun yanağını okşadı hafifçe. Dokunmaya kıyamayarak, sevgiyle ve şefkatle. "Nasıl hissediyorsun?"
Nasıl hissediyordu? Clarissa bu soru üzerine bir anlığına düşündü. Bilmiyordu açıkçası. Yaşadığı şok vücudundan uzaklaşınca yerini bir hissizlik almıştı. Yalnızca kendini... Buz gibi hissediyordu.
Her şeye, herkese karşı buz gibiydi. Pekala belki James'e karşı değildi ama onun dışında kendini soğuk hissediyordu.
"Normal." dedi yine de. "Yani... Tuhaf bir rüyaymış gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」
Fanfiction𓆩*𓆪 KİMSİN SEN?𓆩*𓆪 James Potter her daim etrafı tarafından içi dışı bir, sadık, neşeli, iyi bir dost, pervasız ve aydınlık tarafın savaşçısı gibi nitelikleriyle tanınmıştı. James'in aynaya her bakışında gördükleri ise... bambaşkaydı. ...