...O gün ilk kez uyuşturucu ile tanıştı. Bırakırım, bana bir şey olmaz iradeliyim, diyerek girdi bu yola. Sonra ne mi oldu?
Günden güne zayıfladı, gücünü kaybetti, hayat kalitesi düştü, para için asla yapmam dediği şeyleri yaptı. Hayatındaki ahlak v...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🥀
Kendimi duyabilmek için bir şeylerden kaçar gibiyim. Sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istiyor, anlaşılmak için çırpınmak istemiyorum. Burada, bu şehirde istediğim tek şey hayatımı düzene sokabilmekti. Fakat, sürekli yanlış çemberin içerisine çekiliyorum ve dahada kötüsü buna engel olamıyorum, ya da olmuyorum. Şimdi yine o yanlış çemberin içerisinde, yatağın bir köşesine düşmüş Semir'i kurtarabilmek için harekete geçtim. Artık yalnız değil, yanımda Batu, ve Serra'da var. Batu, bu tarz durumlarla karşılaşmaya alışıktı, belli. Fakat Serra, için aynı şey söylenemez. O, ellerini sıkıca ensesinde kenetlemiş, tedirgin bakışlarla Semir'e bakarken dağınık odanın içerisinde kısa voltalar atıyordu.
"Kolunu tut."
Batu'nun isteğini yerine getirdim. Semir'in kaskatı kesilen kolunu sabit tutmaya çalıştığımda aynı şekilde Batu, yeşil plastiği Semir'in dirseğinin biraz üstüne sarıp bağladı. Yeşil ve ince, boruya benzeyen plastiği sıktığında Semir'in kollarındaki damarlar patlayacakmışçasına kabarıp yerlerini belli etti.Şırınganın sivri ucu o, kabarmış damarlardan birine yaslandı ve içerisinde ki sıvı, yavaşça Semir'in bedenine girdi. Tıpkı bir panzehir misali, Semir'i iyileştirmek, kendine getirmek için vücuduna zehir enjekte ettiğimizde titremeleri azaldı.Rahatlıkla bir nefes verdim ve sanki maraton koşmuşum gibi nefes nefese bir şekilde tekrar yatağa oturdum. Üzerimden büyük bir yük kalkmıştı.
"Neden arabada vermedin iğneyi?"
"Sinir etti beni çünkü," diye söylendi sert bir dille, "Böyle olacağını bilseydim, verirdim."
Onun acımasızlığı, iyiliğin kurumuş olduğu kalbi beni şaşırtmadı. Uyuşturucu ticareti yapan birinden başka birisini düşünüp önemsemesini bekleyemezdim zaten, bu aptallık olurdu.
"Ne zaman kendine gelir?"
"Birazdan," diye yanıtladı Batu, Serra'nın sorusunu. Biz, Semir'in başında dikilmiş onun kendisine gelmesini beklerken aşağı kattan bir kaç ses yükseldi ve beklenmedik misafir evin içerisine girdi.
"Semir!" İnce bir tona sahip kadının sesi bulunduğumuz odaya dek ulaştı. "Biz geldik."
"Annesi," dedi Serra kısık ve telaşlı bir sesle, "bir şey yapmalıyız. Semir'in uyuşturucu kullandığını bilmiyor."