Jeongin, kapıyı tıklattı. İçeriden duyduğu komutla odaya girdi. Chan başını kaldırdığında Jeongin'i görünce şaşırsa da nazikçe buyur etti.
"Bir sorun mu var Jeongin?"
Jeongin sıkıntıyla telefonunu Chan'a uzattı. "Polis olduğun için sana geldim. Bu olayın çözülmesi gerek en kısa zamanda."
Chan ekranda görünen videoya tıkladı. Minju vardı ve garip davranıyordu. Kucağında ki Hera'nın kulağına bir şeyler söylüyor, odanın içinde dolanıyordu ama yüzü tuhaftı ve bebek ağlıyordu.
"Bu ne?"
"Bekle." Jeongin telefonunu aldı ve ses cihazına girip en üstte ki ses kaydını açtı. Minju'nun sesiydi.
"Benim bebeğim acıktı mı? Anne hemen karnını doyuracak. Jisu, annecim biliyor musun? Bugün baban bana gülümsedi. Aslında beni seviyor ama o cadı yüzünden belli edemiyor yine de merak etme! Yakında Jisung diye biri olmayacak. O hayatımızdan çıkınca babanla birlikte mutlu bir aile olacağız."
Ses kaydı bittiğinde Jeongin telefonu aldı. Chan ise Minju'nun arada yükselip alçalan sesine ve hareketlerine takılı kalmıştı.
"Bu kadın..tam olarak-"
Jeongin sözünü kesti. "Şizofren gibi davranıyor. Biliyorum çünkü öyle. İleri derece şizofreni." Dosyayı uzattı.
Chan dosyayı alıp incelemeye başladığında dosyanın oluşturulma tarihinin bir buçuk ay önce olduğunu görünce başını kaldırdı.
"Sen bu kadının böyle oluşunu ne zaman öğrendin?"
"Bir buçuk, iki ay önce. Aslında ilk sana gelmem gerekirdi ama kanıt olmadan gelmek istemedim. Sonrasında kanıtlar arttıkça da Yeji'ye gittim. Sen de doktora gösterecektin. Ben de bu yüzden tahminim doğrultusunda hareket ettim ve doğru çıktı."
"Jeongin. Bunlardan başka bir şey öğrenebildin mi?"
"Evet. Minho'ya sordum. Kadının bir kızı olmuş ama doğumdan hemen sonra ölmüş. Bu da Hera'ya olan düşkünlüğü açıklıyor. Kendi kızı sanıyor ve Jisung'u da ona zarar vermeye çalışan biri olarak görüyor. Araştırdım. Kendi bebeğinin ölümüne sebep olan da o. Hemşirelerin bebeğini götüreceklerini düşündüğü için sıkıca sarılıp uyumuş, bebek de boğulmuş."
"Yani şizofreni uzun zamandır vardı ve şimdi açığa çıkıyor."
"Tam olarak öyle. Bunun sonunda ya Hera'ya ya da Jisung'a zarar verecek. Kanıtlar ve belgeler de hazır. Bu işi bitirmeliyiz."
Chan başıyla Jeongin'i onayladı. Onlar eve giderken Jisung ve Minho da hastaneye gitmiş ve şimdi de eve dönüyorlardı.
Dört arkadaş kapının önünde karşılaştıklarında Jeongin panikledi.
"Hera nerede?"
"Evde Jeongin. Geldik zaten." Jisung garipser bakışlar atıyordu.
Chan lafa girdi. "Siz nereden geliyorsunuz?"
Minho gülümsedi. "Sürpriz."
Jisung yavaşça elinde ki anahtarla kapıyı açtı. Ancak gördüğü manzarayla geri sendeledi.
"Jisung! Sevgilim ne oldu?" Minho endişeyle onu tuttuğunda Jisung titriyordu. İçeriden gelen seslerle Chan ve Jeongin birbirlerine baktılar. Kendilerini içeri attıklarında Minho da arkalarından girdi fakat gördüğü şey hiç güzel değildi.
Minju beyaz hole'ü bürümüş kan gölünün ortasında kucağında ki Hera'yla ona yaklaşmaya çalışan gençlere bağırıyordu. Elinde ki kanlı bıçak, üstünde ki kan kaplı beyaz gecelik, dağılmış saçları ve parçalanmış çıplak ayakları savaştan çıkmış gibi gösteriyordu onu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
toxic / minsung
Fanfictionjisung hic olmamasi gereken birine asik olmustu. ablasinin sevgilisine. [mpreg] BITTI !!