~ B A Ğ I M L I ~
-10.Bölüm: "Öpücük"
🎵:Madison Beer/Selfish
-iyi okumalaaar
🥀
Karşımdaki uzun paragrafa baktım. İlk bir kaç satırını okudum, dikkatim dağıldı, başa sardım. Şıklara baktım, hepsi doğru gibiydi. Soruyu tekrar okudum, bu sefer şıkların hepsi bana yanlış cevabı verdi. Derin bir nefesi dışarı üfledim ve gözlerimi duvardaki asılı olan saate çevirdim. Deneme sınavında işaretlediğim, yaptığım iki soru puanımın hesaplanmasına yetmeyecekti, biliyorum. Benim zihnimde sanki bu şeyler için yer yok. Odaklanamıyorum. Bu terimleri, bilgileri kafama sokamıyorum. Son yarım saat kala hâlâ aynı yerde, aynı sayfada vakit geçirirken omzumun üzerinden arka sıradaki Serra'ya baktım. Koyu kahverengi saçlarını tam tepede dağınık bir topuz yapmış, başını asla sayfadan kaldırmayarak soruları çözüyordu. Ona imrendim. Sadece ona değil, yanımdaki Aslı'ya da, arkamdaki Ege'ye de. Benim başarısız biri olmam, geleceği dair hedefleri olan insanların arasında ezilmemi sağlıyor gibiydi. Oysa, zihnimin içerisindeki savaştan kimsenin haberi yok.
Bir saate sınıf grubuna atılacak olan listeden sonuncu olacağımı öğrenmek için kodlama kağıdını hocaya verdim ve sınıftan çıktım. Sınıf harici çok yalnız değildim, çünkü yanımda genelde Semir, oluyor. Onunla pek konuşamıyoruz aslında şu sıralar, onu kriz geçirirken öptüğümü hatırlıyor mu bilmiyorum ama ikimizde ısrarla o geceye dair hiçbir şey konuşmuyorduk.
"Bok gibi her şey," dedi yanımdaki Semir, duygularıma tercüman olarak, "sikeceğim bu sistemi."
"İki soru yaptım sadece."
"Ben boş verdim. Başımı feci ağrıttı bu okul."
Beraber sessizce kaldırımda yürürken, arada attığımız dengesiz adımlar sayesinde birbirimize çarpıyorduk.
"Bu akşam bir şeyler içmeye gideceğim, aynı yere." Dedim konuyu dağıtma amaçlı, "işin yoksa sende gelsene."
"Olur," diyerek teklifimi kabul etti ve hemen yanımızdan geçip giden taksiyi arkasından ıslık çalarak ışıklarda durdurdu. "Ama biraz geç katılırım sana. Eve gidip bir iğne vuracağım, etkisi geçince gelirim."
Başımı aşağı yukarı salladığımda adımlarımı kestim, artık o yoluna taksiyle devam edecek bense bu sokaktan sağa sapacaktım.
"Haberleşiriz." Dedi yüzündeki küçük, samimi bir tebessümle. Daha sonra ise ışıklarda bekleyen taksi aracına doğru ilerledi. Onun arkasından zayıf, çelimsiz bedeninin kaybolmasını izledim. Ardından kendi yoluma doğru saptım.Eve geçmeden önce yolumun üstündeki büyük bir markete uğrayıp, banka kartımın içerisindeki son damlalar ile çoğunluğu abur cubur olan küçük bir alışveriş yaptım. Bu akşamki rutin içkimi dışarıda içeceğim için ekstra yeni bir şişe almadım. Bazen iç organlarımın halini merak ediyorum. Onların üstünü kaplayan yağı, alkolü... Bana bazı etkiler göstererek dur artık içme, diyorlardı fakat ben kendimi durduramıyorum. Her akşam, koşulsuz şartsız yanımda olan tek şey alkol. Onu bırakabilmem için bana motivasyon, her şeyden önce ise disiplin lazımdı. Ya da ondan daha çok sevebileceğim bir şey. Hayat zaten manasız, boş, ve sıkıcı benim için. Yalnızlığın içinde çürümektense yanımda bir şişe olması bazı şeyleri bir tık daha yaşanılabilir kılıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Teen Fiction...O gün ilk kez uyuşturucu ile tanıştı. Bırakırım, bana bir şey olmaz iradeliyim, diyerek girdi bu yola. Sonra ne mi oldu? Günden güne zayıfladı, gücünü kaybetti, hayat kalitesi düştü, para için asla yapmam dediği şeyleri yaptı. Hayatındaki ahlak v...